Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Elazığ Fıkraları (1 Kullanıcı)

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
- Borç yüzünden iki arkadaş mahkemeye düşer. Hakim davacıya sorar.

"Sizin paranızı kim vermiyor.?" Alacaklı işaret ederek:

"O" Hakim borcu olana:
"Niye aldığınız parayı ödemiyorsunuz?"

Borçlu alacaklıyı tanımadığını ifade eder. Duruma çok bozulan alacaklı, hakaretin bu kadarına dayanamayacağını belirttikten sonra:

"Hakim beg, şimdi bu beni tanimi, ele mi? Madem ele ben onu heç tanimim." Der ve dava kapanır...
 

KatrePare

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Tem 2011
Mesajlar
4,014
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Hakim beg, şimdi bu beni tanimi, ele mi? Madem ele ben onu heç tanimim" Seni yaratana gurban amcam :)
Cok guzeldi :)
 

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
BAL MI NE Mİ?

Köylünün biri doktora gider. Birikmiş parasıyla muayene olur. Sonuç; tüberkülozdur.

Doktor:

"Siz çok hastasınız, ciğerleriniz çürümüş. Kesin, tedavi olmalısınız. Size ilaç yazacağım, alabilir misiniz?"

Hasta:

"Yok."

deyince, doktor ilaçları kendi dolabından verir ve:

"Ama yiyeceklerine de dikkat edeceksin,"

Hasta:

"Nasıl?"

Doktor:

"Her sabah aç karnına bal yiyeceksin. Bulabilirsen arada bir de etli yemek ye"

Hasta doktora teşekkür eder ve gider. Ama düşünceler almıştır:

"İlacı hallettik, ama bu bal işi zor... Çok pahalı." diye düşünürken pazara gelir. Pazarda bal satan birinin yanında durur. Çekingen bir tavırla balın önünde durur! İşaret parmağını bala dokundurarak ağzına götürür. Sonra da bal satan adama sorar:

"Bu ne mi?"

Satıcı kızgın bir tavırla:

"Bal, bal..! Ne, ne demek?"

Hasta sakin bir tavırla:

"Hı.."

Hasta bu sefer iki parmağıyla daha derine daldırıp, yalanır. Ve yine sorar:

"Bal mı, ne mi?"

Satıcı:

"Bal yav, bal işte. Alacaksan al,"

Bizim hasta bu kez avucunu bala daldırıp, iyice bir yalandıktan sonra satıcıya sorar:

"Kaça mı?"

Satıcının artık sabrı kalmamıştır:

"Yav alacaksan al. Almisen git işen. Zaten, Bu bal mı, bu ne mi, kaça mı? dedin, yarısını yedin. Cehennem ol git, hayvan herif."

Satıcı bu lafları sayarken bizim hasta baldan bugünkü nasibini aldığı için arkasına bakmadan kaçıp gider.
 

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
BAL MI NE Mİ?

Köylünün biri doktora gider. Birikmiş parasıyla muayene olur. Sonuç; tüberkülozdur.

Doktor:

"Siz çok hastasınız, ciğerleriniz çürümüş. Kesin, tedavi olmalısınız. Size ilaç yazacağım, alabilir misiniz?"

Hasta:

"Yok."

deyince, doktor ilaçları kendi dolabından verir ve:

"Ama yiyeceklerine de dikkat edeceksin,"

Hasta:

"Nasıl?"

Doktor:

"Her sabah aç karnına bal yiyeceksin. Bulabilirsen arada bir de etli yemek ye"

Hasta doktora teşekkür eder ve gider. Ama düşünceler almıştır:

"İlacı hallettik, ama bu bal işi zor... Çok pahalı." diye düşünürken pazara gelir. Pazarda bal satan birinin yanında durur. Çekingen bir tavırla balın önünde durur! İşaret parmağını bala dokundurarak ağzına götürür. Sonra da bal satan adama sorar:

"Bu ne mi?"

Satıcı kızgın bir tavırla:

"Bal, bal..! Ne, ne demek?"

Hasta sakin bir tavırla:

"Hı.."

Hasta bu sefer iki parmağıyla daha derine daldırıp, yalanır. Ve yine sorar:

"Bal mı, ne mi?"

Satıcı:

"Bal yav, bal işte. Alacaksan al,"

Bizim hasta bu kez avucunu bala daldırıp, iyice bir yalandıktan sonra satıcıya sorar:

"Kaça mı?"

Satıcının artık sabrı kalmamıştır:

"Yav alacaksan al. Almisen git işen. Zaten, Bu bal mı, bu ne mi, kaça mı? dedin, yarısını yedin. Cehennem ol git, hayvan herif."

Satıcı bu lafları sayarken bizim hasta baldan bugünkü nasibini aldığı için arkasına bakmadan kaçıp gider.
 

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
Elazığlının biri, eli sol yanağında gözleri kızarmış ve konuşması zorla anlaşılacak bir tarzda eczacının birine:

“Yav dişim çoh fena, dohtora gettim ilaç vermedi. Hele buna bi bah da ilaç ver... Yav dohtor beni gapiya atti bili misin?

Eczacı şaşırarak:

“Yav geçmiş olsun, hakikaten durumunuz iyi degil. Ne oldu, doktor size niye reçete yazmadı?”

Adam eczacıdan yüz bulunca:

“Yav abe densüzlük işte. Ben dohtor bege dedim ki “Ben seni hatirlim. Sen Kinederiçli del misin? Ananla baban eşege çüt binerdi ha.” Dohtor nasıl yumruğu vurdusa patlattı. Ben de elece buraya geldim.”

Adam densizliğinin cezası olarak on beş gün diş ağrısı çeker.
 

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
HANIMINDAN KORKMAYAN VAR MI?

Elazığ’da adamın biri kahveye girer ve oyun oynayanlara hitaben:

“Hop abeler, bi dakka. Hanımından gorhanlar ayağa gahsın.”

Ani bir gürültü, hayda herkes ayakta. Bir kişi hariç. Kahvenin tamamı hayretler içinde. Soruyu soran adam, oturan adama yaklaşır ve:

“Abe helal olsun be, deliganlı adam mışsın. Harbiden sen hanımından korkmaz mısın?”

Adam nefes nefesedir. Heyecanı biraz geçince:

“Yav gardaşım ele bi laf ettin ki, dizlerim kırıldı, galhamadım.” der.
 

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
Elazığlının biri, şiddetli gribe yakalanmış. Cepleri mendil dolu. Burnu öyle bir akıyor ki tarifsiz. Bizim gripli yolda yürürken, bir arkadaşı rastlar ve sorar:

“Yav geçmiş olsun. Bu halin ne?”

Bizim gripli, bir arkadaş bulmanın sevinciyle:

“Yav Mehmet, heç sorma. Allah düşmanımın başına vermiye, bi grip olmuşum, burnum fışır fışır ahi. Bu neden ola acep?”

Arkadaşı:

“Kardeşim o senin erkekliginden. Erkek adamın böyle burnu ahar.”

“Mehmet, benim gaynanam gilin evi buraya yahın. Gel bunu orada da söle. Gaynanam bahan pis hımik deyi.”

“Tabi canım sölerim.”

Kayınvalideye gidilir. Kayınvalide misafirlerine kahve ikram eder. Sonra bizim gripli gür bir sesle:

“Fışşşşşş...”

Ardından da böbürlene böbürlene:

“Arkadaş benim burnum ahi, neden acaba?”

Arkadaşi da:

“Neden olacah, pisliğinden” deyince

Gripli şaşkın biraz da kızgın bir tavırla:

“Ulan aşağıda bahan ele demedin”

Arkadaşı gayet sakin bir ses tonuyla:

“Oğlum aşşağıda arhadaşdıh, burda gahvenin hatırı var” der.
 

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
OTUZ KURUŞA PEYNİR

Taze peynir yeni çıkmıştır. Yaşlı kadının biri peynir almak için çarşıya gider. Bakkalın birine sorar:

“Gurban bu peynir gaça? Güzele benzi”

“Teyze, 50 guruş”

“Eyi eyi, hele öbür tükenlere de baham... Çağam bahallı mı?

“Yok teyze, normal fiyat”

Teyze bir yere daha sorar:

“Peynir gaça?”

“30 guruş”

Teyze 30 kuruşu duyunca şaşırır. Hesap bilmedigi için bakkala çıkışarak:

“Ana oğul ihtiyarım diye beni mi gandırisin?”

Biraz önce peynir sorduğu bakkalı işaret ederek:

“Orda 50 guruş dediler almadım. Ana edisin ki 30 guruşa canıma çekesin del mi? Get o yanı, gider oradan alırım”

Bakkal neye uğradığını anlamamış bir vaziyette:

“Anacım sen hesap mı bilmisin, yohsa dalga mı geçisin?” der, demez yaşlı teyze lafı bakkalın ağzına tıkar:

“Hesabı senden eyi bilim. Benim yetişmiş, senden böyük oğullarım var.” der.
 

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
Adamın biri, Temmuz sıcağında tarlasında çalışmaktadır. Öyle yorulur ki sonunda dayanamayarak işi bırakıp yakındaki söğüdün gölgesinde dinlenmeye gider. Bir de bakar ki çocukların ikisi de söğüdün gölgesinde uzanmış yatıyor. Adam büyük oğluna:

“Oğlum bana bi su getirsene” der.

Büyük çocuk hiç oralı olmayınca küçüğü babasına:

“Baba senin bu oğlunda hiç hayır yoh. En eyisi sen get suyun iç, bi bardah da bahan getir” der.
 

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
Yaşli bir teyze hımiktir. Yani burnundan konuşur.

Bizim hımik teyze manava gider. Çarşaflı gözünün biri dışarıda, çarşafının yarısı da dişlerinin arasında domates seçer. Bizim teyze hımik ama zekadan nasibini almış, çok uyanık.

Teyze manava aptal bir tavır ve o hımik konuşmasıyla:

“Ana gurban, bu domatesler gaça?”

Tesadüf o ya bizim manav da hımik. Bir bakar ki teyze domatesleri seçerken, domatesleri alt üst etti. Üstelik yarısı da yerde. Manav da kızgınlığının son haddiyle ve o hımik konuşmasıyla:

“Seçme anam seçme. O ne biçim domates alisin, get anam” der.

Kadıncağız da manavın kendi ağzından ettiğini zannederek ayakkabısını çıkarır ve manavın kafasına vurarak:

“Boynu devrülesice, yerişip yetmeyesin, o boyda galasın, salah. Benim gibi yaşlı garının ağzından etmeye utanmi misin.”deyince,

Manav neye uğradığını anlamadan, bir yandan feryat eder, bir yandan da derdini anlatır:

“Anam ne vurisin, gafamız gırıldı. Bende senin gibiyim da”
 

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
Orucun yiyilmesinin yasak olduğu bir dönemde, Harput ta iki müslüman genç, orucunu yerlerken yakalanır ve kadıya götürülürler.

Gençlerden biri, Kadı'nın karşısında hüngür hüngür ağlarken diğeri hiç oralı olmaz. Kadı ağlayan gence sorar:

" Oğlum senin adın ne? "

" Ahmet "

" Baban adı ne? "

" Mehmet "

" Anan adı ne? "

" Ayşe "

Kadı aldığı cevaplardan dolayı çok kızar. Müslüman bir ailenin çocuğunun oruç tutmaması büyük bir suç olduğu için çocuğu ölüm cezasına çarptırır.

Sıra oralı olmayan gence gelir. Aynı sorular ona da sorulur.

Genç adının "Salamon" babasının adının "Agop" annesinin adının da "Mariya" olduğunu söyler.

Kadı bakar ki bu Müslüman değil, yapılacak birşey yok. Mecburen af eder. Tam bu sırada, bizim sözde Ermeni genç, Kadıya:

" Kadı efendi bu benim arkadaşımdır. Bunu ben kandırdım. Şimdi ben Müslüman olursam, bu arkadaşımı benim için bağışlarmısın?"

Kadı biraz düşünür ve kabul eder Af olunan gençler, yolda yürürken bizim sözde Ermeni, öbürüne;

" Bak oğlum Müslümandım, Ermeni oldum kendimi gurtardım. Birdaha Müslüman oldum seni gurtardım."
 

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
Kaymakam bir gün ilçeye bağlı olan köylerden birine gider ve halkı toplar. İnceleme yapıp rapor tutacaktır. Yalnız kaymakamlığın vermiş olduğu o ulaşılmaz havayı köylüye yansıtmamak için köylülerle sohbette bulunur. Köylülerden birine:

“İsm-i aliniz” diye sorar. Tesadüf bu ya köylünün İsmail adında bir asker oğlu varmış. Baba hayretler içinde:

“İsmailim askerde, iki aya kadar gelecek” der.
 

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
Birbiriyle geçinemeyen iki kişi mahkemelik olurlar. Mahkemede davaya bakacak olan hakim rüşvet yemektedir. Bunu haber alan davalılar, hemen hakimi satın almaya çalışırlar.

Biri hakime iyi kalite bir halı hediye eder. Diğeri ise bir katır hediye eder. O zaman katırın değeri epeyi fazla. Birbirlerinden habersiz rüşvet veren davalılar, davayı kazanacaklarından emin bir şekilde mahkemeye giderler.

Davalılardan halı veren, hakime:

“Hakim bey halımızı bilisin yani. Halımız ortada”

birkaç tekrardan sonra, hakim de halı veren davalıya:

“Yav tamam halınızı anladık anlamasına, ama katır ayağıma basi.” der.


 

ahmetmeydani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
Köyün birine yeni bir imam gelir. aradan epeyi zaman geçer. Köy halkı imamın her şeyinden memnundur. Fakat imam ölüleri çok çabuk yıkamaktadır. Öyle ki on dakika içinde ölüyü yıkayıp kefenledikten sonra defnediyor.

Köy halkı imamın ölüleri nasıl yıkadığını öğrenmek için bir gönüllü bulup ölü diye imama götürürler. İmam cenazeyi içeri alır.

Aradan epeyi zaman geçer. Köy halkı:

“İmamın günahını aldık, adam bu sefer ölüyü iyi yıkıyor” derler. Ama içten içe de merak içindedirler.

Derken imam kan ter içinde çıkar ve köylüye:

“Kardeşim bundan sonra ölüleriz iyice ölsün, ondan sonra getirin. Bana iş çıkartmayın. Tam öldürene kadar canım çıktı.”
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt