Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İSLÂM'DA YÖNETİM NİZAMI İSLÂM'DA LİDERLİK FERDİDİR, TOPLU LİDERLİK YOKTUR "Liderli (1 Kullanıcı)

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
İSLÂM'DA YÖNETİM NİZAMI

İSLÂM'DA LİDERLİK FERDİDİR, TOPLU LİDERLİK YOKTUR

"Liderlik", "başkanlık" ve "emirlik" aynı anlama geldiği gibi "lider", "başkan" ve "emir" de aynı anlamdadır. Ancak, hilafet her ne kadar dünyadaki bütün Müslümanların genel başkanlığı demek ise de, emirlikten daha özel bir anlam ifade eder. "Halife" de "emir"den daha özel bir anlama sahiptir. Çünkü emirlik, ordu emirliği, vilayet emirliği ve cemaat emirliği gibi hilafet de olabilir, hilafetin dışında da olabilir. Buna göre emirlik, halifelikten daha genel bir kavramdır. Emir sıfatına sahip olan kimse halife de olabileceği gibi, bir vilayetin emiri, ordu emiri, cemaat veya yol emiri de olabilir. O halde emir; halifeden daha genel bir kavramdır. Halifelik kelimesi bilinen makamın özel adıdır. Emirlik kelimesi ise her emir hakkında kullanılan bir tabirdir.

İslâm tek bir konudaki liderin, başkanın ve emirin bir kişi olmasını öngörmekte, birden fazla olmasını caiz kabul etmemektedir. İslâm, "kollektif liderlik" yahut "kollektif başkanlık" gibi bir şeyi tanımaz. İslâm’da liderlik yalnız ve yalnız ferdidir, bireyseldir. Bu nedenle lider, başkan ve emirin tek kişi olması gerekir. Birden fazla olması caiz değildir. Bunun delili ise, Rasulullah (s.a.v.)'in hadisleri ve fiilleridir. Ahmed b. Hanbel'in Abdullah bin Amr’dan rivayetine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:"Üç kişinin aralarından birisini başlarına emir tayin etmeksizin durmaları helal değildir.” [1]

Ebu Davud'un Ebu Saîd el-Hudri'den yaptığı rivayete göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Üç kişi yolculuğa çıktıkları taktirde, mutlaka başlarına birilerini emir tayin etmelidirler.” [2]

El-Bezzar'ın, Abdullah b. Ömer'den yaptığı rivayet ise şöyledir: "Bir yoluculukta üç kişi olduklarında içlerinden birini emir tayin etsinler.” [3]

İşte bütün bu hadis-i şerifler emirin tek kişi olmasını açıkça ifade etmektedir. "içlerinden birisini emir tayin etsinler" "mutlaka başlarına birilerini emir tayin etmelidirler." hadislerinde yer alan "ehad" kelimesi "bir" kelimesiyle aynı şeydir. Bir sayısından daha fazlasına delalet etmez. Kelimenin Mefhum-i muhalefetinden de bu anlaşılmaktadır. Sayılarda ve sıfatta nass olmadan da Mefhum-i muhalefetle amel edilir. Yüce Allah'ın; "De ki; O Allah birdir." [4] ayetinde olduğu gibi. Yani onun ikincisi yoktur.

Mefhum-i muhalefeti ortadan kaldırmayı gerektirecek bir başka nass varid olmadıkça yürürlükten kalkmaz. Yüce Allah'ın şu buyuruğunda olduğu gibi: "Cariyeleriniz kendilerini korumak isterse onları zinaya zorlamayın." [5] Bu ayetin mefhumu muhalifi onlar, iffetlerini korumak istemezlerse zinaya zorlanabileceklerini ortaya koymaktadır. Ancak buradaki Mefhum-i muhalefet, yüce Allah'ın şu ayeti ile geçersizdir: "Zinaya yaklaşmayınız. Çünkü o hayasızlıktır ve kötü bir yoldur." [6] Mefhum-i muhalefeti ortadan kaldıran bir nass varid olmadığı zaman Mefhum-i muhalefet ile amel edilir. Aşağıdaki ayette olduğu gibi: "Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birisine yüz sopa vurun." [7]

Ayeti kerimede geçen "celde" "sopa" kelimesi yüz olarak bilinen özel bir sayıyla kayıtlandırılmıştır. Bu özel sayı ile kayıtlandırılmış olması, yüz sopadan fazlasını vurmanın caiz olmadığını göstermektedir. Buna göre Rasulullah (s.a.v.)'den rivayet edilen şu hadis-i şeriflerdeki: "içlerinden birini emir tayin etsinler." "mutlaka içlerinden birilerini emir yapsınlar" "içlerinden birini emir tayin etsinler" buyruklarındaki Mefhum-i muhalefet, birden fazla kişiyi emir tayin etmelerinin caiz olmadığını göstermektedir. İşte bundan dolayı emirlik, liderlik ve başkanlık yalnızca bir kişi için söz konusudur. Hadis-i şeriflerin hem mantığı hem de mefhumu gereği birden fazlasının böyle bir makama getirilmesi mutlak olarak caiz değildir. Rasulullah (s.a.v.)'in uygulaması da bunu göstermektedir. Rasulullah (s.a.v.) bütün olaylarda yalnızca bir kişiyi emir tayin ediyordu. Kayıtsız ve şartsız olarak bir yerde birden fazla kimseyi emir tayin etmiş değildir.

Rasulullah (s.a.v.)'in Muaz ve Ebu Musa (Allah onlardan razı olsun)'yı Yemen'e gönderdiğine dair rivayetlere ve onlara söylediği: "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz ve birbirinize gönüllü olarak muamele ediniz." [8] hadisine gelince: Rasulullah (s.a.v.) bunların her birini Yemen’in ayrı bir yöresine göndermiştir. İkisini aynı yere göndermiş değildir. Hadis-i şerifi Buhari, iki ayrı metin halinde rivayet etmiştir. Bunlardan bir rivayette ikisini iki ayrı yere gönderdiğini açıkça ifade etmektedir. Şöyle demektedir:

"Bize Musa anlattı, Ebu Avane anlattı., Bize Abdulmelik Ebu Bürde'den anlattı ve dedi ki: Rasulullah (s.a.v.), Ebu Musa ile Muaz'ı Yemen'e gönderdi. Onların her birisini ayrı bir mihlaf'a (bölgeye) gönderdi. Yemen iki mihlaf'tır (bölgedir). Sonra onlara şöyle dedi: "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” Daha sonra onların her birisi kendi işine gitmek üzere yola koyuldu.” [9] Buna göre aynı işin iki tane başkanının olması, aynı yerin iki tane reisinin olması caiz değildir. Aksine başkan, kumandan ve emirin yalnız tek olması gerekiyor. Birden fazla olması haramdır.

Müslüman ülkelerde yaygın bir şekilde görülen parlamento, konsey, yönetici kadrolar v.b isimler altında faaliyet gösteren kollektif başkanlık uygulamaları ve bu adı taşıyan kurumların başkanlık yetkilerine sahip olması şeriata muhalif uygulamalardır. Çünkü başkanlığın böyle bir heyete meclise veya kurula verilmesi hadisin nassı ile haramdır. Şayet heyet, meclis veya grup ümmetin sorunlarını çözmeyi üstlenmek, tartışmak, şûra görevini ifa etmek gibi maksatlarla kurulursa caizdir ve böyle bir uygulama İslâm’dandır. Çünkü Müslümanların özelliklerinden biri de işlerinin kendi aralarında şûra ile görülmesidir. O takdirde böyle bir heyet veya kurulun görüşü değer itibari ile işleri yerine getirmek ile alakalı hususlarda çoğunluk kararı halinde bağlayıcı olur. Ve yalnızca belli bir görüşe götüren teknik görüşler veya tanımlamalar ile ilgili hükümlerle alakalı hususlara mühasıran görev yapar.

[1] Ahmed b. Hanbel, 6360
[2] Ebu Davud, 2241
[3] El-Bezzar
[4] İhlas: 1
[5] Nur: 33
[6] İsra: 32
[7] Nur: 2
[8] Buhari, 2811, 3998, 5659, 6637; Müslim, 3263; Ahmed b. Hanbel, 18908
[9] Buhari, 2811, 3998, 5659, 6637; Müslim, 3263; Ahmed b. Hanbel, 18908
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt