makbergulu
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 24 Tem 2007
- Mesajlar
- 467
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
furkan.........
Ama daha anneciğinin küçücük yavrusuyken, daha on dokuzunda, kocaman yüreğinle, tamda adına yakışır şekilde zulme meydan okuyunca Rabbim seni yanına aldı. Gözlerimize yaş yürüdü.
Sokakta yürürken senin akranlarını görüyorum.
Öylesine rahat, vurdum duymaz. Tek endişeleri sınavları ya da akşama ne yiyecekleri…
Ah Furkan Ah! Senin anneni kıskanmamak mümkün mü?
Ne güzel bir insan yetiştirmiş.
Seni hangi ninnilerle büyüttü de bu yaşta yüreğine bu aşkı, bu cesareti koydu?
Susma! Dilsiz şeytan olma! Elinle düzeltebiliyorsan düzelt!.. Mi dedi?
One minute çığlıklarıyla sana kurşun yağdıran İsrail Askerleri senin o tertemiz, gencecik yüzünde gördükleri hangi şeyden bu kadar korktu?
Ah Furkan Ah! Senin babanı kıskanmamak mümkün mü?
Senin boğazına giren lokmaları hangi alın teriyle kazandı, nasıl özenle seçti, kendi lokmasından arttırdıklarını dünya yetimleriyle paylaştı da, senin içinde bu sevgiyi, merhameti büyüttü?
Korkma! Allahtan Korkan başka hiçbir şeyden korkmaz!.. Mı dedi?
İsrail, Filistin topraklarına Gargad ağaçları ekmeye başladığında,
Sen dünyada yoktun!
Ama senin kanını akıtırken Yahudi, taşlar ağaçlar dile geldi ve dünyanın her yerinden:
“Bu insanlık suçudur. İsrail zalimdir!” diye çığlıklar yükseldi.
Sen daha okuma yazma bilmiyordun, koca koca adamlar sokakta küçük çocukların kolunu kıran askerlerle ilgili bir şeyler yapmak yerine, bol bol ruhsuz kınama mesajları yayınlıyorlardı. Sen anlamıyordun biliyorum.
Sana “One Minute, ha!” diye saldıran o korkaklar, sözün muhatabından öyle bir cevap aldılar ki sadece onlar değil ağabeyleri de şok yaşadı. Tüm korkaklar gibi ne yapacağını şaşırdı.
Bak sen ufacıktın ama bir ülkenin şahlanışına, özüne dönüşüne sebep oldun.
Sadece müslümanların değil yeryüzündeki tüm kimsesizlerin yüzünü güldürdün. Öyleki bir Yunanlı aktivist Türk gazeteciye “Başbakanınıza söyleyin, bize de sahip çıksın!” dedi.
Sen ufacıktın yaktığın ateş meşale oldu karanlıkları aydınlattı.
O ABD pasaportunun hiçbir şey ifade etmediğini, İsrail’in gerçek yüzünün ne olduğunu, Evrensel Hukuk kurallarının hiç bir yaptırım gücü olmadığını, Türklerin sabrının bir sınırı olduğunu, mazlumun ahının yerde kalmayacağını duymayanlara da duyurdun. Hatta onların, kendilerine söylettin.
Ruhun şad olsun! Havva Türe
Ama daha anneciğinin küçücük yavrusuyken, daha on dokuzunda, kocaman yüreğinle, tamda adına yakışır şekilde zulme meydan okuyunca Rabbim seni yanına aldı. Gözlerimize yaş yürüdü.
Sokakta yürürken senin akranlarını görüyorum.
Öylesine rahat, vurdum duymaz. Tek endişeleri sınavları ya da akşama ne yiyecekleri…
Ah Furkan Ah! Senin anneni kıskanmamak mümkün mü?
Ne güzel bir insan yetiştirmiş.
Seni hangi ninnilerle büyüttü de bu yaşta yüreğine bu aşkı, bu cesareti koydu?
Susma! Dilsiz şeytan olma! Elinle düzeltebiliyorsan düzelt!.. Mi dedi?
One minute çığlıklarıyla sana kurşun yağdıran İsrail Askerleri senin o tertemiz, gencecik yüzünde gördükleri hangi şeyden bu kadar korktu?
Ah Furkan Ah! Senin babanı kıskanmamak mümkün mü?
Senin boğazına giren lokmaları hangi alın teriyle kazandı, nasıl özenle seçti, kendi lokmasından arttırdıklarını dünya yetimleriyle paylaştı da, senin içinde bu sevgiyi, merhameti büyüttü?
Korkma! Allahtan Korkan başka hiçbir şeyden korkmaz!.. Mı dedi?
İsrail, Filistin topraklarına Gargad ağaçları ekmeye başladığında,
Sen dünyada yoktun!
Ama senin kanını akıtırken Yahudi, taşlar ağaçlar dile geldi ve dünyanın her yerinden:
“Bu insanlık suçudur. İsrail zalimdir!” diye çığlıklar yükseldi.
Sen daha okuma yazma bilmiyordun, koca koca adamlar sokakta küçük çocukların kolunu kıran askerlerle ilgili bir şeyler yapmak yerine, bol bol ruhsuz kınama mesajları yayınlıyorlardı. Sen anlamıyordun biliyorum.
Sana “One Minute, ha!” diye saldıran o korkaklar, sözün muhatabından öyle bir cevap aldılar ki sadece onlar değil ağabeyleri de şok yaşadı. Tüm korkaklar gibi ne yapacağını şaşırdı.
Bak sen ufacıktın ama bir ülkenin şahlanışına, özüne dönüşüne sebep oldun.
Sadece müslümanların değil yeryüzündeki tüm kimsesizlerin yüzünü güldürdün. Öyleki bir Yunanlı aktivist Türk gazeteciye “Başbakanınıza söyleyin, bize de sahip çıksın!” dedi.
Sen ufacıktın yaktığın ateş meşale oldu karanlıkları aydınlattı.
O ABD pasaportunun hiçbir şey ifade etmediğini, İsrail’in gerçek yüzünün ne olduğunu, Evrensel Hukuk kurallarının hiç bir yaptırım gücü olmadığını, Türklerin sabrının bir sınırı olduğunu, mazlumun ahının yerde kalmayacağını duymayanlara da duyurdun. Hatta onların, kendilerine söylettin.
Ruhun şad olsun! Havva Türe