Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kurban Bayramı'da Gitti (1 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
Muhterem Mümin Kardeşlerim!

Gidiyor O gidiyor hikmeti ile ferah bulduğumuz. Bütün yıl hasretiyle yanıp tutuştuğumuz, Özlemiyle kavrulup hasret giderdiğimiz kurban bayramımız gidiyor. Rahmet ve bereketi ile hanelere giren, İhtiyarların güzünü güldüren, Fakirin karnını doyuran, 11 ayın kulluk lezzetini feyizlendiren kurban bayramımızın son demlerini yaşarken ona kavuşma arzusu ile gelecek tüm yıl Allah c.c. rızası ile onu tekrar bekleyeceğiz. Ve onu gelecek yıla kadar çok özleyeceğiz. Ey Âlemlerin sonsuz izzet sahibi olan Allah’ımız yediğimiz içtiğimiz nimetler karşısında sana ne kadar şükretsek azdır. Bizlere vermiş olduğun bin bir lezzet damağını tattırdığın bu eşsiz sanatınla bizi donattığın için şükürler olsun sana. Hamdüsenalar olsun Rabbimize. Ey yerlerin ve göklerin tek yaratıcısı olan rabbimiz bizleri bereketin ile sarıp kulluk vazifemizi doruk noktasına ulaştırdığın bu mukaddes günler için sana ne kadar hizmet etsek azdır. Ey sonsuzluk sahibi olan Rabbimiz sana yönelerek senin adını anarak ibadetimizi eda etmiş bulunmaktayız Hz. Muhammed Mustafa s.a.v aşkına ibadetlerimi kabzet makamında kabul buyur. Ve gelecek yıl bizleri sevdiklerimizi İbrahimin itaatine İsmail’in teslimiyetine bürünmeyi nasip eyle. Âmin

***

Kurban; Berekettir, duadır, ibadettir, Kulun Rabbi ile Buluşmasıdır. Müslümanım diyen kimsenin Allah'a itaatidir. Ahh içimizde bir ukde bırakan tadını damağımızda bıraka bir kurban bayramını daha geride bıraktık. Bana göre kurban Bayramı yıl içerisinde hayır hasenat heybemizde biriken ibadetlerimizin haykırışıdır. Kurban bayramının gelişi aylar evvelinden belli olur, Ramazanda hevesine büründüğümüz, faziletini tatmak için sabırsızlandığımız kurban bayramımızı da geride bırakmış bulunmaktayız, Ben en çok feyiz ve maneviyat yoğunluğunu kısmen Kurban Bayramında fazlaca yaşıyorum diyebilirim, Çocukluk yıllarımdan buyana gelen bir özlem bir bereketlilik, dayanışma, kaynaşma ve hoşgörü benim bulunduğum safın hikmetlerini yansıtmakta olup Allah c.c. izniyle bir yıl sonraki Kurban Bayramını iple çekiyorum.

***


ALLAH’IN Emri Sakın! Karşı Gelme; Ey iman edenler, Allah'ın fermanına uyun, Batıl yollarsan sapıp İslam’a yönelin, Şüphesiz Allah mağfireti bol, merhameti çok olandır. Yeryüzünde en değerli günler vardır Allah Katında. Bunlar dinin güzelliklerinin simgesidir. Batıla inanmayın Hakka koşanlardan olun, Batının Müslümanlar Hayvan katliamı yapıyorlar sözlerine aldanmayın, Allaha yönelin Allah'ın sözlerinde teslimiyet arayın Şüphesiz Allah c.c. her şeyi en iyi bilen gören Kudret ve azamet sahibidir. Şüphesiz Allah kullarını sever onların yapmış olduğu her nankörlüğe sabreder, affeder Batının tahriflerine kapılmayın şeytanı nefislerin sözlerine aldırış etmeyin. Onlar ki medeniyetleri tek dişi kalmış canavarlardır. Yıllarca deri tekstili yapıyoruz diye canlı canlı hayvanları katleden onlar, Allah c.c. yaratmış olduğu canlara müdafaa edenlerdir. Bakınız muhterem kardeşlerimiz Rabbimiz bizlere ne buyuruyor; "Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes."[1], Allahın emirlerine uyalım Allahın buyruklarını kabul edip iktisat edelim, İslam’ı iyi anlayalım ve Allah yolunda koşalım.. Celulu Cebbar buyuruyorlar ki ; "Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız diye O bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!"[2], Mevla nede güzel buyuruyor Ey Muhammed güzel davrananları iman sahiplerini müjdele. Ey Rabbimiz hamdüsenalar olsun sana bizi Kurbana eriştirip feyzinden nasiplendirdiğin için.

***


Benim Çocukluğumda Kurban Bayramı Ve Şimdiki Bayramlar; Yıllar evveldi ben henüz dokuz, on yaşarında bir çocuk iken, bayram arifesi herkesin bir telaş içerisinde olduğunu görürdüm hep, Annemin bayram temizlikleri hiç bitmez, Babamın bayram alışverişleri tükenmez, teyzelerim toplanıp su börekleri, el mantıları, Tarhana çorbaları, telaş içinde son demlerini alırken, babamın bana aldığı bayramlıklar yeni kıyafetler aklıselim iken hiç aklımdan çıkmazdı çevremdeki yakın insanların bir şeyler için telaşlı telaşlı harıl harıl çalışmaları belki de bende kurban bayramını daha bir başka kılmıştı. O zamanlar İstanbul gibi betonlar abidesi bir şehirde yaşıyorsunuz anneniniz oğlum camı yeni temizledim ellerini sakın sürme döverim :) sözlerine hiç aldırış etmeden cama koşardım dayak yiyeceğimi bile bile bunu yapmak benim çok hoşuma giderdi nedeni ise Anadolu’dan akın akın gelen hayvanlardı, Evimize beş veya altı sokak aşağıda bir kurbanlık hayvan pazarı vardı. Burada Anadolu’dan gelen hayvanlar Kurban için sergilenirdi. Hayvanlarını teslim almaya giden amcalar görürdük hep hayvanların gözlerini bağlayarak ipinden tutup çeke çeke götüren amcalar olurdu. Beton yığınlarının arasında kalıp inekmiş danaymış bildiğimiz mi vardı, dört ayaklı bir hayvandı bizim için onlar. Kuzenlerimle cama koşar hangi komşumuzun aldığı inek daha büyük onu kıyas ederdik. Çocukluk aklı işte tek eğlencemiz buydu hangisi hangisini döver gibi hislere kapılırdık. Artık büyüdüm o kadar penceremden bakınmama rağmen bir kişinin bile sığır götürdüğünü göremiyorum İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin arifeden önce kurban sergilerinin açılmayacağı gibi yasakları yüzünden çocukluğumuzu da hatırlayamaz olduk. Oysaki ne kadar yanlış düşünceler kanunlar nizamlar tüzükler her neyse ney sonuçta yapılan uygulama yanlış bir yöntemdi bana göre. Bayramın birinci günü babam bizi Bayram Namazı için mahallemizin mescidine götürürdü yeni aldığı kıyafetleri giydirerek. Hiç unutamıyorum bir keresinde dönen salıncaklara binle özlemi çekerdim televizyonlarda izler hep binmek isterdim, bayramın birinci günü mahallemizde seyyar dönen salıncakçı bir amca vardı tüm çocuklar onun etrafında koşuşurdu salıncağa binebilmek için ama çocuğunun da parası yoktu ;( babam beni o salıncağa bindirmişti sanki o an dünyalar benim olmuştu, o heyecanı o mutluluğu hiç bir zaman unutamamış her yıl Kurban Bayramında salıncakçı camca gelse de yine binsem arzusu içimde hep var olmuştu. Kim bilebilir belki de bayramın hayatımdaki güzellikleri ilk defa böyle başlamıştı. Bir kaç yıl kurban bayramlarında gelen bu amca artık gelmez olmuştu. Sebebini babama sorduğumda seyyar olduğu için zabıtalar salıncağı alıp kırmıştı. O gitmişti ama onun yerine pamuk şekerci amca gelmişti :) hemen onun ardından da elma şekerci amcalar vardı. Demem o ki anneler babalar çocuklarımızı üzmeyelim, dövmeyelim onların hayatlarında bayramları özel değerli kılan anılar oluşturalım, her yıl çocuk bayramın gelişi ile huzurla dolsun, mutlulukla o günleri hatırlayabilsin... Anneler; Bırakın camlarınız kirlensin, defalarca silin ama onları üzmeyin masum hayatlarında birer hoş anı olarak bir şeyler kalabilsin ve o günleri hiç unutamasınlar.

***
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
Nerde Kaldı Eski Bayramlar; Benim çocukluğumda sokaklar hep cıvıl cıvıldı, çocuklar o apartman senin bu apartman benim şeker toplamak için koşar dururlardı. Kimileri (kız kaçıran adında ki) patlayıcıları patlatırdı. Kimileri çatapat denilenleri artık bunlar yok sokaklar boş çocuklar ne camideler nede sokakta bayramı kutluyorlar annelere babalara hep kızarım yılda belki de bir defa hayatımızda denk gelen bu mübarek günleri görebiliyoruz bırakın tüm masumiyeti güzelliği ile çocukluklarını yaşasınlar, Bugünün bayram olduğunu her bir yana ilan etsinler. Sokaklar Medine’nin sokaklarına dönsün cıvıl cıvıl çocuk sesleri ile oldun taşsın bunları çok görmeyin dememe rağmen artık eski bayramlarımı özler oldum öyle ki İstanbul’da bayramların eskisi kadar yaşanabildiğine inanmaz oldum. Komşunun komşuya dargın olduğunu, Fakirin hey aç olduğunu, Zenginin daha çok zengin olmak istediğini gördüm ve duydum. Batıya özenildikçe gitgide insan ilişkileri kötüye gitmekte olduğunu gördüm. Artık yeni nesil ihtiyarları ziyaret etmek istemiyor aile zoru ile gidenler ise adap usuldendir diye el öpmek istemiyor, hasta ziyaretlerine gidip hayır dualarını almak istemiyor, Peki ya ne istiyor. O halde ben söyleyeyim zamanında koşup oynasın diye sokaklara bırakılmayan ilim irfan meclislerine sokulmayan evlerinde analarının dizlerinin dibinde oturup açsan aç toksan tok deyip ya da ateri oynayıp ya da televizyonlarda batı tarzı yapılmış çizgi filimler pembe diziler izlemekten, Arkadaşları ile vakit geçirmek istiyorlar, Yalnız kalmaktan korkuyorlar, Hayatlarını en güzel anlarını sevdikleri ile geçirmek için ellerinden gelen çabaları sar ediyorlar. Ne hasta bahane ne bayram onlar için, benim bile tanımadığım yüzlerini bilmediğim birçok akrabam yıllar sonra çıka geliyor. Ne acı bir durum, soyunu bilmeyen soyuna sahip çıkmayan soysuz değildi mi dir bu güzel dinimizde?

***

Dünden Bu güne, Osmanlıda Bayram Hazırlıkları; Kişi eğer zenginse, yalnız kendine değil bunun yanında eşi, çocukları ile gelin ve damat gibi yakın akrabasına, merhum olan baba ve validesine veya yine vefat etmiş hanım ve evlatlarına birer büyük koyun alırdı, bunlar üç-beş gün hanenin ahır bölümünün bahçesinde beslenirdi. Bu kurbanlıkların ‘marya’ yani yavrulu olmamalarına, gözlerinin sağlam olmasına, boynuzlarının kırık veya herhangi bir azasının noksan bulunmamasına çok dikkat edilirdi. Osmanlı geleneğinde ev sahibinin gücü varsa kendi ev halkı yanında kendine yakın olan konak dışı kimselere de kurbanlık hediye etmesi de adettendi...

İstanbullu büyükbaş kesmezdi; İstanbul’da kurbanlık için büyükbaş kurbanlık kullanılmazdı. Ancak taşrada çok sayıda büyükbaş kurbanlıklar tüketilirdi. Halkın çoğu ya evlerinde besledikleri ya da pazardan satın aldıkları dana veya koçları bayramdan birkaç gün öncesinden evin önünde hazır bulundururdu. Satın alınan bir boğa veya sığır yedi koça bedeldi... Örneğin bir evde yedi kurban kesecek kimse bulunmazsa konu komşudan ortak bulunur, büyükbaş kesildikten sonra etler usta kasaplar tarafından yedi eşit kısma bölünür aynı zamanda tartılırdı. Sonra verileceklerin isimleri ufak kâğıtlar üzerine yazılarak dürülür ve bir çocuk eliyle bu kâğıtlar, yediye ayrılmış olan etlerin üzerine konurdu. Daha sonra isimleri okununca herkes etini alır, ellerindeki kaplara koyarak evlerine götürürlerdi...

Ölmüşleri için de kurban keserlerdi; Öteden beri süregelen, Arife günü ölmüşlerinin ruhu için kurban kesme âdeti hala devam etmekteydi. Özellikle, Padişah için de Arife günü Hırka-i Şerif yakınlarında iki kurban kesilirdi. Dolayısıyla kurban kesme işlemi ilk defa Kurban Bayramı’ndan bir gün önce ölmüşlerin ruhu için yapılmış olurdu. Bu işlemden sonra tebrikler başlar ancak bayram günü ilk olarak ev sahibi için özel ufak bir kâse içinde et suyuyla pirinç çorbası, kurbanının böbreğinden yapılmış külbastı, et suyuyla güveçte pişirilmiş pirinç pilavı ve hoşaftan oluşan bir yemek getirilirdi. O gün sofrada mideyi düzeltmek için turunç reçeli bulundurmak kibar adetlerindendi...


Bu ne adap bu ne gelenek, bu ne dayanışma bu ne mükemmeliyet artık hepimiz her şeyin farkındayız dünümüze dönüp baktığımızda bugünümüzde birçok şeyin çok değiştiğini görebiliyoruz. Yapmamız gerekenler sadece sorumluluklarımın bilinci değimli dir ailevi ilişkilerde, soydaş dayanışmalarında, Çok geçmesin lütfen artık bir on yıl onbeş yıl daha kaybetmeyelim neslimize sayıp çıkalım dinimize ibabadetlerimize bayramlarımıza sahip çıkalım onları yaşayıp, yaşatalım. ALLAH c.c. buyurduğu gibi iyi davrananlardan olalım, takvamızı sahip takvalardan yapalım, niyetlerimizi hayır tutalım inşallah.


Kurban Bayramının Tüm İslam âlemine ve beşeri hayatlarımıza hayırlar getirmesini temenni eder. Umulur ki böyle ulvi günlerin değerlerini çokça bilenlerden olalım ve aklımızda, dilimizde, kalbimizde tek seda "Allahü ekber, Allahü ekber, lâ İlâhe illallahü vellahü ekber, Allahü ekber ve Lillahilhamd'' olsun. Dayanışmadan, hoşgörüden ve en önenlisi yaradanın rızasından ayrılmamanız dileği ile Selam ve baki muhabbetlerimle.

Yazan: Muhammet KUTSAL (Aşka Mecnun)
Kaynak; [1] Kevser/Suresi, [2] Hac Suresi
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt