Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
O ebedi dirinin öldüğünü kim söyledi? O ümit güneşinin öldüğünü kim söyledi. O güneşin düşmanı damın üstüne geldi de iki gözünü yumdu güneş öldü dedi. Hz.Mevlana Hazan mevsimi biteli epey oldu şehirde. Şimdi kışın hüznünü yaşıyor cümle alem. Hazanın sararıp dökülmüş
sokaklarda ağırlanan sersefil yaprakları bile kalmadı. Hepsini son rüzgarlar savurdu
yağmurlar toprağa kardı. Şimdi toprağı örten yağan kardı. Kar yağıyor
yağdıkca örtüyor şehri
toprağı
çalıları
kusurları
günahları. Kar yağdıkca şehir beyazlıyor
bütün renksizliğinden soyunuyor
beyazı giyiniyor. İnsan ne zaman soyunur renklerinden
ne zaman giyinir beyazları. Ne zaman insanın üzerini de örter kar
toprak misali.. Sonbaharı geçtim
kısa geldi ömrüm. Sararıp dökülen yaprakların toprağa karılması gibi benim de ölüme terkettiğim geçmiş günlerim toprağın bağrında. Son günleri de bohçalayıp geçmişe teslim ettiğimde
artık günlerini tüketmiş
sararıp solmuş
ruhumun da terkettiği bedenim toprağa karılacak. Ben de geçmiş olacağım. Dili geçmiş zaman kipiyle anılacak adım. Annemizdi
diye söze başlayacak çocuklarım
eşim de beni yad ederken dili geçmiş zaman kipini kullanacak
arkadaşlarım
dostlarım ve dahi düşmanlarım…Benden haber veren sararmış fotoğraflarım bir süre misafir olacak ellerde. Bakıp bakıp ya gülümseyecekler
ya da yanık bir keşke çıkacak dudaklardan.Keşke diyecekler
keşke burada olsaydı…Heyhat
keşkelerin ne yaşayana
ne de ölene bir faydası olmayacak. Ne zaman duracak
ne değeri gelecek. Giden de geri gelmeyecek…Ne bugün ne de yarın.
küçükler büyüyecek ve keşkelerle anılan ölü çoktan unutulmuş olacak . Fotoğrafları da bir sure sonra fazlalık olup atılacak unutuluşun en kör kuyusuna.İnsan toprakta erirken
hatıraları da unutuluşun toprağında erimeye bırakılmış olacak. Bir sure sonra hatırlayan bile kalmayacak beni. Bunca çabalıyorum hatırda kalmak için
niye. Niçin fotoğraf çektirip duruyorum? Niye mektuplar yazıp duruyorum? Gönlümden akıp duran metinleri kelimelere bürüyüp yazıyorum
niçin? Hatırlanmayacaksam
unutuluşun kör kuyusuna atılacaksam hatıralarda
niye bunca çaba? Niye…? Unutulmak istemiyorum.Yok olup gitmek istemiyorum. Kendisi de unutulmaya mahkum olan insan hatırlayabilir mi beni? Kendisi de toprağa karılmaya nişanlı olan insan kurtarabilir mi beni unutulmaktan? Hayır
hayır…Biliyorum
benim gibi fenaya müptela yani her anını feleğin çarklarına kaptıran
ebede müştak yani feleğin çarklarında kaybettiklerini bulmaya
bulup sonsuzluğa ulamaya muhtaç bir insan ya da insanlar yapamazlar bunu. Hatırda tutamazlar beni isteseler de. Hatırda tutacak kimdir beni? Hatırlayacak. Unutmayacak. Kim beni ebedi ihya edecek? Eriyip dağılmış olan beni kim toplayacak zerre zerre? Düşündükce berraklaşıyor zihnim. Geliyor cevaplarım. Hayatı bana veren
bu dünyada beni nazlı bir misafir gibi ağırlayan
sonra bu dünya uykusundan ölümümle uyandıracak olan beni…Yokluktan alıp beni varlığa taşıyan…Seven beni
sevdiren
kimse ancak O hatırlayacak beni. Yokluktan çıkardığı gibi yoklukta bırakmayacak beni. Hatırda tutacak
herkesin unuttuğu yerde hatırlayacak beni.Inna lillahi ve inna ileyhi raciun…