Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

El-LATİF (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Latîf: En ince işlerin bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nüfûz edilemeyen, en ince şeyleri yapan, ince ve sezilmez yollardan kullarına çeşitli faydalar ulaştıran. (1)

Latîf, kelime mânâsıyla, katı olmayan, ince, hoş ve yumuşak mânâsına gelir. Latîf, kelimesinin, hem lütuf ve yardımla, hem de letafetle yani kesif(katı,yoğun,mat) ve katı olmamakla ilgisi vardır. (2)

Kuranı Kerimde Latîf ismi şerifi yukarıdaki manalarıyla yer almaktadır. Bunların dışında Enam:103 de, gözlerin Kendisini idrak ve ihata edemeyeceği bildirilirken, bu vasfın gelmesinde 'son derece letâfet ve nüfuz edilmezlik' anlamı bariz bir şekilde hâkimdir (3)

Allah gerçekten bütün mahlukata öyle bir incelikle ve sırla lütuflarını ulaştırır ki bunda bir şuur sahibini sezmemek mümkün değildir. Akıl olmasa bile vicdan bunu sezdirmeye yeter; kulak verildiğinde vicdandan sessiz bir çığlığın yükseldiği farkedilir. Hz. İmam-ı Gazalî Latîf isminin hikmet dolu tecellilerini şöyle nazara verir:
Çocuğu anne karnında kat kat karanlıklar içinde yaratması Allahın lütfundandır. Allah cenini orada yaratır, muhafaza eder ve orada doğumuna kadar göbek bağı vasıtasıyla besler.Doğduğu zaman, memeyi ağzına alıp emmesini ilham eder. Doğar doğmaz, gecenin karanlığında da olsa, görmeden ve kimseden öğrenmeden hemen memeye yapışıp emmeye başlar. Bütün bunlar Allahın lütfu olduğu gibi çok ince ve nafiz ilminin eseridir. Aynı bebeğin büyüme çağında da bu İlâhî lütuf ve letâfetler devam eder. Doğumu takip eden ilk aylarda dişlerini yaratmaz ki memeyi rahatlıkla emebilsin. Çünkü o dönemde onun gıdası sadece süttür. Sütün haricinde gıda alabileceği zamana gelince dişleri çıkmaya başlar. Artık yemeğe ihtiyaç duymakta, mideye yavaş yavaş pişmiş yemeklerin girmesi gerekmektedir. Alınan bu yiyeceklerin çiğnenebilmesi için dişler çıkmaya başlar. O dişlerin farklı şekillerde yaratılması da ayrıca üzerinde düşünülmeye değer. Kimisi, yemeği çiğneyip öğütme görevi görsün diye sert ve sivri yaratılır. Azı dişleri de böyledir. Kimisi, kesme vazifesini görsün diye bıçak gibi keskin yaratılır. Ön dişler de böyledir. Kimisi de kırma işini yapsın diye sert ve sivri yapılır. İki ön yanlardaki dişler böyledir. Bütün bunlar Allah'ın birer lütfudur. (4) İlâhî inâyetler genellikle latîf sûretlerde gelir ve beklenmedik şekillerde gerçekleşirler. Bilhassa bahara ve onda cereyan eden latîf canlanış, süsleniş ve kuruluşlara kulak verilse, diğer birçok ismin yanısıra en çok yâ Latîf dedikleri işitilecektir.(5) Hayvanlar aleminde de şartlara göre yaratılış bütün güzelliğiyle göze çarpmaktadır.

Allahın sınırsız lütfu, talep ettiği ve karşılığına verdiği arasındaki orantıda da okunabilir. Sabır dolu kısacık bir ömre karşılık bir tarafı ebedî iki cihan saadeti vermesi Onun lütfundan değildir de nedir? Velhasıl Allahu Teâlâ öyle bir Lâtiftir ki, her şeyi bir şeye hazîne yapmıştır. Meselâ: sedef dediğimiz deniz böceğini inciye, arıyı bala, tırtıl böceğini ipeğe hazine yaptığı gibi, insan oğlunun gönlünü de kendi marifetine hazîne yapmıştır. (6) İnsan görünüşte atomlardan oluşan bir maddeden ibarettir; ama ona üflenmiş olan hazine, aklının faaliyetleri o madde içindeki mananın bir işareti, Latîf ismi şerifinin aşikar bir tecellisidir.

Görüldüğü gibi letafet hisleri coşturan, yumuşaklık içeren bir kavramdır. Bu açıdan bakıldığında letafet maddeyi aşan, manada zirveleştiren bir vasıtadır. Latîf isminden bir melodi yakalayış ise maddecilikten sıyrılış, kalbin yoğrulması ve nihayetinde içte oluşan ışın demetinin cemiyete aksettirilmesine ulaştıran Zümrüd-ü Ankadır Davranışlarda ölçülü bir yumuşaklık, musibetler içince gizlenmiş olan rahmeti duyuş, arayış ve sabra götüren küheylandır.

Güzel Allahım, senden ne gelecekse gelsin
Sen ki, rahmetinle de kahrınla da güzelsin.(1977) (7)


DİPNOTLAR:
1-Esmâ'ül Hüsnâ Şerhi-(Merhum)Ali Osman Tatlısu-Yağmur Yayınevi(Istanbul;1982) s.94
2-Esmâ-i Hüsna Allah'in Güzel Isimleri-Prof.Dr.Alâaddin Başar-Zafer Yayınları(Eylül 2001) s.87
3-Kur'ân ve kâinat penceresinden Esmâ-i Hüsnâ- Doç. Dr. Abdülaziz Hatip- Gençlik Yayınları(Nisan 2001) s.171
4-a.g.e s. 171,172
5-a.g.e s.173 (Sözkonusu kesitte Sözler(B.Said Nursi) adlı eserden istifade edilmiş-s.334)
6-Esmâ'ül Hüsnâ Şerhi-(Merhum)Ali Osman Tatlısu-Yağmur Yayınevi(Istanbul;1982) s.95
7-Çile(Bütün Eserleri, Cilt 4)- Necip Fazıl Kısakürek- Büyük Doğu Yayınları(44.basım-Mayıs2001) s.48
 

bayasis

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: El-LATİF

saol kardeş eline saglık
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt