Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İSRAİL TERÖRÜNE KARŞI GEREKENİ Yap... (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İşbirlikçi Mısır'ın Hamas İhaneti Mısır'da polis, Gazze Şeridi'ndeki Hamas örgütüne gizlice verilecek 2 milyon doları kuzey Sinai'ye götüren bir kişiyi göz altına aldı.
11/04/2009
1876.jpg
Güvenlik yetkilileri, Hasan Muhammed Hasuna adlı kişinin, şoförü ve 8 yaşındaki oğlu ile birlikte bir hafta önce göz altına alındığını, çocuğun, 3 gün gözaltında tutulduktan sonra kuzey Sinai'deki ailesine gönderildiği belirtildi.

Hasuna'nın sorgusu sırasında suç ortağı olarak 3 kişinin daha adını verdiği kaydedildi.

Mısırlı güvenlik güçleri, son olarak mart ayında Gazze Şeridi'ne 900 bin dolarla girmeye çalışan 2 Hamas yetkilisine engel olmuştu.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Başbakan diyor ki, “Çoçukları katleden katil sürüsünü alkışlamak da insanlık suçudur.” O zaman başbakan gayet iyi biliyor. Alkışlamak dahi insanlık suçu olduğuna göre o çocukları katleden uçaklara kendi ülkesinde eğitim izni verenin nasıl bir suç işlediğini!
Çocukları katledeni alkışlamanın insanlık suçu olduğunu bilen başbakanın bilmemesi mümkün değil, bebek katiline uluslararası ve ikili anlaşmalarla ülkeyi peşkeş çekmenin nasıl bir suç olduğunu!
Çocukları katledeni alkışlamanın insanlık suçu olduğunu bilen ve bunu bütün dünyaya deklere eden başbakanın bilmemesi mümkün değil, bebek katiliyle askerî anlaşmalar yapmanın nasıl bir suç olduğunu!
Çocukları katledeni alkışlamanın insanlık suçu olduğunu bilen başbakanın en büyük insanlık suçunun, çocuk katiliyle “stratejik müttefik-stratejik ortaklık” yapmak olduğunu bilmemesi mümkün değil!
Bin beşyüz müslümanı katledenin insanlık suçu işlediğini bilen başbakan yasadışı bir darbeyle devlet başkanını katledip üç milyona yakın müslümana SOYKIRIM uygulayan Amerika’nın “ne suçu” işlediğini bilmemesi mümkün değil!
Çocukları katledeni alkışlamanın insanlık suçu olduğunu bilen başbakanın kendi dışişleri bakanının Amerikalı yetkililere, “Bağdat'a ilk bomba düşer düşmez paramızı alırız!” derken, “ne suçu” işlediğini bilmemesi mümkün değil!
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Madem İsrail insanlık suçu işliyor, İsrail’le “stratejik ortaklık” yapmak da insanlık suçudur; dinine, milletine, vatanına ihanettir.
Madem İsrail insanlık suçu işliyor, her türlü siyasî, askeri, ticarî anlaşmaları yırt at!
Madem İsrail insanlık suçu işliyor, İsrail uçaklarının Konya semalarındaki varlığına son ver!
Madem İsrail insanlık suçu işliyor ve tüm Batı bu insanlık suçunu alkışlayarak onlar da insanlık suçu işliyor, Batı’yla ve İsrail’le bütün ilişkileri kes!
Madem İsrail insanlık suçu işliyor, “stratejik ortaklık” bu suça ortak olmaktır.
Bu suça ortak olma!
Madem İsrail insanlık suçu işliyor, bu suçu engelleyecek iç dinamikleri harekete geçir.
Madem İsrail insanlık suçu işliyor, “ağlamak kadına yaraşır, erkeğe unutmamak” ve yapmak.
O zaman gerekeni yap!​
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Bütün bunları başbakan bildiği halde, Davos’taki o çıkışı nasıl yaptı?
İsrail’le ilişkiler en fazla bu hükümet zamanında gelişti. Irak’ın ve Afganistan’ın Amerika tarafından işgali bu hükümet zamanında oldu.
Milyonlarca Müslüman bu hükümet zamanında ve hükümet yardımıyla katledildi.
İncirlik’ten Guantanamo ve diğer işkence üslerine müslümanlar, bu hükümet zamanında kaçırıldı.
İncirlik işgal-terör üssü bu hükümet zamanında İslâm coğrafyasını yerle bir eden uçakların hiç durmadan kalkıp indiği merkez oldu.​
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
EL KASSAM:Filistin bizim olduğu kadar Türklerindir" dedi. Hamas'ın askeri kanadı İzzettin Kassam Birlikleri'nin komutanı Ebu Hamza, İsrail saldırıları sonrası konuştu. Ebu Hamza "Filistin bizim olduğu kadar Türklerindir" dedi.

02/02/2009
1319.jpg
Hamas’ın askeri kanadı olan İzzettin Kassam Birlikleri İsrail saldırılarında en çok öne çıkan silahlı gruptu. İzzettin Kassam Birlikleri ile ilgili gerek Türk, gerekse de dünya basınında savaş boyunca birçok şey yazılıp çizildi. Biz de Gazze’ye girdiğimizin ikinci günü bir evde İzzettin Kassam Birlikleri’ne bağlı direnişçilerle bir araya geldik. Evde, hepsi Gazze’de yaşanan son savaşta cephede olan beş direnişçi vardı. Sonra odaya yüzleri maskeli ve silahlı iki kişi daha girdi. Biri Han Yunus Bölgesi’ndeki İzzettin Kassam Birlikleri’nin basın sözcüsü, diğeri de komutanlardan Ebu Hamza’ydı. Röportaj boyunca yüzünü açmayan Ebu Hamza, İsrail Ordusu’nu Gazze’nin girişinde nasıl durduklarını ve İzzettin Kasam Birlikleri hakkında merak edilenleri anlattı.
- Ateşkes devam ederken bir kara harekâtı ile karşılaştınız. Siz bu çapta bir saldırı bekliyor muydunuz?
İsrail’den her zaman her türlü saldırıyı bekleriz. Çünkü Siyonist düşman daha önce de ateşkes esnasında halkımıza birçok kez saldırmıştı. Kur-an’ı Kerim “Müminlerin İslam düşmanlarına karşı güç hazırlamaları gerektiğini” söylüyor. Bizler Şehit İzzettin Kassam’ın evlatlarıyız ve işgalci düşmandan korkmuyoruz. Kardeşlerimiz, Yahudilerin hayatı sevdiklerinden çok daha fazla şahadeti seviyorlar.
- Şu anki psikolojik durumunuz nedir?
Ümmetimize ve savaş boyunca bizim yanımızda olan Türkiye halkına artık zafer devrinin başladığını müjdeliyoruz. Gençlerimiz İslam’a yöneldiler ve dinlerini en aziz emanet olarak kabul ettiler. Rabbimiz de bu savaşta bize yardımını gönderdi. Biz bu harp esnasında Yahudilerin ne kadar korkak olduklarını bir kez daha gördük. Mücahitlerden korktukları için tanklarından dışarı çıkamadılar. Çünkü Tankların dışında onları ölümün beklediğini biliyorlardı. İşgalci İsrail Hükümeti’nin bütün hedefleri de savaşta başarısızlığa uğradı. İslam Ümmetine hediye ettiğimiz bu büyük zafer Siyonist Devletin bitişinin başlangıcıdır.
GAZZE’NİN ALTINDA BİR GAZZE DAHA VAR!
ebu-hamza.1.gif
- İzzettin Kassam Birlikleri’nin dışında bu savaşa başka hangi Filistinli gruplar dâhil oldu?

Bizim dışımızda İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı olan Kudüs Seriyyeleri, Halk Cephesi’nin askeri kanadı Ebu Ali Mustafa Birlikleri ve El Fetih’in silahlı kanadı Aksa Şehitleri Grubu iştirak etti. Savaş esnasında aramızda görev dağılımı yaptık ve Siyonist düşmana karşı aynı safta savaştık.
- Savaşta nasıl bir strateji izlediniz?
Gazze’nin altında bir Gazze daha var. Bunu Siyonist düşman da biliyor. İsrail Ordusu Beyt Lahye, Beyt Hanun ve Gazze’den topraklarımıza girme teşebbüsünde bulunduğu an yerin altındaki çukurlardan çıkan mücahitler saldırıya geçtiler. Ayrıca evlerinin çatısında nöbet tutan Gazzeliler de İsrail Askerlerinin uçaklardan Gazze’ye indirme yapmasını engelledi. Mücahitler Siyonist Askerleri Gazze’nin girişinde durdurmayı başardılar ve Siyonist düşman Gazze’nin içine giremedi. Bu savaş gerçekten çok şiddetli geçti. Mücahitler büyük bir sabır gösterdiler ve sonunda Rabbimiz İslam Ümmeti’ne Filistinli Mücahitlerin eliyle büyük bir zafer bahşetti. Ben Allah katından gönderilen bu yardımcıları gözlerimle gördüm.
-Bu konuyu biraz daha açalım. Savaşta nelere şahit oldunuz?
Cebaliye’de Yahudi Askerlerle aramızda saatler süren çok şiddetli çatışmalar oldu. Ben bölgedeki birlikleri yönetiyordum. Zaman zaman da çarpışmalara da iştirak ediyordum. Birden yan tarafımızda beyaz elbiseli ve yüzü nur gibi parlayan birini gördük. Yüzü öyle parlıyordu ki yüzüne bakamıyorduk. Yanımdaki 9 mücahit de aynı kişiyi gördüler. Bu kişi uzun zaman bizimle birlikte İsrail Askerlerine karşı savaştı, daha sonra da birdenbire ortadan kayboldu. Mücahitlerin çoğu bu savaşta bu tür olaylar yaşadılar ve Allah’ın katından gelen yardıma gözleriyle şahit oldular.
- Kamplarınızın hemen hemen hepsi İsrail uçakları tarafından vuruldu. Bu sizi ne kadar zayıflattı?
Ağaçların olduğu her yere 1 saat içinde kamp kurabiliriz. Çünkü kamplarımız ağaçların arasına çekilen iplerden ve spor aletlerinden ibarettir. Gazze’nin her yeri ağaç dolu ve birkaç gün içinde tekrar kamplarımızı kurduk ve eğitimlerimize başladık.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
“SİLAHLANMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
- İsrail uçakları 22 gün süren savaş boyunca özellikle Gazze ve Refah arasındaki geçiş tünellerini bombaladı. Şu an bu tünellerin durumu nedir?
Tünellerin yüzde 40’ı kullanılamaz hale geldi. Fakat yüzde 60’ı şu an işliyor. İsrail bizim silahlanmamızı asla engelleyemeyecek. Her türlü engele rağmen İzzettin Kassam Birlikleri silahlanmaya devam edecek.
- İsrail Ordusu yakın bir zamanda sizce tekrar Gazze’ye saldıracak mı?
İsrail Ordusu Furkan Savaşında büyük bir hezimet yaşadı. İsrail Basını da bu hezimeti kabul etti. Biz İsrail’in yakın bir zamanda tekrar Gazze’ye saldıracağını düşünmüyoruz. Fakat önümüzdeki aylarda işgalciler mutlaka tekrar saldıracaklar. Saldırmayı denerlerse düşmanla her zaman ve her yerde savaşmaya, onlara yeni hüzünler yaşatmaya hazırız.
- Savaş sürerken bir çok medya organında İzzettin Kassam Birliklerine bağlı Şahadet Eylemcilerinin Tel-Aviv’de canlı bomba eylemleri gerçekleştirecekleri yönünde haberler çıktı. Fakat bu eylemler gerçekleşmedi. Niçin?
Tel-Aviv’de şahadet eylemleri gerçekleştiren mücahitlerin çoğu Ramallah’tan Tel-Aviv’e sızıyordu. Abbas Yönetimi savaş başlamadan önce yüzlerce Hamas mensubunu tutuklayarak Tel-Aviv’de gerçekleşecek şahadet eylemlerini engellemeye çalıştı. Ayrıca kara harekâtında elde ettiğimiz başarılar nedeniyle böyle bir eyleme gerek duymadık.
- İzzettin Kassam Birlikleri nerelerden yardım alıyor?
Hiçbir devletten yardım almıyoruz. Fakat İslam Dünyası’nın dört bir yanındaki kardeşlerimiz bize yardım ediyorlar.
- Beklenen olmadı ve Hizbullah İsrail’e saldırmadı. Ne diyorsunuz?
Seyyid Hasan Nasrallah Furkan Savaşı’nda bizimle birlikte durdu, yaptığı konuşmalarla da Müslümanları direnişe ve Gazze Halkına destek olmaya çağırdı. Biz Hizbullah’tan askeri yardım istemedik. Çünkü böyle bir yardıma ihtiyacımız yoktu. İzzettin Kassam Birlikleri Gazze’yi savunacak güce sahiptir. Hizbullah’ın yiğit direnişçilerinin ve Seyyid Hasan Nasrallah’ın Siyonist düşman karşısındaki duruşu bize güç veriyor.
“KUDÜSE GERİ DÖNECEĞİZ”
- Türk Ordusu’nun Birleşmiş Milletler bünyesinde barış gücü olarak Gazze’ye gelmesine nasıl bakıyorsunuz?
Türkler yıllarca Filistin’e hükmettiler ve Filistin bizim olduğu kadar Türklerindir. Fakat biz Türk Ordusu’nun veya başka bir ülkenin ordusunun Birleşmiş Milletler bünyesinde Gazze’ye gelmesine iyi bakmıyoruz. Amerikan yönetimi bölgeye gönderilecek barış gücü aracılığıyla Filistinli direnişçileri silahsızlandırmak ve Gazze direnişini sona erdirmek istiyor. Fakat biz bütün Siyonistleri işgal ettikleri Filistin topraklarımızdan çıkarana ve Kudüs’ü geri alana kadar mücadelemizi sürdüreceğ
adem.gif
iz.

- Türkiye Halkı’nın ve Türk Hükümeti’nin savaş esnasındaki tutumu hakkında neler söyleyeceksiniz?
Bizler Filistinli mücahitler olarak Furkan Savaşı’nda bizim yanımızda durdukları ve bizimle birlikte Siyonist düşmana karşı direndikleri için Türkiye Halkına çok teşekkür ediyoruz. Filistinli mücahitler gösteriler yaparak bize destek olan Türkiye Halkının bu direnişini asla unutmayacak. Ayrıca Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Üstad Necmeddin Erbakan’a Filistin Halkına verdikleri destek nedeniyle şükranlarımızı sunuyoruz. Türkiye Halkı mücahitlere destek olmak için sokaklarda gösteriler düzenlerken ve Türkiyeli gençler Siyonist düşmanın İstanbul’daki konsolosluğunu kuşatırken bizler cephede sevinçten gözyaşı döküyorduk. Fatih Sultan Muhammed ve Sultan Abdülhamid’in torunları olan Türkler bizim kardeşlerimizdir. Türkler, Sudanlılar, Endonezyalılar, Malezyalılar, Araplar bizi bu savaşta yalnız bırakmadılar. Bu savaş Ümmet-i Muhammed için bir bereket oldu. Allah’a şükürler olsun ki Müslümanlar dinlerini savunmak ve Kudüs’ü özgürleştirmek için birleşiyorlar. Furkan Savaşı İslam’a ve İslam’ın yiğit evlatlarına güç verdi ve biz Allah’a yemin ediyoruz ki Kudüs’ü bir gün Siyonistlerin elinden geri alacağız.
İSRAİL BÜYÜK HEZİMET YAŞADI

- Merak edilen konulardan biri de bu savaşta iki tarafın verdiği kayıplar. Bize Filistinli direnişçilerin ve İsrail Ordusu’nun kayıpları hakkında gerçek rakamlar verebilir misiniz?
İzzettin Kassam Birlikleri olarak 49 İsrail askerini öldürdük. İsrail Ordusu en büyük kayıplarını Cebaliye bölgesinde verdi. Cebaliye’de 10’dan fazla işgalci asker kısa zamanda imha edildi. İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı olan Kudüs Seriyyeleri’ndeki kardeşlerimiz de 18 İsrail Askerini öldürdüler. Diğer grupların öldürdükleri İsrail Askerleriyle birlikte bu savaşta 80’in üzerinde İsrail Askeri imha edildi. Yüzlerce İsrail Askeri ise yaralandı. Furkan Savaşı ismini verdiğimiz bu savaş esnasında 4 İsrail uçağını vurduk, vurduğumuz uçaklardan biri düştü. 47düşman tankına da zarar verdik. Ayrıca düşman saflarına 980 füze fırlattık. Bu füzelerin 340’ı Kassam Roketi, 210’u Grad, 422’si ise Katyuşa Füzesi’dir. 48 Kardeşimiz de Siyonist düşmana karşı savaşırken şehit düştü. Bu şiddetli harpte Mücahitler karşısında büyük hezimet yaşayan Siyonist düşman çocuklarımızı ve kadınlarımızı öldürdü.
DİRENİŞÇİLER NASIL SEÇİLİYOR?
- Direnişçileri neye göre seçiyorsunuz?
Bizim hareketimiz bir cami hareketidir. İzzettin Kassam’a girecek bir kişi küçük yaşlardan itibaren yetiştirilir. Şehit İzzettin Kassam’ın evlatları akide, fıkıh, hadis, tarih, edebiyat, matematik, fizik alanlarında dersler alarak ve çeşitli dövüş sporlarında uzman olarak büyürler. Bizim için namaz, sır tutma, dürüstlük ve cesaret çok önemlidir. Cemaate, özellikle de sabah namazlarına devam eden gençler bir takım sınavlardan geçirildikten sonra İzzettin Kassam Birlikleri’ne kabul edilirler. Daha sonra da sıkı bir eğitim süreci başlar.
GERÇEK HAYAT
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
-Bu konuyu biraz daha açalım. Savaşta nelere şahit oldunuz?
Cebaliye’de Yahudi Askerlerle aramızda saatler süren çok şiddetli çatışmalar oldu. Ben bölgedeki birlikleri yönetiyordum. Zaman zaman da çarpışmalara da iştirak ediyordum. Birden yan tarafımızda beyaz elbiseli ve yüzü nur gibi parlayan birini gördük. Yüzü öyle parlıyordu ki yüzüne bakamıyorduk. Yanımdaki 9 mücahit de aynı kişiyi gördüler. Bu kişi uzun zaman bizimle birlikte İsrail Askerlerine karşı savaştı, daha sonra da birdenbire ortadan kayboldu. Mücahitlerin çoğu bu savaşta bu tür olaylar yaşadılar ve ALLAH’ın katından gelen yardıma gözleriyle şahit oldular.
ALLAHUEKBER...ALLAHUEKBER...ALLAHUEKBER...Allahuekber...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Madem İsrail insanlık suçu işliyor, İsrail’le “stratejik ortaklık” yapmak da insanlık suçudur; dinine, milletine, vatanına ihanettir.
Madem İsrail insanlık suçu işliyor, her türlü siyasî, askeri, ticarî anlaşmaları yırt at!
Madem İsrail insanlık suçu işliyor, İsrail uçaklarının Konya semalarındaki varlığına son ver!
Madem İsrail insanlık suçu işliyor ve tüm Batı bu insanlık suçunu alkışlayarak onlar da insanlık suçu işliyor, Batı’yla ve İsrail’le bütün ilişkileri kes!
Madem İsrail insanlık suçu işliyor, “stratejik ortaklık” bu suça ortak olmaktır.
Bu suça ortak olma!
Madem İsrail insanlık suçu işliyor, bu suçu engelleyecek iç dinamikleri harekete geçir.
Madem İsrail insanlık suçu işliyor, “ağlamak kadına yaraşır, erkeğe unutmamak” ve yapmak.
O zaman gerekeni yap!
 

cihat52.5

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2009
Mesajlar
27
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
madem israil insanlık suçu işliyor, israil’le “stratejik ortaklık” yapmak da insanlık suçudur; dinine, milletine, vatanına ihanettir.
Madem israil insanlık suçu işliyor, her türlü siyasî, askeri, ticarî anlaşmaları yırt at!
Madem israil insanlık suçu işliyor, israil uçaklarının konya semalarındaki varlığına son ver!
Madem israil insanlık suçu işliyor ve tüm batı bu insanlık suçunu alkışlayarak onlar da insanlık suçu işliyor, batı’yla ve israil’le bütün ilişkileri kes!
Madem israil insanlık suçu işliyor, “stratejik ortaklık” bu suça ortak olmaktır.
Bu suça ortak olma!
Madem israil insanlık suçu işliyor, bu suçu engelleyecek iç dinamikleri harekete geçir.
Madem israil insanlık suçu işliyor, “ağlamak kadına yaraşır, erkeğe unutmamak” ve yapmak.
O zaman gerekeni yap!​

agzına saglık kardesım tebrik ederim....ALLAH cc emanet ol
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
NECİP FAZIL KISAKÜREK: MADDELER HALİNDE YAHUDİLİK..




1- Yahudilerin en sevdikleri meslekler, tüccarlık, bankerlik, bankacılık, aktörlük, avukatlık, doktorluk, muharrirlik, gazeteciliktir. En sevmedikleri meslekler de çiftçilik ve askerlik... Fakat İsrail tecrübesinden sonra bu son ölçü mahallî olarak değişmiştir. Bugün ziraatte en gayretli memleket İsrail olduğu gibi, dünya orduları içinde de, nüfus ve kemmiyet nisbetine göre en çabuk ve hareketli ordu İsrail'dedir.

2- İsrail dışı ve göze görünmez imparatorluğu içinde yahudi, daima (Site)lerde, (Metropol)lerde büyük şehirlerde kümelenmiştir. Su yüzüne yakın tabakada yaşayan balıklar gibi; yahudi dibe indikçe yâni köye yaklaştıkça azalır ve büsbütün kaybolur. Zira köyde gerçek millet vardır.

3- Yahudi, büyük şehirlerde, o şehirlerin dayanağı olan sâf istihsal sahaları ve o sahaları dolduran büyük yığınların millî ve ruhî nasibiyle arasında hiç bir ilgi kurmaksızın yalnız menfaat devşirmeye memurdur. Daima kıymet (transit) yollarının kavşağında oturur; ve hususî zekâsiyle, kıymet mübadelesi faaliyetinde öyle tertipler kurar ki, işin acı emek tarafını milletlere ve bedava nimet tarafını da kendisine devşirmeyi bilir.

4- İhtiyar küre üzerinde yahudiyi, harimine sızdığı milletlerin faaliyet kadrosu içinde meslek meslek ayırmak belli eder ki, o büyük milletlerin, kan ve tere batmış nasibine razı ve çilesinden mes'ut yığınları içinde yer almak şöyle dursun, onların (burjuva) sınıfları arasında pusu kurarak, top-yekûn millet emeğinin, millî istihsal ve istihlâk bünyesinin hayati merkezlerine yerleşir, belli etmeden hüküm ve nüfuzunu yürütür ve türlü maskeler altında sömürücülüğünü müesseseleştirir. Böyle yaparken de içinde faaliyet gösterdiği millî bünyelerin istidat ve kendi kendine sahip olma dehâsını iptal etmekten başka gaye gözetmez ve bu arada (spor)lu mikroplar gibi kendi bünyesini hisar içinde tutmayı ve her tehlikeye karşı korunmayı becerir.

5 - Yahudilerin nüfus ettiği yerlerde hâkimiyetini nerelere kadar ulaştırdığına ait en canlı misal Almanyadır. Düne kadar Berlin (site)sinde yahudi nisbeti şuydu. Doktorların %48'i, avukatların %50'si, aktörlerin %12'si yahudi. Halbuki yahudi; Alman nüfusunun % yarımı, Berlin nüfusunun %1'i... Demek Berlin'de yahudi, tababet sahasında bire 48, avukatlıkta bire 50, aktörlükte bire 12, Almanların üstünde... Nisbeti bütün Almanya'ya teşmil edersek görürüz ki, muharrirlerin %18'i, avukatların %27'si, doktorların %46'sı yahudidir. O halde yüzde yarım nisbetinin belirttiği (X 2) üssüne göre, muharrirlikte 36, avukatlıkta 54, doktorlukta 92 misli yer işgal ediyorlar. Almanya gibi bir memlekette bu kudret ve hâkimiyet farkı başdöndürücüdür ve bu hesaba, farkların en üstünü olan malî takat dahil değildir.

6 - Dünyanın hemen her sahada en büyük kafaları, bu esrar ve hakikatte insanlık düşmanı ırktan doğmuştur. (Sar Bernar) gibi eşi gelmemiş bir artist, (Vagner) gibi bir musiki dehâsı, (Bismark) gibi bir politika zekâsı ve Alman ittihadının kahramanı bile yahudi olursa, düşünün gerisini... Evet; (prens) unvanlı halis Alman asili bilinen ve Alman milli menfaatlerini koruma yolunda en büyük eserleri vermiş olan bir zatın dörtte üç kan (üç ana kolu) yahudi olduğu tesbit edilmiştir. Ve bu gerçek, dünyada pek az kimseye malûmdur.

7 - Meşhur bir yahudinin sözü: "Bir millette büyük adam ya bir melezdir, ya bir yahudi..." İnce bir mânası olmakla beraber bu hikmete inanmamız icap etmez. Zira yahudi, bizzat ayrıldığı ve ihanet ettiği Peygamberleri müstesna aziz, sıhhatli, salim, müsbet ve sadece insanlığa faydalı en büyük kafalardan hiç birini yetiştirememiştir. Yahudi dehâsı hayrete şayan bir şey olmakla beraber, dünyanın aziz ve ulvî kafalarının seviyesine çıkamamış ve daima (defetist) bozguncu olmuştur. Bütün bu saydığımız yahudi büyüklerine dikkat edecek olursanız görürsünüz ki, içlerinde (Homeros), (Sokrat), (Platon), (Şekspir), (Kant), (Göte), (Bethoven), (Roden), (Mikel Anj), (Napolyon), (Pastör) çapında kahramanlar bulunmadığı bir tarafa; pek az istisnasiyle çoğu bozguncu, ümit kırıcı ve ideal körleticidir. Biz esasen yahudiyi hiçbir zaman ahmak farzetmemiş olduğumuza göre, onun kendi iç bünyesinden fışkırdığı bu garip ve marazî dehaları, aslında malik bulunup da tersine inkılâp ettirdiği müstesna istidadın şu veya bu türlü nişaneleri kabul edebiliriz. Yahudiyi, tersine dönmüş bir istidat kabul edince, bu dehalar insana hiç de hayret vermez ve yahudilik lehinde vesika teşkil etmez.

8 - Gerçekten yahudi dehâlarının hepsi (defetist)tir. En muhteşemleri bile... (Aynştayn)dan insanlığa kalacak şey, içinde hiç bir hakikat yaşamayan korkunç izafilik dünyası ile son intihar âleti olan atom bombasıdır. (Froyd) mukaddesat hissini ve ruhî temelleri berhava etmeye baktı. (Şarlo), insanlığın sadece acıklı gülüncünü gösteren bir dehâ... Marks ve ona bağlı komünist aksiyoncuları malûm... Anatol Frans münkir ve müstehzi... Prust bedbin ve şevksiz... Ne âlimleri ne kâşifleri arasında (Pastör) gibi bir tip var... Niçin yahudiler arasında (Şekspir) veya (Dante) gibi, büyük ve ulvî tek bir şair yok? Onların işi gücü sadece akıl; menfi tarafiyle tepetaklak edilen ve her ân taraflarından yıkılıp, güya taraflarından bina edilen akıldır.

9 - Fakat yahudi, kendi geniş kütlesiyle, avamiyle hiç de müstesna ve mücerret bir zekâ göstermez. Sadece (pratik), maddeci, hesabî bir açıkgözlük; o kadar...

10 - Onun orta entellektüelleri de böyledir. Çünkü mücerret arayıcılığı, mücerredi arayış, onun yalnız en ileri (elit) zümresinde... Bu da bir garibedir ve aslî kütle bağından ayrılık ifadesidir. Yüksek yahudi (elit)i yahudilere hitap etmez; içine sokulduğu milletin veya dünyanın entellektüel-lerine hitap eder. (Bergson) veya (Froyd) veya (Prust) ile alâkalı kaç yahudi bulabiliriz? Âdeta yahudi, aslından, özünden ve içindeki mücerretler istidadından kopmuş ve yamalı bohça halinde garip bir bütün ifadesine bürünmüş acaipler panaroması...

11 - Şimdi onun ticari ve iktisadî cephesini ele alalım: Âlemde para mefhumunu ve bu izafî kıymetin manevralarını yahudi kadar bilen hiç bir örnek yoktur. Onun bu tarafını, bizzat korkunç bir yahudi olan (Karl Marks) gibi kapitalizma düşmanı ve komünizmanın babası bir insanda tecelli eden şudur ki, o yahudinin, kendi nefsine karşı da bozguncu ve yıkıcı ve kendi nefsini intihara zorlayıcı bünyesinden en parlak bir örnektir. Yahudiliği teşrih ve teşhir eden ve onu yerden yere batıran yine bir yahudi olmuştur. İktisadi ölçüyle hüküm şudur: Parayı anlayan, destekleyen, besleyen, ona kıymet üstü kıymet kazandıran ve fertlerle cemiyetleri ve devletleri ona esir eden yahudidir. Kredi, faiz, kefalet, borsa hep onların icadıdır. Bunlarsa, mazi ve hâl bakımından hâkim olunan paraya istikbal ölçüsü ile tahakküm iradesini temsil eder. Sermayeyi dahhâme (ur) haline getiren ve ezici kapitalizmayı kuran, sonra da aynı müesseseyi komünizmaya tahrip ettiren onlardır. Peşinden de komünizmayı fikirde yıkan yine onlar... İhtikâr, sahte "arz-ü taleb" dalaverası ve stokçuluk işinin kurmayları hep yahudi.

12 - Anormal bir çapta büyüttükleri para kudretinin ruhî değerlere ve manevî müeyyidlere galip hale gelmesi kasdiyle de yaşadıkları milletleri ruhen ve bedenen zaafa uğratmak, şuursuz ve iradesiz, keyf ve kötü âdet müptelâsı kılmak, birinci taktikleridir. Bütün keyf verici zehirlerin icat, idare, istihsal ve istihlâk şebekeleri emirlerindedir. Manen de aynı şey...

13 - Tevhid akidesini ilk defa yeryüzüne getirmiş olmakla böbürlenen yahudi, asıl kendi derunî putu olan parayı ve iç mizacını en iyi sezip kendini tasfiye edecek olan gerçek muvahhidlere, millî ve ırkî bütünlük temsil eden bütün topluluklara düşmandır.

14 - Netice şudur: Yahudi mahut tarihinden ve öz Peygamberlerine ihanet devresinden sonra Roma lejyonlarının önünden vahşi bir sürü gibi kaçıp dünyanın her tarafına yayıldıktan sonra toplu millet seciyesini terkedip gizli ve ferdî millet maskesinin altına girmiş ve esatiri bir hınç üslûbiyle gizli plânda kendisini hâkim ve bütün insanlığı mahkûm kılmanın muazzam plânı içinde hareket etmiştir. Vasıtası para ve ruhun karanlık kutbu olan nefstir. Dine, millet ve milliyet mefhumuna, saf iman ve itikada, tek kelimeyle ruha ve ulvî insana düşmandır. Her yerde ve her payidar kıymeti yıkıcı, çözücü ve çürütücüdür. Gayesi de, kendi kanlı imparatorluğunu beşerî sefalet, tereddi ve ihtikarın gerisinde kurmaktır. Bir millet içinde mutaasıp yahudi düşmanlığı şart olmamakla beraber, nefsini muhafaza ve yahudiyi tanıma şuuru mutlak bir icap kıymetindedir. Zira yahudi, kuvvet ve irade karşısında kaldığı zaman, mikroplar gibi kesesine çekilmeyi bilir.

15 - Bir de bizde, Türkiye'de yahudiyi gözden geçirelim: Yahudi tek lütuf ve sığınağı Türklerde ve İslâmiyetin ağuşunda buldu. Bize sığındı, fakat en kısa zamanda içimize zehrini döktü ve Tanzimattan itibaren bütün istihale ve inkılâplarımız üzerinde müessir oldu. Saraya ve hazineye tam nüfuzun, en eski zamanlarda iki mümessili: Moşa Kapsali ve Yasef Nassi... Yasef Nassi, devlete bir sefer açtıracak kadar nüfuz kazandı. Fakat Tanzimata kadar yahudi, bizi sadece içimizden kemirmek ve buna rağmen ve millet ve devlet bütünlüğümüze (menfaati icabı) kasdetmemek yolunda gitti ve galiba buna da mecbur oldu. Fakat Garp emperyalizma ve kapitalizmasının bizi tam çember içine aldığı Tanzimat devresinde kaleyi içinden teslim işi yine yahudiye düştü. Memlekete Masonluğu ve kozmopolitlik fikirleri o soktu. Malî ve iktisadî hayatımızı perişan etti, "Düyun-u Umumiye"yi bir hapishane gardiyanı edasiyle göbeğimize yerleştirdi. Bu devrenin kahramanları, (Sigmund Spitzer), (David Ben Mayor), (Yeheskel Sasson), (David Motho)lardır. Ondan sonra Meşrutiyet gelir ve bu hareket sadece yahudi sevk ve idaresine dayanır. Başta yahudiden daha yahudi dönmeler bulunmak üzere (Salem), (Mazelyah), (Faraci), (İzak Frera) ve hepsinin önünde (Karasu) bulunmak üzere, sonunda o korkunç inhizam ve inkiraz çığırımızı açan yahudidir. Bir Türk Hükümdarı ve İslâm Halifesine hal'i tebliğ eden heyetin başında (Karasu)nun bulunması yahudi hınç ve taktiğinin Türk bütünlüğü üzerindeki tahakkukunu resmen bütün dünyaya ilân ve iblâğ etmek değil midir?

Meşrutiyeti takip eden devirde ise yahudi en büyük (kolpo)sunu oynamış ve İslâmiyete karşı tavrını (Lozan) konferansının kulis aralarında karşılıklı bir anlaşma sağlamak suretiyle tam yerine getirmiştir. Hahambaşı (Hayim Naum)un idare ettiği bu vaziyet Büyük Doğu'nun 1949 - 50 devresinde inceden inceye tahlil edilmiştir. Bugün ise yahudi, malî, iktisadî ve içtimaî gayesine tamamiyle ermiş durumdadır.


NECİP FAZIL KISAKÜREK



Büyük Doğu Dergisi, 3 Ocak 1968, Sayı: 25
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
İsrail ile tatbikata 'one minute' diyen yok



Gelecek hafta Doğu Akdeniz’de Türkiye, ABD ve İsrail’in katılımıyla gerçekleşecek deniz tatbikatı, İsrail’de Türkiye ile “gerilimin” yatıştığının işareti olarak yorumladı.

Türkiye, İsrail ve ABD'nin kara ve deniz kuvvetlerinin katıldığı ortak "arama ve kurtarma tatbikatı" Güvenilir Denizkızı bu yıl Türkiye'de düzenlenecek. Tatbikat üç ülkenin Doğu Akdeniz'de artan işbirliğini temsil ediyor.

Türkiye, İsrail ve ABD'nin kara ve deniz kuvvetleri her yıl düzenlenen arama ve kurtarma tatbikatı 'Güvenilir Denizkızı' için bir araya gelecek. Deniz sularında acil durumlarda ortak kurtarma aktiviteleri ile koruma önlemlerinin paylaşıldığı tatbikat, her üç ülkenin donanma ve hava kuvvetleri arasında bu tür durumlarda işbirliğinin ve karşılıklı koordinasyonunun etkin ve hızlı bir şekilde sağlanmasını amaçlıyor.

Tatbikata üç ülkeden 8 gemi, 4 helikopter ile üç arama kurtarma uçağı katılacak. 17-21 Ağustos tarihleri arasında Türkiye'de yapılacak olan tatbikat geçtiğimiz yıl İsrail'in Hayfa Limanı'nın 40 kilometre açığındaki uluslararası deniz sularında gerçekleştirilmişti. Arama kurtarma amaçlı olduğu belirtilen tatbikata Doğu Akdeniz ülkelerinden Lübnan ve Suriye katılmıyor. Dahası Türkiye'nin bu iki bölge ülkesiyle ortak arama kurtarma tatbikatı da bulunmuyor.

Tatbikatın başlamasıyla Marmaris'te Aksaz Donanma Üssü'nde basın toplantısı düzenlenecek. Türkiye'nin İsrail ve ABD ile artan işbirliğine işaret eden tatbikatın ilki 7 Ocak 1998'de İsrail kıyılarında gerçekleştirilmişti. Her yıl Doğu Akdeniz'de gerçekleştirilen tatbikatlar 1996 yılındaki Türkiye İsrail işbirliği anlaşmasının ve ABD ile İsrail arasındaki askeri işbirliği anlaşmasının sonucu.

Tatbikat Türkiye'de sınırlı bilgiyle sunulurken, İsrail basını 'Güvenilir Denizkızı'nın özellikle Davos krizinden sonra yapılacak ilk askeri tatbikat olmasına dikkat çekiyor. İsrail basını tatbikatın Davos krizinin ardından iki ülkenin yetkililerinin ikili ilişkilerde sıkıntı olmadığına yönelik açıklamalarının kesin bir kanıtı olduğunda hemfikir. Türkiye'de ise tatbikatın yalnızca bir arama-kurtarma tatbikatı olmasına dikkat çekiliyor.


 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
images

Gör Jestini, Çek Restini, Dindir Hasretimizi
Evet, Tahrir'de konuş! Tarihi değiştir! De ki...



Evet, Gazze'ye git ve Tahrir Meydanı'nda o konuşmayı yap.. Ortadoğu toplumlarına, Müslüman dünyaya, insanlığa güçlü sözler söyle..

Mısır halkına, Filistin halkına, Irak halkına, Suriye'ye, Cezayir'e, Somali'ye, Endonezya'ya, Moro'ya, Hazar'ın Doğusu'na, Afrika'nın derinliklerine, Atlantik'ten Pasifik Okyanusu'na uzanan o geniş coğrafyanın öfkeli ve acılı insanlarına o çağrıyı yap.

Yirminci yüzyılın ezilenlerine, horlananlarına, kıyıma uğratılanlarına, çaresizlerine, her çıkış yolu denediklerinde tekrar tekrar aldatılanlarına, yüzyılın öfkesini içinde biriktirenlerine o diriliş çağrısını yap! Onlara bir çıkış yolu çiz, gidebilecekleri yeri göster, ne istemeleri gerektiğini anlat..

De ki;

Artık vesayet dönemi bitmiştir. Sizi yönetmek için atananların dönemi, sizden değil başkalarından talimat alanların, sizi onlar adına yönetenlerin dönemi bitmiştir.

Özgürlüğünüzü elinizden alanların, zenginliğinizi çalanların, onurunuzla oynayanların, tarihinize küfredenlerin, kimliğinizle alay edenlerin dönemi bitmiştir.

Size rağmen iktidar, size rağmen zenginlik, sadece kendileri için özgürlük, sadece kendileri için adalet isteyenleri ayakta tutma, her ne gerekçeyle olursa olsun, destekleme dönemi bitmiştir.

Sizi bu gezegenin yoksulları, kimsesizleri yapanların, adam yerine koymayanların, sizi alıp satanların, köleleştirenlerin, susturanların dönemi bitmiştir.

Size tarihinizi, güçlü olduğunuzu unutturanların, bir geleceğiniz olduğuna dair umutlarınızı yok edenlerin, sizi duvarlar arasına sıkıştırıp tercihsiz bırakanların dönemi bitmiştir.

Artık efendilerin, atadıkları liderlerle, sistemlerle, ekonomik ve siyasi projelerle, yalandan demokrasi ve özgürlük paketleriyle yönetme devri bitmiştir.

Korku dönemi, silahla hizaya sokma dönemi, sizinle hiçbir gönül bağı olmayanların dönemi kapanmıştır.

De ki;

Mısırlılar, Filistinliler, Iraklılar, Afrikalılar..

Birinci Dünya Savaşı'nı hatırlayın, bir kez daha okuyun, öğrenin. Bu coğrafyanın nasıl paramparça edildiğini, yüzlerce yıl bir arada yaşayanların nasıl azılı düşmanlara dönüştürüldüğünü, birbirine boğazlatıldığını, topraklarınızın nasıl şirketlere pazarlandığını, kişiliklerinizle nasıl oynandığını, siz açlıktan kırılırken kaynaklarınızla nasıl saltanat sürüldüğünü, nasıl öldürüldüğünüzü, topraklarınızdan sürüldüğünüzü hatırlayın.

Onlarca yıl, aynı güçlerin, sizden sandığınız rejimlerle, iktidar elitleriyle sizi oyuna getirdiğini, nice hayal kırıklıkları yaşadığınızı, en temel hak ve özgürlüklerin sadece size neden yasaklandığını, insanca yaşama şartlarının neden sizden uzak tutulduğunu hatırlayın.

Size kadermiş gibi gösterilen fakirliğin, geri kalmışlığın aslında bir oyun olduğunu, neden hep sizin ülkelerinizin işgal edildiğini, neden hep sizin öldüğünüzü, neden hep sizin iç savaşlar yaşadığınızı sorgulayın.

Filistin halkının neden bir vatanı kalmadığını, Arap rejimlerin neden Filistin üzerinden kendi halkını kandırdığını, doğalgaz kaynakları üzerinde yüzen Somali'nin neden açlıktan öldüğünü, Mezopotamya'nın kalbine neden yüz binlerce askerlik orduların yerleştiğini, neden sizin terörist ilan edildiğinizi görün.

Ebu Gureyblerin, Bağram hapishanelerinin, esir kamplarının, gizli işkence merkezlerinin neden sizlerle dolu olduğunun, esir ticaretinin, din ve kimliğinizi ayaklar altına alarak işkence yapanların neden sizi hedef aldığının hesabını sorun.

De ki;

Ey bu coğrafyanın, Atlantik'ten Pasifik Okyanusu'na uzanan geniş coğrafyanın insanları! Sizler, size kabul ettirildiği gibi, onların anlattığı gibi değilsiniz. Sizler dünyaya yön verenlerin, medeniyet öncülerinin evlatlarısınız. Güçlüsünüz, beceriklisiniz, yine yapabilecek imkanlarınız var.

Öyleyse uyanın, ayağa kalkın, direnin, intikam hırsıyla değil, adalet için uzun bir yürüyüş başlatın. Siz, yirminci yüzyılın kurbanları ilan edenlere, zalim yöneticilere imkan tanımayın, onların topraklarınızdan kovun. Adalet, özgürlük, refah, onur için topyekun mücadele edin, artık susmayın!

Ey Bağdat'ta, Suriye'de, Pakistan'da yüzyıllardır birlikte yaşayanlar!

Mezhepleriniz, etnik kimlikleriniz sizi bölmesin, yine kardeş olun. Bilin ki, kimlikler üzerinden yürüttüğünüz bu savaş, düşmanlık sizin savaşınız değil, başkalarının savaşı. Onlar için kan akıtıyorsunuz, onlar için ölüyorsunuz. Siz birbirinizle savaşırken onlar ülkelerinizi talan ediyor, kaynaklarınızla 21. yüzyılın refahına yönelik yatırımlar yapıyor.

Evet, Tahrir'de konuş. Sadece Tahrir'e değil, Mısır'a değil bütün coğrafyaya seslen!

De ki;

Ey yüz milyonlar ayağa kalkın, dik durun, hesap sorun, onurunuza, ülkenize ve geleceğinize sahip çıkın. Zaaflarınızdan arının, zaaflarınızı kullanarak ülkelerinize girenlere karşı durun.

Kendinize, ülkenize, dünyaya neler yapabileceğinizi, barış, adalet ve özgürlük yolundan geri adım atmayacağınızı, artık başkalarının hesaplarının parçası olmayacağınızı haykırın!

Bu coğrafyanın yirminci yüzyılı yok. Bir yüz yıl daha kaybetmek istemiyorsak, bugün işte bunları yapma günüdür. Tarihi tersine çevirme günüdür. Kaos kuşağı, fay hattı teorilerini çöpe atma günüdür. Ayrıştırma tezleri yerine kardeşliği, ortaklığı, birlikte yaşamayı arama günüdür.

Açlığın, yoksulluğun, eğitimsizliğin, adaletsizliğin, çatışmacı tezlerin yerine özgürlüğü, barışı, kardeşliği, ortak gelecek hedeflerini koyma günüdür.

De ki;

Ey Afrikalılar, Araplar, Türkler, İranlılar, Kürtler, Malaylar.. Gelin hep birlikte yeni bir dünya inşa edelim, geleceğimizi aydınlatalım. Yüz yıldır bu coğrafyayı kan gölüne dökenlerin ellerindeki bütün kozları boşa çıkaralım, dünyayı şaşırtalım.

Avrupa birleşirken, Amerika güçlü kalırken, Doğu Asya zenginleşirken neden bu coğrafyaya yönelik bütün girişimler yıkıcı, yok edici, düşünelim.

Yeni bir dünya kurabiliriz, güçlerimizi birleştirebiliriz, kendi yolumuzu aydınlatırken tüm insanlığa ışık saçabiliriz, onurlu yaşayabiliriz.

Tahrir Meydanı'nda bir tarihi dönüşümün sinyallerini ver, bir kırılmanın. Haçlı Seferleri'nden sonraki yükseliş gibi, Moğol istilasından sonraki yükseliş gibi. Birinci Dünya Savaşı sonrasının yükselişinin ilk adımını at.

Bir tarihi kapatıp, yeni bir tarih başlatalım. Yüz milyonlarca insanın tek bir isteği var, o da bu!




Kaynak : İbrahim Karagül (Yeni Şafak)
 

cemcemil

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Şub 2011
Mesajlar
177
Tepki puanı
1
Puanları
16
Yaş
33
birde başımızdakiler iki yüzlü davranmasalar o kadar laftan sonra israili avrupayı irandan koruyacak füze kalkanını kurmaya malatya kürecikten başlıyoruz bir ilçemiz daha abdnin üssü haline geldi
 

ibn Abdilvahhab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2011
Mesajlar
154
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Suudi Arabistan'dan Filistine yardım

Suudi Arabistan'ın mali krizle karşı karşıya bulunan Filistin yönetimine 200 milyon dolar yardım yapacağı bildirildi.

Filistin haber ajansı WAFA, Suudi Arabistan Maliye Bakanı İbrahim Alassaf'ın Filistin Başbakanı Selam Feyyad'ı arayarak, Suudi hükümetinin Filistin'e 200 milyon dolar yardım yapacağını söylediğini duyurdu.

BM'ye tam üyelik için bu hafta başvuruda bulunacak olan Filistin'in içine düştüğü mali krizin ana nedeninin, aralarında Suudi Arabistan'ın da bulunduğu Arap ülkelerinin yaptığı para yardımlarındaki azalma olduğu belirtiliyor.

KAYNAK: AA
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt