Tıpkı Hasan Dağındaki Ağ Çeşme gibi yaz-kış, gece-gündüz ve kimler içer acaba demeden akan gönül güzelliklerini hasbî hizmete sunuyor..
Bebek yüzü kadar saf, pâk ve berrâk Allah (cc) Rızasıyla..
Bebek kokusu kadar ayrıcalıklı ve hoş Muhammedî Muhabbetle…
Bebek teslimiyeti ve tevekkülü kadar müstesnâ Erenler Erdemince..
Ledün İlminin özellik ve güzelliklerini lâzım ve lâyık bir letâfet içinde ve geldiği gibi..
Kendi kulluk kimlik ve kişiliğinin “BEN” liğinin âfâkından,
Muhammedî Mahviyyet “BİZ” liği enfüsünde,
Muhteşem bir “İLE” lik ve “BİLE” lik Destanı sunuyor…
Bu engin Muhammedî oluş şuûrunu, nûrunu ve sürûrunu,
Onurla kutlar Hasbî ve Habibî Hizmetlerinin devamını dilerim..
Dünyasında, dininde ve âhiretinde hak ve hayır bulmasına duâ ederiz..
Gönlün ve ömrün Nûr-u Mîm dolsun su gibi azîz ol, Azîz kardeşim!..
İlk “Şey” olan ilk “Nokta” nın, hareketi ve harekesi her yüreğe rahmet damlaları olarak ebediyen yağsın!..
Hak Erenlerin ruhu şâd olsun!..
Rahmetenli’l- âlemin Efendimiz’ e Salât ve es Selâm olsun!..
Rabbü’l- âlemin Allah’ımıza Hamd olsun!..
Allah’tan razı ol ve Allah (cc) senden razı olsun!..
Ezel – Ebed ELİF!
BilinsiN
Ezel - Ebed ELİF :1-15
ELİF= ALLAH(CC)
MİM= MUHAMMED(SAV)
KAF= KUR'ÂN-I KERİM
NUN= Biz (Nahnü)
DAD = Dost
DAL = Düşman
LÂMELİF= Mâsivâ
Elif olursa bana ırak
Göz yaşım akar iki ırmak
Gönül dünya fâni, bırak
Maksadım bâki Elif’e varmak.
Elif dost bilse eneyi
Ene istesin artık neyi
Kaziyye makuse olsa
Ene yok, var mı bir şeyi.
Bu dert bana derman imiş
Kur’ân Dosttan ferman imiş
Allah için bakana
Cümle âlem bürhan imiş.
Mü'minin mi’racı namaz
Şeriat keserse kanamaz
ALLAH'ın dostu olanlar
O’NUN kulunu kınamaz.
Kur’ân’da Elif Lâm Mim'im var
Elif yazan kalemim var
Elif bana dost olsaydı
O’ndan baska kimim var?
Dost yanar için için
Kimseler bilemez niçin
Mânâsı olur mu “Hiç” in
Yanış DOST ELİF için.
Elif olmasaydı
Mim olur muydu hiç
Mim olmasaydı
Her şey olurdu hiç.
Mim hürmetine yâ Elif
Su kulun âciz ve zaif
Kendine dost eyle
Mahrum etme yâ Elif.
Bin bir isimli ELİF
Habibi Mim uğruna
Âlemi eyledi te’lif
Ne olur şu kuluna
Mim aşkına yâ Elif
Dost ol ey Müellif.
Garibin gözyaşını silmeli
Elif dost ise gülmeli
Garibe yaptığın ihsanı
Kendine yapılmış bilmeli.
Elif dost ise bize
Hayatta hoş, mematta
Elif’ten mahrum ise
Mânâ kalmaz hayatta.
Elif bin, Elif bir
Elif’in ismi bin bir
Elif bize dost ise
Elem ve sevinç bir.
Elif aradım göz kapalı
Bulmadıkça öz kapalı
O’NU buluncaya kadar
Kullarına söz kapalı.
Dost Elif ise yeter
Ne gam, ne keder
Dost O değilse eğer
Sevgi elemden beter.
Mim aşkına yâ Elif
Su âcizi eyle ârif
Âciz kulun ne kesif
Elif ise ne Latif.
Mâsivâ : Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Bâki : Ebedî, dâimî. Sonu gelmez. Ölmez. * Sonsuz. * Cenâb-ı Hak.
Ene : Ben. * Gr: Birinci şahıs zamiri.
Enâniyet : (Enâniyyet) Benlik. Kendine güvenmek, gurur. Hodbinlik. Sadece kendine taraftarlık. Her yaptığı işi kendinden bilmek.
Kaziye : Man: Hüküm. Bir hükmü ifâde eden kelâm. * Karar. Fikir. İfâde. * Hak veya bâtıl mâna ifade eden söz. * Hükmeylemek. * Hükümet.
Makuse : Ma’kuse. Tersine dönmüş, aksetmiş, başaşağı çevrilmiş, zıddı. * Uğursuz.
Ferman : f. Emir. Tebliğ.
Bürhan : Delil, hüccet, isbat vasıtası. * Man: Yakînî mukaddemelerden meydana gelen kıyas. * Red ve inkâr için itiraz kabul edilmeyecek surette isbat-ı hakikat eden kavi hüccet.
Mi’rac : Yükselecek yer. * En yüksek makam. * Huzur-u İlâhî. Peygamberimiz Hz. Muhammed (A.S.M.) Efendimizin, Receb ayının 27. gecesinde Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna ruhen, cismen, hâlen çıkması mu'cizesi ki; en büyük mu'cizelerinden birisidir
Âciz : Beceriksiz. Eli ermez. Kabiliyetsiz. Gücü yetmez olan.
Zaif : (Za'f. dan) Güçsüz, iktidarsız, kuvveti az, kuvvetsiz, tâkatsız. Kansız. Gevşek, tenbel.
Mahrum : Maddi veya manevi nimetlerden uzak kalmak. * Malı bereket bulmaz olan bedbaht. Felâhtan nasibsiz olan. * İffetinden dolayı zengin zannedildiğinden sadakadan mahrum olan.
Te’lif : Eser yazmak. Barıştırmak. Husumeti defetmek. Ülfet ve imtizac ettirmek. * Çeşitli şeyleri birleştirip karıştırmak. * Noksan bir adedi bine çıkarmak
Müellif : (Ülfet. den) Te'lif eden. Kitab tertib eden, kitab yazan. Kitab meydana getiren. * İmtizac ettiren.
Memat : Ölüm. Ahirete göç etmek. (Bak: Mevt)
Ârif : (İrfan. dan) Bilen, bilgide ileri olan. Aşinâ, vâkıf. Hakkı, hakkı ile bilen. * Sabırlı ve mütehammil. * Çok düşünmeğe ihtiyaç kalmaksızın, tekellüfsüz gördüğünü bilen ve anlayan. * Zevkî ve vicdanî irfan sâhibi olan.
Kesif : Koyu. Çok sık ve sert. Şeffaf olmayan.
Latif : Mülâyim. Yumuşak. Nâzik. Mütenâsip. * Güzel. Şirin. Küçük ve hoşa giden. * Cisimle alâkası olmayan. Göze görünmeyen. * Çok lutf edici. * Derin, gizli.
Bebek yüzü kadar saf, pâk ve berrâk Allah (cc) Rızasıyla..
Bebek kokusu kadar ayrıcalıklı ve hoş Muhammedî Muhabbetle…
Bebek teslimiyeti ve tevekkülü kadar müstesnâ Erenler Erdemince..
Ledün İlminin özellik ve güzelliklerini lâzım ve lâyık bir letâfet içinde ve geldiği gibi..
Kendi kulluk kimlik ve kişiliğinin “BEN” liğinin âfâkından,
Muhammedî Mahviyyet “BİZ” liği enfüsünde,
Muhteşem bir “İLE” lik ve “BİLE” lik Destanı sunuyor…
Bu engin Muhammedî oluş şuûrunu, nûrunu ve sürûrunu,
Onurla kutlar Hasbî ve Habibî Hizmetlerinin devamını dilerim..
Dünyasında, dininde ve âhiretinde hak ve hayır bulmasına duâ ederiz..
Gönlün ve ömrün Nûr-u Mîm dolsun su gibi azîz ol, Azîz kardeşim!..
İlk “Şey” olan ilk “Nokta” nın, hareketi ve harekesi her yüreğe rahmet damlaları olarak ebediyen yağsın!..
Hak Erenlerin ruhu şâd olsun!..
Rahmetenli’l- âlemin Efendimiz’ e Salât ve es Selâm olsun!..
Rabbü’l- âlemin Allah’ımıza Hamd olsun!..
Allah’tan razı ol ve Allah (cc) senden razı olsun!..
Ezel – Ebed ELİF!
BilinsiN
Ezel - Ebed ELİF :1-15
ELİF= ALLAH(CC)
MİM= MUHAMMED(SAV)
KAF= KUR'ÂN-I KERİM
NUN= Biz (Nahnü)
DAD = Dost
DAL = Düşman
LÂMELİF= Mâsivâ
Elif olursa bana ırak
Göz yaşım akar iki ırmak
Gönül dünya fâni, bırak
Maksadım bâki Elif’e varmak.
Elif dost bilse eneyi
Ene istesin artık neyi
Kaziyye makuse olsa
Ene yok, var mı bir şeyi.
Bu dert bana derman imiş
Kur’ân Dosttan ferman imiş
Allah için bakana
Cümle âlem bürhan imiş.
Mü'minin mi’racı namaz
Şeriat keserse kanamaz
ALLAH'ın dostu olanlar
O’NUN kulunu kınamaz.
Kur’ân’da Elif Lâm Mim'im var
Elif yazan kalemim var
Elif bana dost olsaydı
O’ndan baska kimim var?
Dost yanar için için
Kimseler bilemez niçin
Mânâsı olur mu “Hiç” in
Yanış DOST ELİF için.
Elif olmasaydı
Mim olur muydu hiç
Mim olmasaydı
Her şey olurdu hiç.
Mim hürmetine yâ Elif
Su kulun âciz ve zaif
Kendine dost eyle
Mahrum etme yâ Elif.
Bin bir isimli ELİF
Habibi Mim uğruna
Âlemi eyledi te’lif
Ne olur şu kuluna
Mim aşkına yâ Elif
Dost ol ey Müellif.
Garibin gözyaşını silmeli
Elif dost ise gülmeli
Garibe yaptığın ihsanı
Kendine yapılmış bilmeli.
Elif dost ise bize
Hayatta hoş, mematta
Elif’ten mahrum ise
Mânâ kalmaz hayatta.
Elif bin, Elif bir
Elif’in ismi bin bir
Elif bize dost ise
Elem ve sevinç bir.
Elif aradım göz kapalı
Bulmadıkça öz kapalı
O’NU buluncaya kadar
Kullarına söz kapalı.
Dost Elif ise yeter
Ne gam, ne keder
Dost O değilse eğer
Sevgi elemden beter.
Mim aşkına yâ Elif
Su âcizi eyle ârif
Âciz kulun ne kesif
Elif ise ne Latif.
Mâsivâ : Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Bâki : Ebedî, dâimî. Sonu gelmez. Ölmez. * Sonsuz. * Cenâb-ı Hak.
Ene : Ben. * Gr: Birinci şahıs zamiri.
Enâniyet : (Enâniyyet) Benlik. Kendine güvenmek, gurur. Hodbinlik. Sadece kendine taraftarlık. Her yaptığı işi kendinden bilmek.
Kaziye : Man: Hüküm. Bir hükmü ifâde eden kelâm. * Karar. Fikir. İfâde. * Hak veya bâtıl mâna ifade eden söz. * Hükmeylemek. * Hükümet.
Makuse : Ma’kuse. Tersine dönmüş, aksetmiş, başaşağı çevrilmiş, zıddı. * Uğursuz.
Ferman : f. Emir. Tebliğ.
Bürhan : Delil, hüccet, isbat vasıtası. * Man: Yakînî mukaddemelerden meydana gelen kıyas. * Red ve inkâr için itiraz kabul edilmeyecek surette isbat-ı hakikat eden kavi hüccet.
Mi’rac : Yükselecek yer. * En yüksek makam. * Huzur-u İlâhî. Peygamberimiz Hz. Muhammed (A.S.M.) Efendimizin, Receb ayının 27. gecesinde Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna ruhen, cismen, hâlen çıkması mu'cizesi ki; en büyük mu'cizelerinden birisidir
Âciz : Beceriksiz. Eli ermez. Kabiliyetsiz. Gücü yetmez olan.
Zaif : (Za'f. dan) Güçsüz, iktidarsız, kuvveti az, kuvvetsiz, tâkatsız. Kansız. Gevşek, tenbel.
Mahrum : Maddi veya manevi nimetlerden uzak kalmak. * Malı bereket bulmaz olan bedbaht. Felâhtan nasibsiz olan. * İffetinden dolayı zengin zannedildiğinden sadakadan mahrum olan.
Te’lif : Eser yazmak. Barıştırmak. Husumeti defetmek. Ülfet ve imtizac ettirmek. * Çeşitli şeyleri birleştirip karıştırmak. * Noksan bir adedi bine çıkarmak
Müellif : (Ülfet. den) Te'lif eden. Kitab tertib eden, kitab yazan. Kitab meydana getiren. * İmtizac ettiren.
Memat : Ölüm. Ahirete göç etmek. (Bak: Mevt)
Ârif : (İrfan. dan) Bilen, bilgide ileri olan. Aşinâ, vâkıf. Hakkı, hakkı ile bilen. * Sabırlı ve mütehammil. * Çok düşünmeğe ihtiyaç kalmaksızın, tekellüfsüz gördüğünü bilen ve anlayan. * Zevkî ve vicdanî irfan sâhibi olan.
Kesif : Koyu. Çok sık ve sert. Şeffaf olmayan.
Latif : Mülâyim. Yumuşak. Nâzik. Mütenâsip. * Güzel. Şirin. Küçük ve hoşa giden. * Cisimle alâkası olmayan. Göze görünmeyen. * Çok lutf edici. * Derin, gizli.