Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

- Mevlüd Kandiline Özel ibadetler (1 Kullanıcı)

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
owik0174w1qdp36mg1rt.gif


Doğum, doğum zamanı, doğum yeri. Arapça "ve-le-de" kökünden türetilmiş olup Rasulullah (s.a.s)'in doğumuna, bununla ilgili yapılan merasimlere, yazılan eserlere ve Rasulullah (s.a.s)'ın doğduğu eve de "mevlid" denilmektedir. Halk arasında yanlış olarak "mevlud" ve "mevlüt" şeklinde de kullanılmaktadır.

Rasulullah (s.a.s.), Fil yılında, Rebi'ülevvel ayının on ikinci pazartesi gecesi dünyaya gelmiştir (İbn Sa'd,et-Tabakatul-Kübrâ, Beyrut, t.y. I, 100-101). Bu, miladî takvime göre, 571 yılının Nisan ayının yirmisi olarak hesaplanmıştır. Onun doğduğu ev, Beytullah'ın doğusundaki Safa tepesinin yanında Mevlid sokağı diye adlandırılan yerdedir.

Rasulullah (s.a.s.), doğduğu gece, bir takım mucizevî olaylar zuhur etmiş; Kisranın sarayındaki burçlar çatlamış, bin yıldan beri yanmakta olan ateşgedelerindeki ateş sönmüştü. Ayrıca, doğumu anında orada bulunan kadınlar da bir takım harikuladeliklere şahid olmuşlardı.

Abdulmuttalip, doğumdan yedi gün sonra Mekke'de büyük bir ziyafet tertiplemiş ve çocuğa, Arapların o güne kadar kullanmadıkları bir isim olan Muhammed adını verdiğini ilan etmişti.

İslâm dünyasında mevlid merasimi ilk defa, Mısır'da hüküm süren Fatımîler (910-1171) tarafından tertiplenmiştir. Bu merasimler saraya ait olup, sadece devlet erkanı arasında cereyan etmekte idi. Fatimîler, Hz. Ali (r.a.) ve Fatıma (r.anha.)'ın doğum günlerinde de mevlid merasimleri tertip ederlerdi.

Sünnî müslümanlarda ilk mevlid merasimi, Hicri 604 yılında, Selahaddin Eyyubî'nin eniştesi ve Erbil atabeği Melik Muzafferuddun Gökbörü tarafından tertiplenmiştir. Uzun hazırlıklarla düzenlenen merasimler, bütün halkı kapsayan bir şekilde düzenlenirdi. Muzafferuddin, çevre bölgelerden fakıh, sûfi, vaiz ve diğer alimleri Erbil'e çağırır ve kutlamalar gayet debdebeli bir şekilde cereyan ederdi.

Daha sonra, değişikliğe uğrayarak, Mekke'de de mevlid merasimleri tertiplenmeye başlanmıştır (bk. Asım Köksal, İslam Tarihi (Mekke Devri), İstanbul 1981, 50 vd.).

Mekke ve Medine'den sonra mevlid merasimleri, İslam coğrafyasının her tarafında birbirinden farklı şekillerde tertiplenmeye başlanmış ve bu, bugüne kadar sürekliliğini korumuştur.

Osmanlılar tarafından mevlid, ilk defa III. Murat zamanında, 1588'de resmi hale getirildi. Merasimler, belirlenmiş teşrifât kaidelerine uygun olarak sarayda tertiplenir, ayrıca, önceleri Ayasofya Camii'nde, sonraları ise Sultan Ahmed Camii'nde yapılan merasimlere, devlet erkanıyla birlikte halk da katılırdı.

Bu merasimlerde, önce müezzin tarafından Kur'an-ı Kerîm okunur, bunun peşinden de vaazlar verilirdi. Daha sonra mevlidhân kürsüye çıkar ve bir bölüm okuduktan sonra iner hediyesini alır ve ikinci mevlidhan kürsüye çıkarak, okumaya devam eder ve belirlenmiş kaideler çerçevesinde mevlid kutlamaları son bulurdu. Bu resmi kutlamalar daha sonraları laiklik ilkesine rağmen Diyanet aracılığı ile Radyo ve TV'lerde aynen sürdürülmüştür.

Rasulullah (s.a.s.)'ın doğumunu ve hayatını medh ve senâ eden, "Mevlid" adını taşıyan çok eser kaleme alınmıştır. Bu eserler daha sonra, mevlid merasimlerinde, mevlidhanlar tarafından teğannî ile okunmaya başlanmıştır. Bunların Türkçede en meşhur olanı Süleyman Çelebi'nin Vesiletun-Necât adındaki mevlididir. Ancak, Süleyman Çelebi hakkında kaynaklarda pek fazla bir bilgi yoktur. Onun, Yıldırım Beyazıt zamanında Divan-ı Hümayûn Hocası olduğu, sonra da Bursa Ulu Camii'ne imam tayin edildiği bilinmektedir.

İstanbul kütüphanelerinde bulunan Mevlid nüshaları arasındaki farklardan, Süleyman Çelebi'nin kaleme almış olduğu Mevlid'in bir hayli değiştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Arap ve Türk edebiyatında mevlid türü eserler iyice yer etmiş olmasına rağmen, İran edebiyatında bu tür bir eser kaleme alınmamıştır.

İlk zamanlar, sırf Resulullah (s.a.s.)'in doğduğu zaman ve sadece camilerde okunan mevlid, sonraları para karşılığında hanendeler tarafından rastgele zamanlarda okunur olmuştur. Kandil gecelerinde, ölülerin ardından; kırkıncı, elli ikinci gecelerinde, sene-i devriyelerinde de mevlidler okunmaya başlanmıştır.

Mevlid metinlerini kaleme alanlar, hiç bir zaman hanendeler tarafından camilerde, makamlı bir şekilde, ibadet yapıyor süsü verilerek türkü, şarkı söyler gibi okunmasını akıllarına getirmemişler; yalnızca Peygamber'e olan aşırı sevgileri onları, onun hatırasını canlı tutmak için bu tür eserleri yazmaya sevketmiştir.

Alimler, mevlid okumak ve merasimler düzenlemek hakkında, ihtilaf etmişlerdir. Bazı alimler, buna şiddetle karşı çıkarken, bazıları da, İslamî ölçülerin dışına çıkılmaması kaydıyla itiraz da bulunmamışlardır. Okunmasına cevaz verenler, inananların kalplerindeki Rasulullah (s.a.s.) sevgisini canlı tutması ve ona olan muhabbeti artırmasındaki maslahatı gözetmişlerdir. Zira Rasullulah (s.a.s.)'ı sevmek, imanın temel kıstaslarından biridir. Rasulullah (s.a.s.)'ın şu hadisi şerifi bunun en açık delilidir: "Sonsuz kudret sahibi olan Allah'a yemin ederim ki, sizden hiçbiriniz beni babasından, evladından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe, iman etmiş sayılmaz" (Buhari, İman 8).

Ömer TELLİOĞLU

Mevlid okumak ve okutmak nasıl değerlendirilmelidir.

Müslümanlar arasında devam eden güzel âdetlerden birisi de mevliddir. Doğum zamanı ve yeri mânâsına gelen mevlid, Peygamberimizin (a.s.m.) doğum gecesi için kullanılan bir tabirdir. Daha sonraları Peygamberimizin doğum ânını, üstün meziyetlerini anlatan manzumelere mevlid ismi verilmiştir. Peygamberimizin doğduğu Rebiülevvel ayının 12. gecesini vesile ederek doğum gecesi (mevlid) merasimleri tertip etmek Hicretin dördüncü asrından itibaren başlamıştır. Daha sonra bu âdet yaygınlaşarak bütün İslâm ülkelerinde ve bilhassa Osmanlılarla devam etmiştir.

Bugünkü İslâm ülkelerinde çeşitli dillerde okunan mevlidler vardır. Arapça Bâned Sûad, Bürde ve Hemziyye kasideleri birer mevliddir. Türkçede ise yirmiden fazla mevlid manzumeleri yazılmıştır. Fakat bunların içinde en çok tutulan ve okunan, Süleyman Çelebi'nin 1409 yılında yazdığı Vesüetü'n-Necat isimli mevlid kitabıdır.

Bilindiği gibi, mevlid manzumeleri Peygamber Efendimizin (a.s.m.) doğum gecesini ve ânını tasvir etmekte, insanlığa örnek olan yüce ahlâkını ve vasıflarını dile getirmekte, ayrıca "Miraciye" manzumeleri de Miraç mucizesini anlatmaktadır.

Önceleri yalnız Peygamberimizin doğum gününde okunan ve tertip edilen mevlid merasimleri, daha sonra bütün mübarek gecelerde tekrarlanmış, bilhassa memle ketimizde daha da yaygınlaşarak ölüm, hastalık ve daha birçok vesilelerle okutula gelmiştir.

Mevlid, Peygamberimizden üç-dört asır sonra icad edilen İslâmî bir âdet olmakla birlikte bid'atın "hasene" (güzel) kısmına girmektedir. Muhaddis ve fakih İbni Hacer Hazretleri, mevlid merasiminin meşruiyeti hakkında şu hadis-i şerifi zikretmektedir.

İbni Abbas'ın rivayetine göre, Peygamberimiz (a.s.m.) Medine'ye hicret ettiklerinde Aşure günü Yahudilerin oruç tuttuklarını öğrenir. Oruç tutmalarının sebebini sorduğunda Yahudiler şöyle cevap verirler:

"Bu çok büyük bir gündür. Bugünde, Allah, Musa ile kavmini kurtardı da Firavun ile kavmini (suda) gark etti. Musa da buna şükür için oruç tuttu. İşte biz de bugünün orucunu tutuyoruz."

Bunun üzerine Peygamberimiz (a.s.m.), "Öyleyse biz Musa'ya sizden daha yakın ve daha evlâyız" buyurdu. O günden sonra hem kendisi oruç tuttu ve tutulmasını da tavsiye etti.” (1)

İbni Hacer bundan sonra şöyle demektedir: "Bundan anlaşılıyor ki, böyle bir
günde mevlid gecesinde Allah'a şükretmek tam yerindedir. Fakat Mevlid 176 * MESELELER VE ÇÖZÜMLERi
merasiminin Peygamberimizin doğum gecesine denk gelmesi için dikkat etmek gerekir."(2)

Bununla birlikte bazı İslâm âlimleri mevlid merasimi tertip etmeye karşı çıkmış, mânâsız bir iş olduğu görüşüne varmışlardır. Devrimizin büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Hazretleri, mevlidi ve okunmasını hoş karşılamakta, Müslümanlar arasında yaygın olan bu âdetin devamını arzu etmektedir.

Miraciye kısmında yer alan "Ben sana âşık olmuşum" mısraının Cenab-ı Hakkın kudsiyetine uygun olmadığı gerekçesiyle te'vil ederek "Ben senden razı olmuşum" şeklinde tashih eden Bediüzzaman, geniş bir izah vermekte, "şu tabir bir mirsad-ı tefekkürdür (tefekkür dürbünü)" dedikten sonra mevlid yazarı Süleyman Çelebi'yi de "Madem Süleyman Efendinin Mevlid'i rağbet-i ammeye (halkın rağbetine) mazhariyet delaletiyle, o zat ehl-i velayettir ve ehl-i hakikattir" sözleriyle methetmektedir.

Bediüzzaman, mevlidin okunması hakkında da şöyle demektedir:
"Mevlid-i Nebevî ile miraciyenin okunması gayet nâfi (faydalı) ve güzel âdettir ve müstahsen (iyi görülen) bir âdet-i İslâmiyedir. Belki hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyenin (İslâmın sosyal hayatının) gayet lâtif ve parlak ve tatlı bir medar-ı sohbetidir (sohbete sebeptir). Belki hakaik-i imaniyetin ihtarı (hatırlatılması) için, en hoş ve şirin bir derstir. Belki imanın envarını (nurlarını) ve muhabbetullah ve aşk-ı Nebeviyi göstermeye ve tahrike en müheyyiç (heyecan uyandıran) ve müessir bir vasıtadır."

Bu ifadelerinden sonra da mevlid âdetinin devamı için dua etmektedir: "Cenab-ı Hak bu âdeti ebede kadar devam ettirsin ve Süleyman Efendi gibi mevlid yazanlara Cenab-ı Hak rahmet etsin, yerlerini Cennetü'l-Firdevs yapsın, âmin.” (3)

Mevlidin sayılan bu güzel tarafları ve dinleyenlere bazı manevî duyguları hatırlatması yanında, birtakım yerlerde mevlid okunduğu sırada bazı sünnetlerin ihmal edilmekte ve bazı bid'atler işlenmektedir. Meselâ, mübarek gecelerde yalnız mevlid okuyup dinlemekle, Kur'ân okumak, kaza namazları kılmak ve istiğfarda bulunmak gibi bazı güzel ibadetler ihmal edilmektedir. Yine ölünün arkasından yapılması sünnet olan dua ve istiğfarda bulunmak, sadaka vermek, Kur'ân okumak, kul ve ibadet borçlarını ödemek gibi âdetler terk edilmektedir. Bazı bölgelerde mevlid okutan kişi, bilmediğinden, bununla Allah'a olan kulluk borcunu ödediği düşüncesine kapılmaktadır. Yine bu güzel âdeti kendisine bir geçim vasıtası yapan kimseler, düzenlenen mevlid cemiyetlerinde dine aykırı bazı davranışlara göz yummaktadırlar. Bundan dolayı bu nevi hatalara düşmemek lâzımdır.

Mevlid okuyan kimselerin ücret alması hususuna gelince; mevlid esnasında Kur'ân okunmakta, salâvat ve tekbir getirilmekte ve dua yapılmaktadır. Âlimlerimiz, zaruretten dolayı ücretle Kur'ân öğretmeye cevaz verirken, Kur'ân okumanın ve dua etmenin karşılığında ücret almanın caiz olmadığını beyan etmektedirler. Hatta İbni Âbidin Şifaü'l-Alil isimli kitabında "Bir menfaat karşılığında Kur'ân okuyan menedilir, alan da, veren de günaha girer" demektedir.

Her Müslüman kendisi ve vefat eden yakınları için değişik şekilde hayır yapabilir. İllâ bir ücret vererek mevlid ve Kur'ân okutması gerekmez. Fakat istenmediği halde mevlid okuyan kimselere bir ücret verildiği takdirde de, bu hediyeyi okunan şeylerin karşılığı ve bedeli olarak telâkki etmemek gerekir.

Bütün bunlarla birlikte ihlâs sırrına en uygun olanı, İlâhî ücreti daha üstün tutmaktır.

1- Müslim, Siyam: 127.

2- el-Hâvî Fil-Fetevâ, 1:190.

3- Bu bilgiler için bkz. Mektubat, s. 281-285.


Mehmet Paksu
Derleyen: AşkaMecnun
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
Bütün kandil gecelerinde yapılabilecek ve yapılması gereken önemli bir takım afv ü mağfirete nail olma, ecr ü sevap kazanma, manevî terakki kaydetme, bela ve musibetlerden kurtulma ve rıza–i İlâhiye ulaşma vesileleri vardır ki, bunlardan bazılarını maddeler hâlinde kısaca ve toplu olarak yeniden hatırlamakta yarar var:

1. Kur'ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur'ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah’a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.

2. Peygamber Efendimiz (sas)’e salât ü selâmlar getirilmeli; O’nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.

3. Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.

4. Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah’ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.

5. Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı çizilmeli.

6. Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.

7. Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.

8. Mü’minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.

9. Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.

10. Kişi kendine ve diğer Mü’min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.

11. Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.

12. Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.

13. O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.

14. Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va’z ü nasihat dinlenmeli; şiirler okunmalı; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayrı bir dalgalanma oluşturmalı.

15. Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.

16. Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk’a niyazda bulunulmalı.

17. Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli.

18. Hayattaki manevî büyüklerimizin, üstadlarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli.

19. Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı.

(“Mübarek gecelerin ihyası ile ilgili hususi bir ibadet mevcut değildir. Namaz, tilavet–i Kur'ân, dua gibi bütün ibadet çeşitleri ile gece ihya edilebilir... Mübarek gecelerde kılınan bazı hususi namazlar sünnette mevcut değildir; muteber bir rivayete de istinad etmezler. Bu, “O gecelerde namaz kılmak mekruhtur” anlamına gelmez. Teheccüd ve nafile namazları teşvik eden rivayetler çoktur. Bunların mübarek gecelerde yapılması elbette daha faziletlidir.” (Canan, Kütüb–ü Sitte, 3/289). Kandil gecelerine ait olduğu kaydedilen namazları da ayrıca kılmakta ise bir beis yoktur; sevaptan hâli değildir.)
 

elifimbenim(MERHUME)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Kas 2007
Mesajlar
1,642
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
63

selamün aleyküm kardeşim allah senden razı olsun eline koluna türeğine sağlık cok güzel bir bilgiler devamını dileriz hayırlı günler selametle kal allaha emanet ol
 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38
Selamın Aleyküm Muhterem Kardeşimiz

Büyük uğraş vererek bizlere sunduğunuz değerli bilgilerden,

Alemlere rahmet olarak gönderilen şefaat peygamberinin

doğum yıldönümünü teprik ederek bizlere sitemizin sevgi ve muhabbetini

aktardığınız için siz kardeşimizden vede yöneticimizden Rabb-i teala

hudutsuz razı olsun.

Bu gecede kendisine yönelen aciz kullarını çaresiz bırakmamasını ,

Hak ettiğimizle değil , Rahmetiyle bizleri sevindirmesini diliyoruz

Yüceliklerin en yücesi Yüce Rabbimizden .

Selametle kalınız...​
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul

selamün aleyküm kardeşim allah senden razı olsun eline koluna türeğine sağlık cok güzel bir bilgiler devamını dileriz hayırlı günler selametle kal allaha emanet ol


Aleykümselam;

Amin ecmain olsun inşallah (Mevla Ümmeti Muhammed'en razı olsun bu gecenin hürmettine günahlarını affetsin, bizleri razı olduğu kullarından eylesin inşallah, ) sizde En emin olana Allah c.c. emanet olunuz inşallah

Selam ve dua ile
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
Selamın Aleyküm Muhterem Kardeşimiz

Büyük uğraş vererek bizlere sunduğunuz değerli bilgilerden,

Alemlere rahmet olarak gönderilen şefaat peygamberinin

doğum yıldönümünü teprik ederek bizlere sitemizin sevgi ve muhabbetini

aktardığınız için siz kardeşimizden vede yöneticimizden Rabb-i teala

hudutsuz razı olsun.

Bu gecede kendisine yönelen aciz kullarını çaresiz bırakmamasını ,

Hak ettiğimizle değil , Rahmetiyle bizleri sevindirmesini diliyoruz

Yüceliklerin en yücesi Yüce Rabbimizden .

Selametle kalınız...​


Vealeyna aleykümselam;

Elimizden geldiğince bizlerde bu şerefli doğum için birşeyler yapmaya gayret göstermeye çalıştık elbette...

Allah c.c. kabul buyurur inşallah..

Siz gibi değerli büyüklerimizin bu mübarek şerefli gecede duasına mahsar olmak ümidi ile...

Allah c.c. bu mübarek gecenin hürmetine günahlarımızı af eylesin, Kabrin azabından, Cehennemin ateşinden ümmeti korusun..
Kalpleri O'nun Hz.Muhammed Mustafa efendi hazretlerinin aşkı ile kuşatsın. Bu gecenin hürmetine dualarımızı ibadetlerimizi kabul buyuruz bizleri razı olduğu kullarından eylesin...

Kainatın Efendisi, Gönüllerin nuru, incisinin hürmetine o aşkı demle yanıp tutuşmak dileği ile...

Günahlarımızın affı için, Hz.Muhammed Mustafa efendimizin şefaati için,
Allah rızası için.

El- Fatiha...

Salavatı Şerife...

"Allahümme salli ala seyidine muhammedin veala seyyidina muhammed"

Ey rahmet peygamberi hasta kalplerimize rahmetinle gir,
Gönlümüzün derinliklerine huşu içimde sokul
Kevserini bizlerede ver.
Bilal-i gibi sevdanla mecnun eyle.
Amcan Hz.Hamzayı öldürüp affın için ayaklarına kapanan Vahşi gibi günahlarımızı sevdanla öldürt ey Resulüm,

 

safiye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,584
Tepki puanı
0
Puanları
0
Rabbim dualarımızı geri çevirmesin inşallah tüm dualara gönülden amin ecmain inşallah yolumuzdan ayırmasın kötü huylarımızı iyiye yöneltsin, bizi yaptıklarımızla değil kendi rızası ile mükafatlandırsın inşallah....
Emeklerinize sağlık kardeşlerim
dualarınızda yer almak duası ile selametle selamün aleyküm
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
Rabbim dualarımızı geri çevirmesin inşallah tüm dualara gönülden amin ecmain inşallah yolumuzdan ayırmasın kötü huylarımızı iyiye yöneltsin, bizi yaptıklarımızla değil kendi rızası ile mükafatlandırsın inşallah....
Emeklerinize sağlık kardeşlerim
dualarınızda yer almak duası ile selametle selamün aleyküm



Aleykümselam;

Amin ecmain olsun inşallah

Selam ve dua ile
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
ALLAH razı olsun....
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
güncelleme...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt