Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ölmekten Niçin Korkuyoruz? (1 Kullanıcı)

melek4545

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
3,460
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
31
Konum
İstanbul
23485.jpg




Ölüm ilahi ve değişmez bir kanundur...

Ölümden kaçış mümkün değildir ve öldükten sonra mut*laka dünyada yaptıklarımızdan hesaba çekileceğiz:
“ Her nefis(canlı) ölümü tadacaktır...
Biz sizi sınamak i*çin şerre de hayra da müptela kılıyoruz. Ve (sonunda) Bize dön*dürüleceksiniz .”
(el-Enbiya 35; el-Ankebut 57)

“ De ki: ‘Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm muhakkak si*zi bulacaktır...
Sonra görünmeyeni ve görüneni bilen (Al*lah)'a döndürüleceksiniz. O size (bütün) yaptıklarınızı ha*ber verecektir .” (el-Cuma 8)

“ Artık kim zerre kadar hayır yapmışsa onu görür. Ve kim (de) zerre kadar şer yapmışsa onu görür .” (el-Zilzal 7 8)

‘Korkunun ecele faydası olmadığı'na göre; ölümden korkmamayı tercih etmek ve hemen ölecekmiş gibi ölüme hazır olmak bizi rahatlatacaktır.

Peygamber Efendimiz “ Allah'tan hayırlı uzun ömür is*te*yiniz ” buyurmaktadır...
Bu; asla ölümü istemeyiniz/ka*bul*lenmeyiniz anlamına gelmez. Uzun ömür; Allah'a karşı kul*luk görevimizdeki noksanlarımızı tamamlamak ve daha çok iyilikler ya*parak ahirete yönelik derecelerimizi artırmak i*çin bir fırsat olacaktır.

Bununla birlikte ölüme karşı sempati duymak için bir*çok sebepler mevcuttur:

- Yüceler yücesi en yüce sevgili olan yaratıcımıza kavuşmak O'nun cemalini seyretme lutfuna ermek; ölüm ger*çe*ğini yaşamakla mümkün olabilmektedir...
Dostun Dost'a ka*vuş*ması ölümle gerçekleşecektir...
İnsan sevdiğine kavuşmaktan kaçmak yerine ona kavuşmak için daimi bir iştiyak duymaz mı?

- Bütün peygamberlerin Hz.Muhammed-Mustafa(s.a.v.) ve ashabının; nice şehitlerin,Allah dostlarının alimlerin; dün*yada kaybettiğimiz nice sevdiklerimizin yaşamakta ol*du***ğu ahirete ancak ölüm kapısından geçerek ulaşılabilir. Onlarla birlikte ebedi bir hayat sürmeyi istemez miyiz?

- Dünyanın çilesinden musibetlerinden dayanılmaz has**talıklarından kurtularak sonsuz mutluluk diyarına geçiş yine ölüm kapısındandır.
Allahım butun Sevdiklerime kavusmami vuslatin en Hayirlisini senin uygun gordugun vakitte Benden RAZI olarak emanettini al..Ben gitmek icin hazirim...
Amin...
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Bayram misali degil mi Mevlana?
Kavusmanin adi baska... nedir ki?
Sen'i, ben'i kaldir peceni aldir, dunyaya daldir
Hikmet gozu yureginde ise açtir
Seyreyre alemi orda benden baska kim var?
Hic, hic kimse yok ki... Yalniz , Yalniz O var
Hadi oyleyse diyelim Mevlam seyrine dalayim
Aciyi kederi unutup BIR olalim (kolay mi?)
Dene, ...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
[h=2]Ölümü Günde Kaç Kez Düşünüyoruz?[/h]Ölümü ne kadar da az düşünüyoruz. Oysa ölüm, hem mütevazı olmamıza hem de Allah korkumuzun artmasına sebeptir. Bizi sığlarda çırpınmaktan kurtarır, derin düşünmemizi ve dengeli yaşamamızı sağlar.

Ölüm konusundan kaçarak, düşünmeyerek mutlu olacağımızı mı zannederiz? Her nefis ölümü tatmayacak mı? Bir mezarlığın kapısındaki, üzerinde “Her nefis ölümü tadıcıdır" ayeti yazılı olan tabelanın kaldırılmasını istemişti bazı kişiler. Söz konusu ayet meali bir tehdit değil, insanın, yaşamını sorgulaması yönünde bir hatırlatmaydı yalnızca. Oradan ayetin kaldırılması gibi, yaşamımızdan ölüm düşüncesini kaldırdığımızda, dünya hayatına ve geçici süslerine hırsla bağlanır, bencilleşiriz.

Ölüme direnmek imkansız. Ölümü sıkça düşünmek, dünyaya ve metaına hırsla bağlanmaktan alıkoyar. Sıcak kalpli, cömert, sevecen olur insan; dostlarını arar, onlara daha yakın olur. Sevgi yoksa dostluk, kardeşlik, merhamet, bağışlayıcılık ve sabır yoksa yaşamımızda hiçbir şey yok demektir. İnsanda sabır olmazsa dostluğun ve sevginin sürmesi zorlaşır. Aniden aklına eser, en yakın arkadaşına, “artık seninle arkadaşlığımı sürdürmek istemiyorum” diyerek, keser atar. Davranışına mazeret de aramaz; yalnızca "sıkılmıştır"; o kadar. Oysa insan gerçek dostunu bırakmaz. Hatası varsa uyarır, yanında olur, yol gösterir; bencilce bırakıp gitmez.

Bir başlangıcımız var kuşkusuz ancak sonumuz yok. Ölüm bizim değil, yalnızca dünya hayatımızdaki imtihanın sonu. İnsan dünyaya gelir, çocukluk safhasını yaşar, gelişir. Orta yaş, ihtiyarlık derken, zaman da hızla ölüme doğru akmaya devam eder.

Allah’ın varlığı apaçık ortada olduğu halde çoğunluk gaflette yaşam sürer. Kuran ayetlerinde, çoğunluğa uymanın Kendi yolundan saptırdığına dikkat çeker Rabbimiz. O halde çoğunluğa göre hareket etmek yanılgıdır. Allah, “yapayalnız, tek başına Bana geleceksiniz” (Meryem Suresi, 95) buyurur. Allah'ın huzuruna annemiz, babamız, eşimiz ya da sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaşlarımızla çıkmayacağımız açık.

Ani ölüm, insanın hiç beklemediği bir sürprizdir. Arkadaşlarıyla eğlenirken, yemek yerken, hiç ummadığı bir anda insan, ölüm meleklerini karşısında bulabilir. Genellikle hastalık ya da yaşlılık sonucu ölümün geleceğini zannederiz. Ancak Allah, genç ve sağlıklıyken, ayaktayken, konuşurken ya da en eğlendiği anda da aniden insanın canını alabilir. Uzun bir sürece, yaşlanmaya ya da hastalanmaya ihtiyaç yoktur.

Allah'ın sınırlarını çiğnerken canının alınması ise insan için müthiş bir şoktur. Barınma yurdunun sonsuz azap olduğunu gördüğünde ise insanın yaşadığı şok katlanır. Allah'ın huzurunda başı öne eğilmiş olarak: "... Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız..." (Secde Suresi, 12) diye yalvarır. O şoku yaşayan her insan kuşkusuz, boğulacağını anladığında Firavun'un mantığında olduğu gibi iman ettiğini söyler. Ama kabul edilmez. Aldığı cevap Firavun’a verilendir; “Şimdi öyle mi?”... Allah, "... geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir..." (En'am Suresi, 28) buyurur. Çünkü kişiye unutturulur. Unutturulduğu için dönse de azgınlığına kaldığı yerden devam edecektir.

Allah’ı aşkla sevmek, sonsuz yaşamda O'nunla beraber olmak müthiş güzel olmalı. Ölüm, inananlar için Rabbine kavuşma yönünde büyük bir nimettir. İnanmayanlar için ise büyük bir şok, büyük bir beladır.

Öldüğünde kişi kendisi için hazırlanan mezarına, iki buçuk metre toprağın altına konur. Üzerine kürek kürek toprak atılır. Bundan sonra artık toplumla bağlantısı biter. Simsiyah karanlığın içinde arkadaşları bakterilerdir. Akşam, yemeğini sindirmeye yardımcı olan enzimler, öldükten üç gün sonra onu yok etmeye başlarlar. Bedeni, iç ve dış etkilerle hızlı bir parçalanma sürecine girer. Her geçen dakika bedeni daha da tanınmaz hale gelir.

Dünyanın en yakışıklı erkeği veya en güzel kadını da olsa, aynı sona uğrar. Oradan artık ne arkadaşları ve yakınlarıyla haberleşebilir ne internette chatleşebilir. Marka giysileri, ayakkabıları, otomobili, holdingi hepsi arkasında kalır. Eşyaları dağıtılır, iş yerinde işçiler çalışmaya devam eder, ölmeden önce aldığı binlerce TL tutarındaki siparişleri hazırlarlar. O ise ayakları ve çenesi bağlı, beyaz beze sarılmış, toprağın altındadır. Arkasında bıraktığı yakınları onun için helva yapıp birlikte yerken, onun 'ben' dediği bedeni, korkunç ve iğrenç bir şekilde yavaş yavaş yok olmaya başlar.

İnsan vücudunun öldükten sonra- Allah'ın dilemesiyle- bu ürkütücü hale gelmesinde çok büyük bir hikmet vardır. İnsan et ve kemikten ibaret değildir, bedeninin dışında ayrı bir varlıktır. Bedeni yalnızca kendisine giydirilmiş geçici bir kılıftır. Bedenimizin ölüm sonrası alacağı ibret verici durumuna bakmalı, dünyada sonsuza dek yaşayacakmış gibi sahiplendiğimiz bedenimizin sonu hakkında tefekkür etmeliyiz.

Yaşımız kaç olursa olsun, hepimiz ölüme aynı yakınlıktayız. İnsanların bir taraftan ölürken, diğer taraftan yenilerinin dünyaya geliyor olması bizi gaflete düşürmemeli. Hiç doğan olmasa, sürekli ölümlere tanık olsak ve çevremizdeki insanların sayısı gittikçe azalsaydı, nasıl panik olurduk. İşte bu ruh haliyle yaşayalım, ölümü sıkça düşünelim. "Yaş 35, yolun yarısı eder" der şair. Oysa 35 yaş yolun sonu bile olabilir hatta insan 35 yaşını hiç göremeyebilir. Geriye dönüp baktığımızda, yaşadığımız yılların ne kadar da çabuk geçtiğini düşünürüz. Yaşayacağımız yıllar da aynı hızla geçecek unutmayalım. Ki yavaş da geçse ölüm sonunda bizi bulacak...

De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir." ( Cum'a Suresi, 8 )


Makale Kaynağı: Fuat Türker
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Herşeyin cevabı sevdiklerimizde gizli...
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Hoşçakalın ...
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
neden ? niye? veda mi bu soz niye?
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
39
Yüceler yücesi en yüce sevgili olan Yaratıcımıza kavuşmak O'nun cemalini seyretme lutfuna ermek; ölüm gerçeğini yaşamakla mümkün olabilmektedir...

Dostun Dost'a kavuşması ölümle gerçekleşecektir...

İnsan sevdiğine kavuşmaktan kaçmak yerine ona kavuşmak için daimi bir iştiyak duymaz mı?

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,550
Tepki puanı
900
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Ölmekten neden korkuyoruz?
Murat BAŞHORUZ
Kahrolasi insan ne kadar da nankör
Abese:17
Hani ölüm mahluk'u Halik'ina kavusturan bir vasita idi?
simdi ne oldu bize, neden ölmekten irkiliyor korkuyoruz, adeta hic ölmek istemiyoruz? Cünkü bizi yoktan yaratan nimetlerle donatan Rabbimiz, Dünyaya güzel gönderdi, atilan dökülen bir damla kerih su'dan güzel bir suret verip, Dünya ve icerisindekileri emrimize verdi. Fakat biz o güzelligin deger ve kiymetini bilemedik ve Yaraticimizdan neden cevirip, fayda vermeyecek islerle ugrastik.
Emr-i ilah'iyi birakip, seytan ve nefsin emrine girip, Rabneden bimizin düsmanlarini dost edindik. Ayet-i Kerim'e de" Seni topraktan, sonra nutfeden yaratip sonunda da seni bir insan sekline getiren Rabbini inkarmi ediyorsun"?(Kehf:37) Eger emrine itaat edip, O'nun razi ve hosnut oldugu bir kul olabilseydik, iste O an Kul'un Rabb'ine kavustugu an olurdu. Ne korku, ne üzüntü, cünkü Dost, dost'a kavustugu, gercek bayram olurdu o zaman.
Hani Azrail Aleyhisselam, Ibrahim a.s'in ruhunu almaya gelmisti de. Ibrahim a.s , Azrail a.s'a demisti ki. Ya Azrail! Dost dost'un canini alirmi demisti.( Cünkü Allah'u Teala O'na halilim yani dostum demisti, ve O dost ünvanini kazanmisti) ve Azrail vasitasiyla Cenab-i Hakk O'na. Ya Ibrahim! Dost dosta kavusmak istemezmi? demisti. iste gercek dost olan, gercek seven elbette sevgiliye kavusmak icin can atar, ya sevmekten mahrum olan, ve O'nun karsisinda durmaya yüzü olmayan ne yapsin? Ne yazik ki, O'na verecegimiz hesabin dehsetinden korktugumuz icin, ölmek istemiyor ve O'na kavusmaktan korkuyoruz. Sana sözümüzü tutamadik Ya rab! Bizi bagisla ve merhamet eyle, Ey! yüceler yücesi.
Simdi kendimize soralim, Azrail a.s gelse zamanin doldu dese, ne yapariz aceba? kacacak yermi arariz, yoksa gönül huzuru icinde, basimiz dik ve mutlu bir sekilde dost'a mi kavusma heycani icinde oluruz? Cünkü her insanin beden kafesine birde ruh giydirildi, ancak bu ruh Rabbimizin emri ile hareket eder. Ta ki emr-i ilahi gelene kadar yani vakit dolup ecel gelene kadar, ruhsat nisbetinde bedende kalir. Vakit tamam olunca Rabbimiz " Irciii" dön Rabbine diye ruh'a hitap eder, ruh ise bedenden cikar, o an ise ölüm gerceklesir.

Yeryüzünde ne varsa hepsini sizin icin yaratan O'dur"(Bakara:29) Yerleri, gökleri direksiz desteksiz tutuyor. Gündüzün pesinden geceyi, gecenin pesinden de gündüzü getiriyor. Diledigi zaman semadan yagmurlar yagdiriyor arzdan sular fiskiriyor. Bütün kainati insana musahhar kilmis hizmet ettiriyor. Daglar-denizler, irmaklar-göller, ovalar-cöller... hep insanin emrine verilmis. Nebatat sana hizmet ediyor. Hayvanat sana hizmet ediyor. Günes, ay, yildizlar ve rüzgar sana hizmet ediyor. Su senin emrinde hava senin emrinde..
O bize ihsan ve ikram ederken hic bir karsilik da talep etmedi. Sadece kendini tanimamizi ve kulluk yapmamizi istedi. "Ben cinleri ve insanlari ancak beni bilsinler bana ibadet etsinler diye yarattim". buyuruyor (Zariyat:56) Yalniz bizden tek birsey istedi, neydi bu? yalniz O'nu bilmek ve O'na itaat etmek. Ama maalesef olmadi cünkü" Kahrolasi insan! ne kadar da nankör"(Abese:17) buyuruyor.

Gercekten de, senin Zat-i'ni ve Azamet'ini bilemedik Ya Rab! Kusurlarimizi ört ve bizi bagisla. Zat-i Kibriyan ve Habib'in hürmetine, Ayet-i celil'eyin kelamullahin hurmetine, Sevip sectigin Nebi ve Resuller, Melaike-i kiram, evliya ve suheda, ashab-i kiram ve Ashab-i kehf, mubarek gün ve gece ve beldeler hürmetine" Ey göklerin ve yerin yaraticisi! Dünyada da ahirette de benim yarim ve yardimcim sensin. Müslüman olarak canimi al ve beni salihler zümresine kat."(Yusuf:101)

Allah'imiz cümlemizin gecmislerine rahmet eyleye, sizlerden ve bizlerden razi ola, su üc günlük dünyada, saadet ve selamet-i ebediyeyi diler, Dualarinizi istirham eylerim, Hakk'a emanet olunuz....
 

özgeöz

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2012
Mesajlar
186
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
ölmekten korkuyoruz çünkü iyiysek yaptığımız iyilikleri artıramadık. kötüysek yaptığımız kötülüklerden vazgeçemedik. ölümden korkuyoruz çünkü rahmetine nihayet olmayan bir şahlar şahının rızasını düşünerek yaşamadık.. ve O buyurdu ki kitabında; nihayet herbirine ölüm geldiği zaman, Rabbim döndür beni döndür, belki ben o geride bıraktığımda(dünyada) salih bir amel işlerim, diyecek. bir Kur'an ehli olamadık belki, bu yüzden korkuyoruz..
 

gül7

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
211
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
aslında benim duymak ve duyurmak istediğim bir konu allah hepinizden razı olsun bir tanıdığım var ölümden o kadar korkuyorki bilhassa annesinin ölmesinden tabiki kimse annesinin ölmesini istemez ama bu dediğim kişi annesi ölecek diye psikolojik hasta ve ilaç kullanıyor bu yazıların hepsini ona okudum inşallah işe yarar canı verende alanda allah emeğinize sağlık.....
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,042
Puanları
113
Yaş
42
Ölümden korkmanın asıl mahiyeti hesap vermekten korkmaktır.Yoksa korksakta korkmasakta ölüm kaçınılmaz bir durum.
O zaman yapmamız gereken hesap defterini olabildiğince Allah celle celalunun istekleri doğrultusunda yaşayarak salih amellerle doldurmak.
Sadıkların sıdklarının doğrulandığı gün bizleride sadıklardan eylemesi duasıyla imanlı bir ölüm cümlemize nasip olsun inşaAllah
 

sahaff

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Kas 2009
Mesajlar
276
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Şairin dediği gibi;

''Yaşamak güzel amma, ölmekse muhteşem''
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
İnsanların geleceğe dönük en büyük korkulardan biri yaşlanmadır. Bazı insanlar, yaşlılık konusu açıldığında korku ve endişeye kapılırlar, ancak kısa bir süre sonra hiçbir şey yokmuş gibi günlük yaşamlarına devam ederler. Bu kişilerin yaşlanacaklarını hatırlamak istememelerinin en önemli nedeni, yaşlılığın, dünyada sonsuza dek var olamayacaklarını ve ölümü kendilerine hatırlatmasıdır. Bu yüzden geç bile olsa karşılaşacakları bu dönemden pek söz etmez; önlerinde uzun yıllar olduğunu, yaşlılığın ve ölümün çok ileride olacağını düşünmeye çalışırlar. Kuran’da bu gibi insanların içerisine düştüğü bu yanılgı, “Evet, Biz onları ve atalarını yararlandırdık; öyle ki ömür onlara (hiç bitmeyecekmiş gibi) uzun geldi…” (Enbiya Suresi, 44) ayetiyle haber verilir.

Alınan hiçbir tedbir insan bedenindeki kırışıklıkları, sarkmaları, saç dökülmesini, beyazlamasını, görme ve işitme kusurlarını, yaşa bağlı olarak yeni hastalıkların ortaya çıkmasını engelleyemez. Yaşlılık nedeniyle meydana gelebilecek bu olasılıkların bir tanesi dahi, dinden uzak yaşayan kimselerde ciddi korkulara neden olur. Kişi iyice yaşlandığında ise, ciddi bir hastalıkta ya da bakıma muhtaç olma durumunda, çocuklarının kendisine bakıp bakmayacağının endişesini taşır. Bu kimseler ayrıca ölümünün şekli ve yeri konusunda da kaygılanırlar. Yaşlıların en önemli endişelerinden biri de eşinin kendisinden önce ölmesi durumunda yalnız kalma korkusudur.

İnsan doğar, gelişerek belli bir yaşa ulaşır. Gençlik dönemi olan en güçlü çağında tüm bedeninin kendisine ait olduğunu zanneder ve kendisini tüm dünyanın odak noktası olarak görür. Ancak belli bir süre sonra gücünün ve güzelliğinin, yaşlanma ile yok olmaya başladığını fark eder ve bu durum karşısında bir şey yapamaz. Çünkü dünya hayatı geçici bir mekandır ve Allah, insanı, gerçek yurt olan ahiret için hazırlık yapmasını sağlayacak acizliklerle birlikte yaratmıştır.

Pek çok insanın düştüğü hata ise, ahireti uzak görüp veya hiç inanmayıp, dünyayı ondan üstün tutmalarıdır. Bu kişiler sahip oldukları fiziksel özelliklerin hiç yok olmayacağını zannederler. Bu kibirlenmelerinden dolayı da Allah’a ve O’nun vaat ettiklerine yüz çevirme cehaletini gösterirler. Bu kişilerin karşılaşacakları son bir ayette şöyle bildirilmiştir:

Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olanlar ve bununla tatmin olanlar ve Bizim ayetlerimizden habersiz olanlar; işte bunların, kazandıkları dolayısıyla barınma yerleri ateştir. (Yunus Suresi, 7-8)

Allah’a tevekkül etmeyen kişilerin en çok korktukları konuların başında ölüm gelir. Bu yüzden imanı kalbine yerleştirememiş kimseler, dünya hayatında çok uzun yıllar hatta sonsuza dek yaşama hırsı içindedirler.

Andolsun, onları hayata karşı insanlardan ve şirk koşanlardan daha ihtiraslı bulursun. Her biri, bin yıl yaşatılsın ister; oysa bunca yaşaması onu azaptan kurtarmaz. Allah, onların yapmakta olduklarını görendir. (Bakara Suresi, 96)

Ölüm, her canlının tadacağı önemli bir gerçektir. Ancak ölüm bir son değil, yeni ve “bitmeyen zamanlar boyu” sürecek olan sonsuz yaşamın başlangıcıdır. Dünya hayatında bedenen bir son olsa da ölümün ardından ahiretteki sonsuz hayat başlayacağı için yaşam devam edecektir.

İnsan asla yok olmaz. Başlangıcı vardır insanın ancak sonu yoktur. Kaderimizde belirlenen süre dolduğunda, herhangi bir sebeple yaşamımız sona erer. Ölümün sebebi ne kaza, ne de hastalıktır; bütün sebepleri yaratan Yüce Allah’tır. Ve insan, ne yaparsa yapsın, kendisi için belirlenmiş olan ölüm anından bir saniye fazla yaşayamaz. Daha insan doğmadan, Allah sonsuz öncede onun yaşamını dakikası dakikasına planlamıştır. Ve o plan aynen uygulanır. Ölüm anını geri ya da ileri almaya kimse güç yetiremez.

Allah’ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır… (Al-i İmran Suresi, 145)

İnsanın ahiretteki sonsuz yaşamının azapla mı, yoksa güzellikler içinde mi geçeceği ise, dünya hayatında Allah’ın sınırlarını korumasına ve O’nun hoşnutluğunu gözetmesine bağlıdır.

İnsanın korkarak, düşünmeyerek ölümden kaçamayacağı çok açıktır. Bu nedenle yapılması gereken ölümden korkmak yerine, Allah’ın kaderde tespit ettiği süreyi, O’na gereği gibi kulluk ederek geçirmeye çaba göstermektir.


Fuat Türker
 

MELEK DİLBER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Tem 2011
Mesajlar
611
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Şairin dediği gibi;

''Yaşamak güzel amma, ölmekse muhteşem''


GÜZEL BİR SÖZ
SELAM VE DUA İE..
 

melek4545

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
3,460
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
31
Konum
İstanbul
431388_3497894604086_1173256634_33549664_1054318246_n.jpg


Allah aşığı ecel rast gelince hiç zorlanmadan kendini teslim eder ölüme....
Hz. Mevlana

Gördünmü sen hiç maşuğundan kaçan aşığı ki ?

Hazret-i Hakk cümlemizi aşkına muhabbetine mazhar eylesin derdimizi bir eylesin vasıl-ı ilallah olmak için mezarlık şartı yerine mâiyyet şuuru ihsan buyurup ta böylece iki dünyâmızı da İslâm’ın güzellikleriyle azîz eylesin... Amin
 

gülkoksam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
969
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
arkadaşlar ölenler atalarımızı falan görebiliyormu şuanda
bunu çok merakediyorum ya
 

botanik_3727

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
158
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Web Sitesi
sites.google.com
çünkü hiçbir zaman hazır değiliz
her zaman en son o gelir ama hep erken gideriz
çünkü dünya mal mülk eş sevdası var
çünkü kafir bir nefis var ve o günün gelmeyeceğini telkin ediyor
şeytan 7/24 çalışıyor
insan yaşayınca bir başka bakıyor ama ölüme
benim eşim daha 209 gün olmuş vefat edeli
eğer ölüm çirkin bişey olsaydı
uğruna kainat yaratılan
kainatın efendisi
Hz. Peygamber (s.a.v.) ölmezdi değil mi birde böyle bakın olaya
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt