Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslam'da Başörtüsü!!! İlmihali (1 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Berk_Okan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
21
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Aşka Mecnun Merhaba Dostum.
Şimdi dinde kızmak yoktur.sen yazmışsın nasıl desem kızma içinde geliyor:
yani büyük adamlar gibi anlatmışsın ama dediğin ve gösterdiğin örtü şekilleri yanlıştır.
milleti yanlış yönlediriyorsun
hele o resimler ne öle
başı açık kızlardan fazla dikkat çekiyor.hiç kusura bakma resimlerin hiç biri dogru değil.
diyeceksin asıl örtü şekli nasıl
sana cevabını yazayım ama oku:
Kadının örtünme konusunda

Kadının örtünme konusunda Kuran, türbanla örtünmeyi değil, kadının sokağa çıktığı zaman yüzünün tanınmayacak şekilde, yani ferace ile örtünmesini emretmektedir.. Örtünmenin şekli Nur suresi 31. Ayette baş örtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler şeklindedir, ancak Ahzab 59 ayet de sokakta tanınmayacak şekilde örtünmeleri belirtilmiştir. Tanınmayacak şekilde örtünme ifadesi ise, kadının yüzünün tamamen kapatılması manasına gelir. Gözlerin bir peçe ile kapatılıp kapatılmaması tartışmalıdır. Bu konu hernekadar bazı yenilikçi İslami çevrelerce, ayet içinde geçen incinme ifadesine dayanarak, kadının o zamanki şartlar altında, müşrikler tarafından tanınarak incitilmemeleri için tamamen örtünmesi gerektiği, bu gün ise, Müslüman kadınlar için böyle bir tehlikenin bulunmaması nedeni ile, yüz kısmının tamamen örtünmesinin gerekli olmadığı şeklinde bir yorum getirilmek istenirsede, bu mantık olarak yanlıştır. Öncelikle, kadın bu şekilde örtünerek zaten müşrik kesime karşı, hernekadar suratı görülmese de, giyim şeklinden kendisini Müslüman bir kadın olarak tanıtmaktadır ki, salt Müslüman olmasından dolayı incitilecekse, bu şekilde incinmesi daha kolay olacaktır. Ayrıca, Ahzab 59 veya başka bir ayette, başkaları tarafından incitilmeyecek güne kadar tamamen kapansınlar şeklinde de bir ifade yoktur. Madem ki, iddia edildiği gibi kuran evrenseldir, Müslüman olan kadınlarda, Kuran'a göre tamamen kapanmak zorundadırlar.

Ahzab suresinde belirtilen örtünme şekli, sokağa çıktıkları zaman tanınmayacak şekilde dediğine göre, Nur suresinde belirtilen örtünme şekli daha çok ev içinde, misafirlerin yanında istenen bir örtünme şekli gibi görünmektedir. Ayet içinde bahsedilen zinet iki manadadır. Birincisi, kadının hem zinet olarak görülen kısımları, ki bunu, ''ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler'' ifadelerinden anlayabiliriz.. İkincisi ise, kadının süs olarak kullandığı ve daha çok ayak bileklerine taktığı takılardır. Bunun da takı olduğu, '' Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar'' ifadesinden anlaşılmaktadır.
Önce Nur suresi 31. Ayete bakalım..
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.

Burada görüldüğü gibi, "Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler." ibaresi yer almaktadır ancak, bu ibarede baş örtüleri örtülürken yüz açık kalacak ya da kapanacak şeklinde bir tarif yoktur. Ancak Ahzab 59 ayet de bu açıkça belirtilmiştir..
“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

Türban hernekadar başı kapatıyorsada yüzü açıkta bırakmaktadır.. Ahzab 59 ayetteki ifade de "Onların tanınması ve incitilmemesi için" ifadesini kullanıyor. Eğer, yüzü açıkta bırakacak şeklinde örtülen dış örtüsü, sadece bir işaret şeklinde, onların incitilmemeleri için diğer kadınlardan ayıran bir özellik olarak kullanılacak olsaydı, "yüzleri açıkta kalacak şeklinde" gibi bir ifade ile bunu belirtmesi gerekmezmiydi ? "Onların tanınıp incitilmemeleri" şeklindeki ifade , yüzleri açık kalırsa tanınabilirler ve bundan dolayı da incitilebilirler manasını vurgulamaktadır. Bu durumda, ayet, açık olarak, kadınların tanınmayacak şekilde örtünmeleri gerektiğini ifade ediyorsa Türban’ın değil, cilbab’ın kullanılmasını emretmektedir. Yani dış örtülerinin Yemen, Umman, Iran, S.Arabia’daki ve diğer bir çok İslam ülkesinde hanımların yaptıkları gibi, yüzleri kapatacak şekilde örtülmüş olmaları gerekiyor…
Kuran’da geçen, celabiy, yani cilbab elbisenin üzerine giyilen, kadın feracesi demek olup başı ve yüzü tamamen örten örtü demektir..
CİLBAB; Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, car gibi dış örtüsünün, elbisesinin adıdır. “Baştan aşağı örten şey”, “kadının elbiselerinin üstüne giydiği her elbise”, “kendisiyle örtünmenin sağlandığı her türlü örtü.”
 

nurazra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
16
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Ben kadın örtünsünde nasıl örtünürse örtünsün diyenlerdenim artık.tabiki islamiyet tam anlamıyla emredildiği gibi yaşanmalıdr ama toplumumuzun giderek bozulduğunu düşünürsek bu zamanda kapanmak bile çok güzel bir davranış öyle değilmi,en azından yapmaya çalışmak...çevremizde o kadar çok giyinik çıplaklar varki insan hangi yöne bakacağını şaşırıyor.her halde artık havaya bakarak gezeceğiz...msj larınız çok güzel paylaşımınız için teşekkürler.ALLAH razı olsun...SELAM VE DUA İLE
 

sudelet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Ara 2007
Mesajlar
236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Eskiden “türban, başörtüsü, örtünme” denildiği zaman muhalif seslerin nereden geldiğini biliyor ve buna artık alışmış gibiydik.

Baş örtme ile sosyal hayat arasında alaka kuramadığından kafa karışıklığı yaşayan, böyle olduğu için de bu durumun ortadan kalkmasının yegâne yolunun yasaklamaktan geçtiğini savunan insanların tepki ve reflekslerini çözümlemekte zorluk çekmiyorduk.

Din ile tesettür arasındaki ilgi bağını göz ardı ederek tavsiyeler sıralamaktan da geri durmuyordu bu gruplar. En çok önerdikleri baş bağlama tarzı, Anadolu kadınının, babaannelerimizin bağlayış biçimiydi.

Her fırsatta modernliği ve çağdaşlığı ağızlarından düşürmeyen bu insanların tesettürlü hanımlar söz konusu olduğunda nasıl yan çizip çark ettiklerini, nasıl birden eski tarz geleneksel biçimlerden medet umduklarını şaşkınlıkla izleyip durduk.

Ne Nilüfer Göle’nin Modern Mahrem tezleri ne de İkinci Cumhuriyetçilerin özgürlükçü ve rahatlatıcı açıklamaları fayda etmiyordu. Hâlbuki örtünmeyen bayanların giyinmedikleri şey örtülü bayanları nasıl ilgilendirmiyorsa, örtülü bayanların giydikleri örtünmeyenleri hiç ama hiç ilgilendirmemesi gerekir.

Ne yazık ki bu tartışma hiç hızını kesmediği gibi insan hakları sınırını ve etik boyutları aşarak günümüze kadar geldi.

Örtülü bayanların örtünme biçimi artık bireysel sorumluluklarının sınırının ötesinde, neredeyse bir kamu meselesi hatta cemaat sorunu haline gelmiş durumda.

Gün geçmiyor ki bu konuda birileri örtülü kadınların örtünme biçimleriyle ilgili haddini aşan bir yazı yazmış olmasın. Yok efendim ‘kadınlara kızlara bir haller oluyormuş’ şikayetinden tutunuz da, örtüye en fazla zararı örtünen kadınların verdiği iddiasına varıncaya kadar abartılı yorumlar almış başını gidiyor.

Bu eleştiri ve yorumları okuyan dışarıdan birisi, İslam’ın sadece kadınların sorumluluğunda bir din olduğunu sanır. İfrata varan eleştirilerin ana sebebi, tesettürün amacının ne olduğu konusunda insanımızın hala bulanık düşünce ve sathi anlayıştan kurtulmamış olmasıdır.

Kadınların örtünmesinin sakınmayı ve sakınılmayı sağlamanın dışında metafizik bir sebebi olduğunu göz ardı ettiğimizde ne kadar mazbut giyinirlerse giyinseler kadınların örtünmesinde mutlaka bir pürüz bulunacaktır. Zaten arandıktan sonra –ki örtüde pürüz aramak da bir çeşit soyma biçimidir- illa ki bir pürüz bulunur.

Açık arayan, aradığının bir fazlasıyla açık bulur. Önemli olan tesettürün hikmetine uygun davranmak, yani bakışı çevirmek, pürüzü gizlemek, ayıbı örtmektir.

Bütüncül baktığımızda tesettürün gözden kaybolmak gibi bir hedefe matuf olmadığı görülecektir. Bakılan kadar bakan kişinin de setr üzerinde payı vardır. İslam’ın hiçbir döneminde örtünen kadınlar içten ve dıştan bu denli prese alınıp rencide edilmiş değildir.

Bir Müslüman kadın kendi örtünüş biçimini idealize edip diğer örtünme biçimlerini çizgi dışı addedip karikatürize etmesi en başta tesettürün ruhuna terstir. Zira örtülü olan bedende örtülü olmayan ya da ne kadar örtünse de yine bir şeylerin açık kaldığı yerleri işaret ve ifşa etmek bilmeden nazarları teyakkuza geçirmektir.

Nur Suresi 31. ayeti bir kez daha okursak örtünmenin sadece kişisel örtünmeden ibaret olmadığını anlamakta zorlanmayız.

“Mümin kadınlara da söyle gözlerini bakılması yasak olandan çekinsinler. İffetlerini korusunlar, süslerini kendilerinden görülen kısmı müstesna açmasınlar, başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar.”

“Buradaki kendiliğinden görülen yerler” ifadesi kadının eli ve yüzü olduğu kadar boyu posu ve endamıdır da. Yani bir kadın eğer uzun boylu ise erkeklerin dikkatini çekmemek için kambur durması gerekmez.

Müslüman kadının örtünmesini Müslüman erkeğin nazarlarına karşı bir önlem noktasına indirgediğimizde, işin içinden çıkmamız mümkün olmayacaktır. Müslüman erkek yabancı bir kadının bedeninden bir noktayı görür görmez feleğini şaşırıp şirazesini yitirecek kadar erdem yoksunu mudur ki!

Mesture hanımlara sınır noktalarını hatırlatanlar aynı şekilde Müslüman erkeklere de “destur ey mestur!” diyebiliyorlar mı acaba?
EMEĞİNE SAĞLIK ALLAH RAZI OLSUN ..........
 

efşan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Ara 2007
Mesajlar
94
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
allah razı olsun kardeşim ya genelde uygun görülmeyen bağlama sitilini yapıyorum malesef:(inşallah daha dikkat edicem
 

cecen123

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
ağzınıza sağlık.anlatım çok güzel.allah tüm mümünlerden razı olsun
 

abdullah çolak

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Şub 2008
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Esselamun aleykum kardaş Allah bu konuyu yazan kardeşimizden razı olsun
 

abdullah çolak

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Şub 2008
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Başörtüsü bir bez parçası diyen din kardeşlerimizi Allah ıslah etsin Başörtüsü Allahın bir
emridir Başörtüsünün büyük bir maneviyatı vardır.
 

abdullah çolak

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Şub 2008
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Önce Nur suresi 31. Ayete bakalım..
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.
Burada görüldüğü gibi, "Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler." ibaresi yer almaktadır ancak, bu ibarede baş örtüleri örtülürken yüz açık kalacak ya da kapanacak şeklinde bir tarif yoktur. bu ayettede anlatıldığı gibi başörtüsü şöyle giymeli böylegiymeli deme hakkını nerde buluyorlar açıkça ayette belirtilmiştir Allah bütün müslümanlardan razı olsun sağlıcakla kalın
 

hemsin_sa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Şub 2008
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Allah Razi Olsun Hepsi Birbirinden Yararli Bilgiler. Allah O Bilgiler Işiğinda Yaşamayi Nasip Etsin...
 

şevval_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Eki 2007
Mesajlar
69
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
KAYSERİ
aşka mecnun kardeşim ellerine sağlık rabbim razı olsun.
güzel paylaşımların var.

ben peruk meselesine takılıyorum.tanıdığım kamuda çalışmak zorunda kalan insanlar var ve peruk kullanıyorlar.aileleri pek destek olmuyor başörtün var gitme çalışma demiyorlar bu durumdaki kardeşlerim için caiz olan bir tarafı var mı acaba?

arkadaşlarım sizden de destek bekliyorum bu konuda

hayırlı günler
 

efe mert

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
allah razı osun diyecek kelime bulamıyorum boşuna yaşıyoruz
 

filiz.k

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 May 2008
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Selamun aleykum, Aska mecnun,

Paylasiminiz için tesekkur ederim, müslüman kadin olarak dikkat etmemiz gerektigini ve dinimizi en iyi sekilde temsil etmemiz gerektiginin farkindayim,
fakat
bas baglama konusunda bu sekilde kategorize etme hakkimiz var mi? neyin dogru neyin yanlis oldugunu, hangi rengin, hangi kumasin kullanilmasi gerektigini,izar mi (yobaz??) pardüsümü (siyasi simge?)yoksa ceket mi(çok batil??) ???
, ben Fransa'da yasiyan bir Türk bayanim, ve dogal olarak türkler gibi basörtü bagliyorum ve kesinlikle bu tarz bas baglama seklinin mutlak dogru olani oldugunu söylemiyorum , söyliyemem de, buna kesinlikle hakkim yok; sadece benim kültürüme iliskin bir seçim oldugunu düsünüyorum.
Ayni sekilde herkesin hassassiyetine saygi duyuyorum, insan kendisini nasil Allah'a yakin hissediyorsa öyle olmasi gerektigini düsünüyorum
Fransa nin mülti etnik yapisi dolayisiyla bir çok yabanci kökenli müslüman topluluklar mevcut ,ve her topluluk kendi kültürüne göre bas baglama biçimleri var ,bu çok dogal bir durum, bu nedenle hiç kimseyi yargilama hakkimiz olmadigini düsünüyorum.

Sudi arabistanli veya iranli bir bayana sorsaniz türk kadinlarin çok renkli giyindiklerini ve bunun çok cazibeli oldugu için yanlis oldugunu düsünürler.
Kuzey Afrikali kadinlar da ayni sekilde sokaklarda(renk ve degisik basbaglama nedeniyle) türk bayanlarinin defile yaptiklarini beyan ederler.Bunlari çoook duydum, ve de üzüldüm.
Türk bayanlara gelince sadece Türklerin en iyi sekilde islamiyeti temsil ettiklerini düsünürler diger topluluklarin yobaz olduklarini beyan ederler!!



Kuran Kerim evrensel'dir bunu sakin untumuyalim,

lütfen farkliliklara saygi duyalim!!

üstünlük ancak takvadadir
ve kimin takvali oldugunu sadece mevlamiz bilir

Kalplerimizin içerigini sadece Allah bildigi için hiç kimseyi yargilamiyalim
 

tövbekar_terzi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Kas 2007
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
allah Cc Emek Veren Tüm Kardeşlerimizden Razi Olsun.
Selam Ve Dua Ile...
 

kadircan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Haz 2007
Mesajlar
18
Tepki puanı
0
Puanları
0
YORUMSUZ.....


BAŞÖRTÜSÜ BİR TAVSİYEDİR, VAZGEÇİLMEZ BİR DİNİ EMİR DEĞİLDİR.


Kuran'da başörtüsü kelimesi, büyük bölümü kadın-erkek ilişkileriyle ve bu ilişkiler çevresinde gözetilmesi gereken birtakım ahlak kurallarıyla ilgili olan surede geçer: "Kadınlar, kendiliğinden görünen yerleri dışında, cazibe ve güzelliklerini açığa vurmasınlar, bunun için, başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar" denilmiştir. (24 Nur, 31) Bu söyleyiş biçimi, ayetin emir kalıbının dışında, tavsiye kalıbında olduğunu gösterir.
Muhammed Esed, 'başörtülerini (hımar) yakalarının üzerine indirsinler' ifadesini ilk müfessirlere dayanarak şöyle açıklamıştır: "Hımar, hem İslam'dan önce, hem de İslam'dan sonra kadınların kullandıkları geleneksel başörtüsüdür. Klasik müfessirlere göre, bu başörtüsü İslam öncesi dönemde kadınlar tarafından az çok süs giysisi olarak kullanılır, uçları örtünen kadının sırtına serbestçe bırakılırdı. O günün yaygın modasına göre, kadınların giydiği gömleğin ya da bluzun önünde genişçe bir açıklık (ciyb, çoğ. cüyub) bulunur ve böylece göğüsler örtülmezdi. Göğüsteki açıklığın örtülmesinin öğütlenmesi, bu iş için mutlaka başörtüsü kullanılmasının gerektiğini ifade etmez. Fakat sadece, kadınların göğüs kısmının, örfen (yaygın kabul olarak) açık bırakılmasında sakınca olmayan yerlerden olmadığını, dolayısıyla örtülmesi ve gösterilmemesi gerektiğini ifade eder."

CEVABI BEN VEREMEM
İç çamaşırının olmadığı, üst üste giyinmenin gerekmediği bir yaşama biçimi düşünülürse, eğilip doğrulma sırasında bu açıklıktan bütün vücudun görüneceği tahmin edilebilir. Ben bu durumu da önemsiyorum. Kadınların geleneksel olarak başörtüsü kullandığı bir toplumda pratik olarak, bu örtünün öne çekilmesi ile gerçekleşiverecek bir örtünme tavsiye edilmiştir. Başörtüsünün geleneksel olarak başta bulunmadığı yaşama biçimlerinde, örtünmesi gereken yerler, diğer giysilerle örtülebilir. En önemli ayrıntı ise, tefsircilerin hür ve köle kadın kıyafetini ayırmış olmalarıdır. Tefsirciler ve fıkıhçılara göre köle statüsündeki mümin kadınlar için, ne dış giysi ne de başörtüsü söz konusudur. Onların örtünme hükmü erkeklerinki gibi, göbekle diz arasıdır, yani kadınlık organını önden ve arkadan örtecek kadardır. Eğer başörtüsü, Allah'ın çağlar ve toplumlarüstü değişmez emri olsaydı, köle kadınlara niçin uygulanmamıştı? Onlar Müslüman mı değildi, yoksa kadın mı değildi? Hem Müslüman hem kadın olduklarına göre, toplumlar ve çağlarüstü, değişmez dini emir olma iddiası temelinden sarsılmaktadır. Allah bir şeyi öğütlüyorsa bütün kulları için öğütlüyor, emrediyorsa bütün kulları için emrediyor. Allah için kulları arasında fark yoktur: Kadın kadındır, Müslüman Müslüman'dır. Tek fark takvalarındadır, ondan ötesi örftür, adettir.
Son olarak, Din işleri Yüksek Kurulu üyeliğinden emekli Fahri Demir'in görüşlerine yer vereceğim. Fahri Demir, bu alandaki doktora tezinin bulgularına dayanıyor ve "Başörtüsü emrinin vücup (gereklilik) için olduğunda icma (fikir birliği) vardır" görüşüne itiraz ediyor. "Ben şimdiye kadarki araştırmalarımdan şu kanaate varmış bulunuyorum ki, örtünme emri irşadi (uyarıcı) bir emirdir. Başkasını tahrik etmeme, günaha sokmama, fitneye sebep olmama, kendisini ezadan, sarkıntılıktan, fitneden koruma tavsiyesidir."
Alıntılar verdiğim araştırma sonuçları gösteriyor ki, başörtüsü, bir dünya işidir, bir tavsiyedir, vazgeçilemez bir dini emir (farz veya vacip) değildir.


PROF.DR. BEYZA BİLGİN

Diyanet İşleri Başkanlığı
Yüksek İslam Konseyi Üyesi
 

mirvaha

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Ağu 2009
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
YORUMSUZ.....


BAŞÖRTÜSÜ BİR TAVSİYEDİR, VAZGEÇİLMEZ BİR DİNİ EMİR DEĞİLDİR.


Kuran'da başörtüsü kelimesi, büyük bölümü kadın-erkek ilişkileriyle ve bu ilişkiler çevresinde gözetilmesi gereken birtakım ahlak kurallarıyla ilgili olan surede geçer: "Kadınlar, kendiliğinden görünen yerleri dışında, cazibe ve güzelliklerini açığa vurmasınlar, bunun için, başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar" denilmiştir. (24 Nur, 31) Bu söyleyiş biçimi, ayetin emir kalıbının dışında, tavsiye kalıbında olduğunu gösterir.
Muhammed Esed, 'başörtülerini (hımar) yakalarının üzerine indirsinler' ifadesini ilk müfessirlere dayanarak şöyle açıklamıştır: "Hımar, hem İslam'dan önce, hem de İslam'dan sonra kadınların kullandıkları geleneksel başörtüsüdür. Klasik müfessirlere göre, bu başörtüsü İslam öncesi dönemde kadınlar tarafından az çok süs giysisi olarak kullanılır, uçları örtünen kadının sırtına serbestçe bırakılırdı. O günün yaygın modasına göre, kadınların giydiği gömleğin ya da bluzun önünde genişçe bir açıklık (ciyb, çoğ. cüyub) bulunur ve böylece göğüsler örtülmezdi. Göğüsteki açıklığın örtülmesinin öğütlenmesi, bu iş için mutlaka başörtüsü kullanılmasının gerektiğini ifade etmez. Fakat sadece, kadınların göğüs kısmının, örfen (yaygın kabul olarak) açık bırakılmasında sakınca olmayan yerlerden olmadığını, dolayısıyla örtülmesi ve gösterilmemesi gerektiğini ifade eder."

CEVABI BEN VEREMEM
İç çamaşırının olmadığı, üst üste giyinmenin gerekmediği bir yaşama biçimi düşünülürse, eğilip doğrulma sırasında bu açıklıktan bütün vücudun görüneceği tahmin edilebilir. Ben bu durumu da önemsiyorum. Kadınların geleneksel olarak başörtüsü kullandığı bir toplumda pratik olarak, bu örtünün öne çekilmesi ile gerçekleşiverecek bir örtünme tavsiye edilmiştir. Başörtüsünün geleneksel olarak başta bulunmadığı yaşama biçimlerinde, örtünmesi gereken yerler, diğer giysilerle örtülebilir. En önemli ayrıntı ise, tefsircilerin hür ve köle kadın kıyafetini ayırmış olmalarıdır. Tefsirciler ve fıkıhçılara göre köle statüsündeki mümin kadınlar için, ne dış giysi ne de başörtüsü söz konusudur. Onların örtünme hükmü erkeklerinki gibi, göbekle diz arasıdır, yani kadınlık organını önden ve arkadan örtecek kadardır. Eğer başörtüsü, Allah'ın çağlar ve toplumlarüstü değişmez emri olsaydı, köle kadınlara niçin uygulanmamıştı? Onlar Müslüman mı değildi, yoksa kadın mı değildi? Hem Müslüman hem kadın olduklarına göre, toplumlar ve çağlarüstü, değişmez dini emir olma iddiası temelinden sarsılmaktadır. Allah bir şeyi öğütlüyorsa bütün kulları için öğütlüyor, emrediyorsa bütün kulları için emrediyor. Allah için kulları arasında fark yoktur: Kadın kadındır, Müslüman Müslüman'dır. Tek fark takvalarındadır, ondan ötesi örftür, adettir.
Son olarak, Din işleri Yüksek Kurulu üyeliğinden emekli Fahri Demir'in görüşlerine yer vereceğim. Fahri Demir, bu alandaki doktora tezinin bulgularına dayanıyor ve "Başörtüsü emrinin vücup (gereklilik) için olduğunda icma (fikir birliği) vardır" görüşüne itiraz ediyor. "Ben şimdiye kadarki araştırmalarımdan şu kanaate varmış bulunuyorum ki, örtünme emri irşadi (uyarıcı) bir emirdir. Başkasını tahrik etmeme, günaha sokmama, fitneye sebep olmama, kendisini ezadan, sarkıntılıktan, fitneden koruma tavsiyesidir."
Alıntılar verdiğim araştırma sonuçları gösteriyor ki, başörtüsü, bir dünya işidir, bir tavsiyedir, vazgeçilemez bir dini emir (farz veya vacip) değildir.


PROF.DR. BEYZA BİLGİN

Diyanet İşleri Başkanlığı
Yüksek İslam Konseyi Üyesi

hani mason can daha dun Islamda ruhban sinifi yok lafini carpitip agzinizda sakiz etmistiniz ?? bugun size yeni laf ezberletildi papaganlar gibi tekrar etmeyi devam ediyorsunuz (hic okuman yazman yok ya? hic dusunmezsin ya ne ezberletseler onu otuyorsun )
satin aldiginiz , rahiplerden bir farki kalmamislardan alintilar yapiyorsunuz - trajikomedisin sen
 

ilk-nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2009
Mesajlar
41
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
açıklamalar için çok sağolun,

şu özenti ile ilgili bir şeyv aklıma takıldı. kol kola eşlerin yürümesi men edilmiş. bu durum özenti midir gerçekten? bu ifadeye o eşlerin el ele yürümesi de dahil midir peki?

yani sokakta eşler, birbirlerinin birbirlerine ait olduğu izlenimi vermelerinde ne sakınca olabilir?
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt