Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslam'da Aile hayatı / yapılan düzenlemeler .. (1 Kullanıcı)

Kaside

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2011
Mesajlar
65
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Aile özel bir okuldur

Her aile, bir okuldur. Anne babalar ise, o okulun hem öğrencisi hem de öğretmenidir.

Öğretmen anne babaların, nasıl öğreteceklerini; öğrenci anne babaların da nasıl öğreneceklerini bilmeleri gerekir.

iyi bir anne ve babalık; ciddi bir iştir.

İyi bir anne ve babalık; uzmanlık ister.

iyi bir anne ve babalık; iyi bir eş olmayı gerektirir.

iyi bir anne ve babalık; sabır, hoşgörü ve dürüstlük demektir.

iyi bir anne ve babalık; iyi bir eğitimci olmayı icap ettirir.

iyi bir anne ve babalık; mutlu bir yuva ister.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Türk toplumunda aile çok önemli, korunması gerekli bir değerdir. Ancak pek çok toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da çarpık ahlak yapısına sahip olan ve kendi ile beraber çocuklarını da bu gayri ahlaki yaşantıya sürükleyen aileler çoktur. Elbette çocukları, sırf anne babaları olduğu için, İslam’i ölçülerde yaşamayan ailelerine itaat etmek zorunda değildir.
Cezaevleri adam öldürmüş, dolandırıcılık ya da fuhuş yapmış anne ve babalarla doludur. Kimse bu kişilerin evlatlarının, sırf ailesi olduğu için anne ve babaları ile aynı hayatı yaşamaları gerektiğini idda edemez. Ayrıca toplumumuzda yaygın olan ‘kimse evladının kötülüğünü istemez’ görüşü de gerçek dışıdır. Zira sokaklarda dilendirmek için doğurulan ve daha bebek olduğu halde buz gibi havalarda dahi acımasızca sömürülen çocukların anne babaları için, ‘evlatlarının iyiliği için uğraşıyorlar’ cümlesi elbette kullanılamaz. Aynı şekilde ülkemizin belli kesimlerinde hala devam eden töre cinayetleri de bunun örneklerinden biridir. Kızını para makinesi görüp onu şarkıcı ya da oyuncu olması için kapı kapı gezdiren ve sonra da zengin biri ile evlendirip rahata kavuşmanın planlarını yapan anne de çocuğunu düşünen, cennetin ayaklarının altında olması gereken annelerden değildir elbette.
‘Anne ve baba hata yapmaz’, ‘tüm anneler çocuklarının iyiliğini ister’, dolayısıyla ‘anne ve babaya itaat etmek ve her dediklerini yapmak gerekir’ cümleleri Kuran ayetlerine uymamaktadır. Zira anne ve baba Kuran’a iman eder, İslam ahlakı ile yaşar ve Kuran’la hükmederse güvenilirdir. Ve ancak bu koşulda anne ve babaya itaat edilir. Kuran ahlakı ile yaşayan aile elbette evladının dünyası ile beraber öncelikli olarak ahiretini düşünerek hareket eder. Evlatlarının Allah rızasına uygun yaşaması için çaba gösterir. Cennet, iman eden mümin annelerin ayaklarının altındadır. (İnşaAllah)
Evlatlar ailelerin tapulu malı değildir. Allah’ın onlara birer emanetidir. Her evlat bir birey olarak kendi kararlarını vermekte özgürdür. Anne ve baba çocuğunu, zorlama ve baskı yapmadan dini yaşamaya teşvik etmelidir. Ancak bazen tam tersi olur ve ailesi din ahlakı ile yaşamadığı halde evlatları Kuran ahlakı ile yaşamayı seçebilir. İşte bu durumda çocuklarının, müslümanlığın gereklerini yaşamasından rahatsız olan aileler çıkabilir. Kuran kıssalarına bakıldığında, geçmişte yaşayan müminlerin de başına gelen bir olaydır bu. Adetullah gereği, İslam ahlakının gereklerini tam yapmaya niyet eden çocuklara engel olmak isteyen aileler mutlaka vardır. Onlara göre kendileri de müslümandır, kendileri gibi namaz kılıp oruç tutulsa yeterlidir ve aşırıya kaçmamak gerekir. Oysa Allah razı olacağı ve cennetle müjdelediği kullarının, Kuran’ın bazı hükümlerine değil bütün hükümlerine uyan müminler olduğunuı haber vermiştir. Yani sadece namaz kılıp oruç tutmak, zekat verip kimsenin hakkını yememek Allah’ı razı etmek için yeterli değildir. (Allah en doğrusunu bilir)
“Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar.” (Kehf Suresi, 104)
Bu tavır içinde olan aileler, çocuklarının Kuran okuyup ibadet etmek ve Allah yolunda çabalayıp gençliğini ‘haşa’ heba etmek yerine; bir an önce evlenip çoluk çocuğa kavuşması, çok para kazanması gibi dünyevi çıkarları gözetmesini ister. Onlara göre, Allah’ın Kuran’da emrettiği üzere ihtiyaçtan arta kalanı infak etmek ‘haşa’ aptallıktır. Kendileri imanı tam kavrayamadıkları için, Allah’ın infak ettiğinizde artırırım ayetini görmezden gelir ve tevekkülden bi haber yaşarlar. Sürekli yaşadıkları gelecek korkusunu çocuklarına da aşılamaya çalışırlar. İşte bu durumla karşı karşıya kalındığında, ailesi kişiyi Allah yolunda mücadeleden alıkoymaya ve dünyayı yaşamaya teşvik ettiğinde o anne ve babaya itaat edilmez. Bu durumdaki çocuğu ailesine itaat etmesi için zorlayan kişiler de ahlaksızdır ve zalimdir.
Bununla birlikte, onların ikisi (annen ve baban) hakkında bir bilgin olmayan şeyi Bana şirk koşman için, sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dünya (hayatın) da onlara iyilikle (ma’ruf üzere) sahiplen (onlarla geçin) ve Bana ‘gönülden-katıksız olarak yönelenin’ yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, böylece Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim. (Lokman Suresi, 15)
Kehf ehli gençler ailelerinden, İslam’ı yaşamak için kopup ayrılmışlardır. Hz. İbrahim babasından İslam’ı yaşamak için ayrılmıştır. Pek çok sahabe, İslam’ı yaşamak uğruna ailelerinden kopup Hz. Muhammed (sav)’in yanında yer almıştır. O dönemin müşrik ve münafıkları çocuklarının büyülenmiş olduğunu, dönemin elçilerinin evlatlarını onlardan kopardığını iddia etmişlerdir. Bu replikleri ‘Çağrı’ filminden de hatırlayabilirsiniz.
İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır. Hani kendi kavimlerine demişlerdi ki: “Biz, sizlerden ve Allah’ın dışında taptıklarınızdan gerçekten uzağız. Sizi (artık) tanımayıp-inkar ettik. Sizinle aramızda, siz Allah’a bir olarak iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve bir kin baş göstermiştir.”…(Mümtehine Suresi, 4)
Hz. Nuh Allah’ın emri ile yapmış olduğu gemiye bindiğinde, inkarcı oğlu geminin dışında kalınca Allah Dedi ki: “Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi Benden isteme. Gerçekten Ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum.” (Hud Suresi, 46)
Sonuç itibarı ile aileye, çocuğunun ahiretini düşünerek Kuran’la hükmettiğinde itaat edilir. Allah yolunda yaşaması konusunda çocuğuna engel olmaya çalışan aileye itaat edilmez. Gerekirse Hz. İbrahim gibi, Kehf ehli gibi, pek çok sahabe gibi onlardan ayrılmak gerekebilir. Allah Hz. Nuh’a kafir olan oğlu için, ‘kesinlikle o senin ailenden değildir’ buyurmuştur. ‘Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?… (Bakara Suresi, 214) ayeti gereği, geçmişteki müminlerin aileleri ile yaşadıkları bu zorlukları yaşayan müminler yine olacaktır. Bu Allah’ın sünnetidir.
İbrahim Akın
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt