selamun aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu
bizlerin cin denilen varlıklarla olan bilgilerimiz sanıldığından çok daha fazladır.
cinler ateşten yaratılmış varlıklar olarak beyan edilmekte ve haklarında azaptan tutun da rızka evlenmeye kadar onlarca soru sorulmakta.
esasen taktir gereği ALLAH teala kimin ins kimin cin ve bu gruptakilerden kimin ashab-ı yemin kimin mukarreb olacağına karar vermektedir denilmeli.
güneş ve onun gıdası denen zaman mekan ve varlıkların rızıkları esasen harlı bir ateş olduğu bilinmektedir. teknik olarak güneşin bize ulaşann son ışını 8,5 dakika öncesine aittir yani bizim güneş saatimiz esasen 8,5 dakika geriden işler. kameri takvim dünya zamanına daha uygundur.
buna göre 8,5 dakika önce ateş olan şey 8,5 dakika sonra bilinene zaman mekan ve rızkı oluşturur. soğuma buharlaşma ve ısı nebatat ve hayvanatın ve dolayısıyla bizim rızkımızdır. güneş olmazsa hayat olmaz.
bu açıdan rızkımızın kaynağı ve mekanımızın cve zamanımızın zahiri sebebi güneş yani yangındır denebilir. bu açıdan ALLAH teala nar denen ateşten yarattığı varlıklar sınıflamasındayız diyoruz. esasen bilerin rızkı hayatı evlenmesi ve azabı cinlerinki ile aynıdır.
daha da ilginci kişi şeytani amelden uzaklaştıkça insleşir uzaklaşmöadıkça zaten cinnidir de denbilir. ALLAH teala gerek insten gerek cinden olsun derken aslında özün cin olduğunu ve bunun yaratılarak ve bunda devamiyet sağlanarak inse dönüştüğünü beyan eder.
bu nedenle evlilik rızık ve sair konularında tercihlerimizi dine uygun yaparsak ve bu dini yaşarsak cinni olmayan haletlerle evlenbir ve rızık kazanırız da diyebiliriz. bizim ins olduğumuz bir zehabdır ve ALLAH teala onlar dua etmese ne ehemmiyeti var derken bu dua boyutu bilinenden daha vahim neticeler doğurmaktadır.
bilinene alemde herşeyimizin kaynağı bize can verirken ins olduğğumuz iddiası bir çaba ve gayret mahsulu olarak kalmakatdır. HZ.SÜLEYMAN aleyhisselatu vesselamın yanında çalışan ifritlerden tutun özü cin olan şeytana kadar esasen benzeşim olarak değil de içerik olarak da aynı mayadan yapıldığımızı anlamaktayız. insin salsala safahatı denen pişmiş çamur tabiri tasavvufta yer bulmuş ve hamdım piştim yandım deken aslında insan oldum demek istemişlerdir de denebilir.
siz bize bakarak veya biz size bajkarak ins veyua cin tabirini kullanmayız. emre riayet ile ins olmaya ve daha da önemlisi mukarrebleşmeye çalışırız. bu nedenle cinlerden faydalanılabilir mi veya evlenilebilir mi diye sorarsanız cevap basittir. yaşamının tamamı güneşe endeksli olan kişi güneşe yani yaşama tapar ve bu kişi cindir. bu kişiden ne kadar faydalanırsanız bir cinden o kadar faydalanır bu kişiyle ne kadar evlenirseniz bir cinle evlenmiş olursunuz.
sorun kaynağı güneş olan şey güneş gibi davranır ve verdiği şeyleri bir şekilde dönüştürerek sizden geri alır. mesela bizce sen de bana borçlusun veya bunca yıl sana baktım sen de bak veya artık zararda ve karda eşitiz sen yoluna ben yoluma tabiri ve yaşantısı insi değil cinnidir. buradaki diğergamlık kardeşi candan öte bilme ise insidir ve karşılıksızlıktan ziyade hep ikamelerle doludur.
buradaki öz ve genelgeçer prensip ALLAH tealaya kul olmak ve zamanı ve mekanı tenzih eden zat ile bnirlikte olup hiçbir şeye bağlanmadan insin halife özelliğini yaşamak gerekmekte.
zannımca bir çok kişi hala hayatın cinni boyutunda olduğundan halifeyi ve insanın yaşamının kudretini bilmemektedir. güneşle tabi olmayan hayatlar ALLAH tealanın izniyle halife olarak kabul edilecek cin ve ins ıhve olurkjen aslında aynı şey olduklarını da anlayacaklardır.
ALLAH teala bizlerden razı olsun.
