Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Güzel Gören Güzel Düşünür... (1 Kullanıcı)

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,188
Tepki puanı
7,536
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
Tüm arkadaşlarımdan isteğim; herşeyin güzel tarafını görebilmeleri...İyi niyetli olan herkes her konuda mutlaka güzel görünen bir tarafının olduğunu bilir...Ama iyi niyetli olmak şartıyla....
Güzel görünce de herkes güzel düşünmeye başlar...Güzel düşünen insandan hiçbir zaman zarar gelmez...
Arkadaşlarımdan isteğim: Güzel şeyleri burada paylaşarak insanlığa faydalı olabilmek....Teşekkürler..
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,188
Tepki puanı
7,536
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
Çatlak Kova...

Çatlak Kova...

Hindistan’da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan efendinin evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabiliyormuş.

Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde efendisinin evine sadece 1,5 kova su götürebiliyormuş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getirebiliyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş.

İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş: “Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum.”
“Neden?” diye sormuş sucu. “Niçin utanç duyuyorsun ki?” Kova cevap vermiş. “Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim bu kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.”

Sucu şöyle demiş kovaya: “Efendimin evine dönerken yolun kenarındaki çiçeklere dikkat etmeni istiyorum.”
Gerçekten de tepeyi tırmanırken çatlak kova patikanın bir yanında renk renk gülleri ve çeşitli çiçekleri görmüş. Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için yine kendini kötü hissetmiş ve sucudan tekrar özür dilemiş.

Sucu kovaya sormuş: “Yolun sadece senin tarafında güller ve çiçekler olduğunu ve diğer tarafta hiç çiçek olmadığını fark etmedin mi? Bunun sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla efendimin sofrasını süsleyebiliyorum. Sen böyle olmasaydın, o evinde bu güzellikleri yaşayamayacaktı.”

Hepimizin kendimize has kusurları vardır. Bizler aslında bir yönüyle çatlak kovalarız. Allah’ın büyük kainatında hiçbir şey zayi edilmez. Kusurlarımızdan korkmayalım. Onları sahiplenelim... Kusurlarımızda gerçek gücümüzü bulduğumuzu bilirsek eğer, biz de güzelliklere vesile olabiliriz.
Zira, kusurlarımız olmasaydı tövbe etmemizin bir manası olmazdı.

ALİ BUDAK-Zaman/ailem
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,188
Tepki puanı
7,536
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
İşte Ders Alınacak Bir Söz...

İşte Ders Alınacak Bir Söz...

Kabirdekilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler kavga ediyor...
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
selamünaleyküm kardeşim.bazı vurgulanan noktaların kalbimize tesir etmesini ümid ediyorum.selametle kalın.....hayırlı ve bereketli günler olsun inşaALLAH.
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,188
Tepki puanı
7,536
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
....

....

selamünaleyküm kardeşim.bazı vurgulanan noktaların kalbimize tesir etmesini ümid ediyorum.selametle kalın.....hayırlı ve bereketli günler olsun inşaALLAH.

Allah Razı Olsun...
AMİNNNN....
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
46
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Hindistan’da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan efendinin evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabiliyormuş.

Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde efendisinin evine sadece 1,5 kova su götürebiliyormuş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getirebiliyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş.

İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş: “Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum.”
“Neden?” diye sormuş sucu. “Niçin utanç duyuyorsun ki?” Kova cevap vermiş. “Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim bu kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.”

Sucu şöyle demiş kovaya: “Efendimin evine dönerken yolun kenarındaki çiçeklere dikkat etmeni istiyorum.”
Gerçekten de tepeyi tırmanırken çatlak kova patikanın bir yanında renk renk gülleri ve çeşitli çiçekleri görmüş. Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için yine kendini kötü hissetmiş ve sucudan tekrar özür dilemiş.

Sucu kovaya sormuş: “Yolun sadece senin tarafında güller ve çiçekler olduğunu ve diğer tarafta hiç çiçek olmadığını fark etmedin mi? Bunun sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla efendimin sofrasını süsleyebiliyorum. Sen böyle olmasaydın, o evinde bu güzellikleri yaşayamayacaktı.”

Hepimizin kendimize has kusurları vardır. Bizler aslında bir yönüyle çatlak kovalarız. Allah’ın büyük kainatında hiçbir şey zayi edilmez. Kusurlarımızdan korkmayalım. Onları sahiplenelim... Kusurlarımızda gerçek gücümüzü bulduğumuzu bilirsek eğer, biz de güzelliklere vesile olabiliriz.
Zira, kusurlarımız olmasaydı tövbe etmemizin bir manası olmazdı.

ALİ BUDAK-Zaman/ailem

_______selamün aleyküm kardeşim
gerçekten güzel bir hikaye emeginize saglık
selam ve dua ile________
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
41
Konum
sakarya
S.a Bu Hikayeyi Okumuştum Daha önce Ama Bilgilerimi Sayenizde Tazelemiş Oldum:=)aeol
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,188
Tepki puanı
7,536
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
İşte Güven Budur...

İşte Güven Budur...

Ingiltere´de yargıçların maaşı yoktur. Onun yerine ihtiyaçları oldukça kullandıkları kredisi sınırsız çek defterleri vardır. Ingiliz devleti hakimlerine o kadar güveniyor yani.

Birgün hakimin biri bir bankaya gidip 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş. Tabii ortalık birbirine girmiş. Banka yöneticileri en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyecekleri söyleyip hemen Içişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı,Başbakanlığa filan telefon etmişler.
Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış:

ÖDEYIN!

Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş. Hakimden ertesi gün gelmesi rica edilmiş. Ertesi gün para bir bavul içinde hazırmış.

Aradan birkaç gün geçmiş. Hakim çıkagelmiş. Parayı bankaya geri vermek istiyormuş.Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığı´nı aramışlar.Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve hakime hareketinin sebebini sormuşlar.

Hakim "Kraliçe nin hükümeti bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? Onu sınadım" cevabını vermiş.

Raporlar bakanlığa iletilmiş ve aynı gün hakim azledilmiş.

Adalet bakanlığı hakime gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış:

"Kraliçe hükümetinin saygın bir hakimi, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet ona asla güvenmez." "Güven" çok ince bir çizgidir. Onu kalınlaştırarak kırılmasını
engelleyen tek şey, "iki taraflı" olmasıdır
 

cerennurum

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2007
Mesajlar
1,298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Kusurlarımızdan korkmayalım. Onları sahiplenelim... Kusurlarımızda gerçek gücümüzü bulduğumuzu bilirsek eğer, biz de güzelliklere vesile olabiliriz.
Zira, kusurlarımız olmasaydı tövbe etmemizin bir manası olmazdı.
allah razı olsun faydalı bir paylaşım dua ile kalın
 

meltem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 May 2006
Mesajlar
1,782
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
sonsuznurr.blogcu.com
Selamunaleyküm
Allah razı olsun Faydalı bir konu sunmuşsunuz...
güzel gören güzel düşünür..
güzel düşünen hayatından lezzet alır...
selametle...
 

sengul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Haz 2006
Mesajlar
733
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Konum
İSTANBUL
Tüm arkadaşlarımdan isteğim; herşeyin güzel tarafını görebilmeleri...İyi niyetli olan herkes her konuda mutlaka güzel görünen bir tarafının olduğunu bilir...Ama iyi niyetli olmak şartıyla....
Güzel görünce de herkes güzel düşünmeye başlar...Güzel düşünen insandan hiçbir zaman zarar gelmez...
Arkadaşlarımdan isteğim: Güzel şeyleri burada paylaşarak insanlığa faydalı olabilmek....Teşekkürler..


S.A...

BU PAYLAMIŞI GÖRMEK BİZE DE NASİB OLDU...
ZATINIZA MÜTEŞEKKİRİZ...
SELAMETLE...
 

Im_muslim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
3,194
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
ALLAH razı olsun kardeşim. Hatırlatığınız erdemlere inşaallah kavuşabilmek DUAsıyla...
ALLAHa emanet olunuz...
selam ve dua ile...
 

efe1983

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 May 2008
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
selamunaleyküm okudum çok güzel allah razı olsun.
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,188
Tepki puanı
7,536
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
Ve Aleykumselam...

Ve Aleykumselam...

selamunaleyküm okudum çok güzel allah razı olsun.

ALLAH razı olsun kardeşim. Hatırlatığınız erdemlere inşaallah kavuşabilmek DUAsıyla...
ALLAHa emanet olunuz...
selam ve dua ile...

S.A...

BU PAYLAMIŞI GÖRMEK BİZE DE NASİB OLDU...
ZATINIZA MÜTEŞEKKİRİZ...
SELAMETLE...

Allah Razı Olsun...
Selam Ve DUA ile...
:evet:H
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
50
Selamunaleykum
Hayyatta Başimiza Ne Gelirse
Daima Olumlu Yonlerinden Bakarsak
Su Allahin Verdiği Gozlerimizle Guzel Gorurusek
Allah Daima Guzellikler Verir

Mesela Aynaya Sinirli Baktiğimizda Hoşnut Olmayiz
Fakat Tebessum Ettiğimizde Bakmaya Doyamayiz

Allah Razi Olsun
Allaha Emanet Olun
Selam Ve Dua Ile
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,188
Tepki puanı
7,536
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
Evetttt....

Evetttt....

Selamunaleykum
Hayyatta Başimiza Ne Gelirse
Daima Olumlu Yonlerinden Bakarsak
Su Allahin Verdiği Gozlerimizle Guzel Gorurusek
Allah Daima Guzellikler Verir

Mesela Aynaya Sinirli Baktiğimizda Hoşnut Olmayiz
Fakat Tebessum Ettiğimizde Bakmaya Doyamayiz

Allah Razi Olsun
Allaha Emanet Olun
Selam Ve Dua Ile

Allah Razı Olsun Kardeşim...
Selam ve DUA ile...
:evet:H
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.
İnsan ne yaparsa kendisi için yapar,
Hayata iyi tarafından bakarsan mutlu ve huzurlu yaşarsın ama kötü tarafından bakarsanda hep mutsuz olursun
Selam ve baki dua ile kalın.
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,188
Tepki puanı
7,536
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
Evettt...

Evettt...

Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.
İnsan ne yaparsa kendisi için yapar,
Hayata iyi tarafından bakarsan mutlu ve huzurlu yaşarsın ama kötü tarafından bakarsanda hep mutsuz olursun
Selam ve baki dua ile kalın.

Bakış açısı çok önemliiii...
Selam ve DUA ile...
:evet:H
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,188
Tepki puanı
7,536
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
Padişahın işi ne!

Padişahın işi ne!


Murat Han (III. Murat) o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister, sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:

- Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?

- Akşam garip bir rüya gördüm.

- Hayırdır inşallah.

- Hayır mı, şer mi öğreneceğiz.

- Nasıl yani?

- Hazırlan dışarı çıkıyoruz.

Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri ve kararlı adımlarla Beyazıd’a çıkar, döner Vefa’ya. Zeyrek’ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarlarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatli bakınır. İşte tam o sıra, orta yerde yatan bir ceset gözlerine batar. Sorarlar ‘Kimdir bu?’ Ahali ‘Aman hocam hiç bulaşma.’ derler, ‘Ayyaşın, meyhur’un biri işte!’

- Nereden biliyorsunuz?

- Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz.

Komşular öfkelidir

Bir başkası tafsilata girer. ‘Biliyor musunuz?’ der, ‘Aslında iyi sanatkârdır. Azaplar Çarşısı’nda çalışır, nalının hasını yapar. Ancak kazandıklarını içkiye, fuhşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine, hem nerede namlı mimli kadın varsa takar peşine.’ Hele yaşlının biri çok öfkelidir:

‘İsterseniz komşulara sorun.’ der, ‘Sorun bakalım, onu bir kere olsun cemaatte gören olmuş mu?’

Hasılı mahalleli döner ardını gider. Bizim tebdil-i kıyafet mollalar kalırlar mı ortada. Tam vezir de toparlanıyordur ki padişah önünü keser.

- Nereye?

- Bilmem. Bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.

- Millet bu, çeker gider. Kimseye bir şey diyemem. Ama biz gidemeyiz. Öyle veya böyle tebaamızdır. Defnini tamamlasak gerek.

- İyi ya, saraydan birkaç hoca yollar, kurtuluruz vebalden.

- Olmaz. Rüyadaki hikmeti çözemedik daha.

- Peki ne yapmamı emir buyurursunuz?

- Mollalığa devam. Naaşı kaldırmalıyız en azından.

- Aman efendim. Nasıl kaldırırız?

- Basbayağı kaldırırız işte.

- Yapmayın etmeyin sultanım, bunun yıkanması paklanması var. Tekfini, telkini...

- Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasılhane bulmalıyız.

- Şurada bir mahalle mescidi var ama...

- Olmaz. Vefat eden sen olaydın nereden kalkmak isterdin?

- Ne bileyim Ayasofya’dan, Süleymaniye’den. En azından Fatih Camii’nden.

- Ayasofya ile Süleymaniye’de devlet erkanı çoktur. Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii’ni iyi dedin. Haydi yüklenelim.

Ve gelirler camiye. Siyavuş Paşa sağa sola koşturur kefen, tabut bulur. Padişah bakır kazanları vurur ocağa. Usulü erkanınca bir güzel yıkarlar ki naaş ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur aydınlanır alnında. Yüzü şakilere benzemez. Hem mânâlı bir tebessüm okunur dudaklarında.

Padişahın kanı ısınmıştır bu adama, vezirin ona keza. Meçhul nalıncıyı kefenler, tabutlar, musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine hayli vardır daha. Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır ‘Sultanım’ der, ‘Yanlış yapıyoruz galiba’.

- Nasıl yani?

- Heyecana kapıldık, cenazeyi sorup araştırmadan getirdik buraya, Kimbilir hanımı vardı belki, belki de yetimleri?

- Doğru. Öyle ya. Neyse, sen başını bekle, ben mahalleyi dolanıp geleyim.

Vezir cüzüne, tesbihine döner, padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar. Nitekim sorar soruşturur, nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinler, sanki bu vefatı bekler gibidir. ‘Hakkını helal et evladım.’ der, ‘Belli ki çok yorulmuşsun.’ Sonra eşiğe çöker, ellerini yumruk yapar, şakaklarına dayar.

Ağlar mı? Hayır. Ama gözleri kısılır, belki hatıralara dalar. Neden sonra silkinip çıkar hayal dünyasından. ‘Biliyor musun oğlum?’ diye dertli dertli söylenir, ‘Bizim efendi bir âlemdi vesselâm. Akşamlara kadar nalın yapar, ama birinin elinde şarap şişesi görmesin, elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helaya.’

- Niye?

- Ümmet-i Muhammed içmesin, diye.

- Hayret.

Sizin zamanınızı satın almadım mı?

Sonra malum kadınların ücretini öder eve getirirdi. ‘Ben sizin zamanınızı satın aldım mı, aldım.’ derdi. ‘Öyleyse şimdi dinleseniz gerek...’ O çeker gider, ben menkıbeler anlatırdım onlara. Mızraklı İlmihal, Hüccet-ül İslâm okurdum.

- Bak sen! Millet ne sanıyor halbuki.

- Milletin ne sandığı umurunda değildi. Hoş, o hep uzak mescidlere giderdi. ‘Öyle bir imamın arkasında durmalı ki...’ derdi, ‘Tekbir alırken Kâbe’yi görmeli.’

- Öyle imam kaç tane kaldı şimdi.

- İşte bu yüzden Nişanca’ya, Sofular’a uzanırdı ya. Hatta bir gün ‘Bakasın Efendi!’ dedim,

‘Sen böyle böyle yapıyorsun; ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazen kalacak ortada’.

- Doğru öyle ya?

- ‘Kimseye zahmetim olmasın!’ deyip mezarını kazdı bahçeye. Ama ben üsteledim. ‘İş mezarla bitiyor mu?’ dedim. ‘Seni kim yıkasın, kim kaldırsın?’

- Peki o ne dedi?

- Önce uzun uzun güldü, sonra ‘Allah büyüktür hatun.’ dedi, ‘Hem padişahın işi ne?



Türbesi Unkapanı’nda
Nalıncı Baba’nın asıl adı, Muhammed Mimi Efendi’dir. Bergamalıdır. 1592’de vefat etti. Cenaze hizmetlerini bizzat padişah gördü ve onu evine defnetti. Kabri üzerine bir kubbe, önüne bir çeşme koydurdu. Bir tekke ile adını yaşattı. Türbesi Unkapanı’nda, eski Cibali Tütün Fabrikası’nın arkasında, Haraçzade Camii karşısındadır. Sultan Murad da 3 sene sonra rahmet-i Rahman’a kavuştu. Ruhlarına el-fatiha.
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,188
Tepki puanı
7,536
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
Allah CC. 'a binlerce şükür...

Allah CC. 'a binlerce şükür...

Hem nefes alıyoruz...
Hemde nefes veriyoruz şu an...
:evet

Selam ve DUA ile...
:H
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt