Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Binbir Esmâ Bir Elif (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Tıpkı Hasan Dağındaki Ağ Çeşme gibi yaz-kış, gece-gündüz ve kimler içer acaba demeden akan gönül güzelliklerini hasbî hizmete sunuyor..
Bebek yüzü kadar saf, pâk ve berrâk Allah (cc) Rızasıyla..
Bebek kokusu kadar ayrıcalıklı ve hoş Muhammedî Muhabbetle…
Bebek teslimiyeti ve tevekkülü kadar müstesnâ Erenler Erdemince..
Ledün İlminin özellik ve güzelliklerini lâzım ve lâyık bir letâfet içinde ve geldiği gibi..

Kendi kulluk kimlik ve kişiliğinin “BEN” liğinin âfâkından,
Muhammedî Mahviyyet “BİZ” liği enfüsünde,
Muhteşem bir “İLE” lik ve “BİLE” lik Destanı sunuyor…

Bu engin Muhammedî oluş şuûrunu, nûrunu ve sürûrunu,
Onurla kutlar Hasbî ve Habibî Hizmetlerinin devamını dilerim..

Dünyasında, dininde ve âhiretinde hak ve hayır bulmasına duâ ederiz..

Gönlün ve ömrün Nûr-u Mîm dolsun su gibi azîz ol, Azîz kardeşim!..

İlk “Şey” olan ilk “Nokta” nın, hareketi ve harekesi her yüreğe rahmet damlaları olarak ebediyen yağsın!..

Hak Erenlerin ruhu şâd olsun!..

Rahmetenli’l- âlemin Efendimiz’ e Salât ve es Selâm olsun!..

Rabbü’l- âlemin Allah’ımıza Hamd olsun!..

Allah’tan razı ol ve Allah (cc) senden razı olsun!..

Ezel – Ebed ELİF!
BilinsiN




Ezel - Ebed ELİF :1-15



ELİF= ALLAH(CC)
MİM= MUHAMMED(SAV)
KAF= KUR'ÂN-I KERİM
NUN= Biz (Nahnü)
DAD = Dost
DAL = Düşman
LÂMELİF= Mâsivâ



Elif olursa bana ırak
Göz yaşım akar iki ırmak
Gönül dünya fâni, bırak
Maksadım bâki Elif’e varmak.



Elif dost bilse eneyi
Ene istesin artık neyi
Kaziyye makuse olsa
Ene yok, var mı bir şeyi.



Bu dert bana derman imiş
Kur’ân Dosttan ferman imiş
Allah için bakana
Cümle âlem bürhan imiş.



Mü'minin mi’racı namaz
Şeriat keserse kanamaz
ALLAH'ın dostu olanlar
O’NUN kulunu kınamaz.



Kur’ân’da Elif Lâm Mim'im var
Elif yazan kalemim var
Elif bana dost olsaydı
O’ndan baska kimim var?



Dost yanar için için
Kimseler bilemez niçin
Mânâsı olur mu “Hiç” in
Yanış DOST ELİF için.



Elif olmasaydı
Mim olur muydu hiç
Mim olmasaydı
Her şey olurdu hiç.



Mim hürmetine yâ Elif
Su kulun âciz ve zaif
Kendine dost eyle
Mahrum etme yâ Elif.



Bin bir isimli ELİF
Habibi Mim uğruna
Âlemi eyledi te’lif
Ne olur şu kuluna
Mim aşkına yâ Elif
Dost ol ey Müellif.



Garibin gözyaşını silmeli
Elif dost ise gülmeli
Garibe yaptığın ihsanı
Kendine yapılmış bilmeli.



Elif dost ise bize
Hayatta hoş, mematta
Elif’ten mahrum ise
Mânâ kalmaz hayatta.



Elif bin, Elif bir
Elif’in ismi bin bir
Elif bize dost ise
Elem ve sevinç bir.



Elif aradım göz kapalı
Bulmadıkça öz kapalı
O’NU buluncaya kadar
Kullarına söz kapalı.



Dost Elif ise yeter
Ne gam, ne keder
Dost O değilse eğer
Sevgi elemden beter.



Mim aşkına yâ Elif
Su âcizi eyle ârif
Âciz kulun ne kesif
Elif ise ne Latif.

Mâsivâ : Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Bâki : Ebedî, dâimî. Sonu gelmez. Ölmez. * Sonsuz. * Cenâb-ı Hak.
Ene : Ben. * Gr: Birinci şahıs zamiri.
Enâniyet : (Enâniyyet) Benlik. Kendine güvenmek, gurur. Hodbinlik. Sadece kendine taraftarlık. Her yaptığı işi kendinden bilmek.
Kaziye : Man: Hüküm. Bir hükmü ifâde eden kelâm. * Karar. Fikir. İfâde. * Hak veya bâtıl mâna ifade eden söz. * Hükmeylemek. * Hükümet.
Makuse : Ma’kuse. Tersine dönmüş, aksetmiş, başaşağı çevrilmiş, zıddı. * Uğursuz.
Ferman : f. Emir. Tebliğ.
Bürhan : Delil, hüccet, isbat vasıtası. * Man: Yakînî mukaddemelerden meydana gelen kıyas. * Red ve inkâr için itiraz kabul edilmeyecek surette isbat-ı hakikat eden kavi hüccet.
Mi’rac : Yükselecek yer. * En yüksek makam. * Huzur-u İlâhî. Peygamberimiz Hz. Muhammed (A.S.M.) Efendimizin, Receb ayının 27. gecesinde Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna ruhen, cismen, hâlen çıkması mu'cizesi ki; en büyük mu'cizelerinden birisidir
Âciz : Beceriksiz. Eli ermez. Kabiliyetsiz. Gücü yetmez olan.
Zaif : (Za'f. dan) Güçsüz, iktidarsız, kuvveti az, kuvvetsiz, tâkatsız. Kansız. Gevşek, tenbel.
Mahrum : Maddi veya manevi nimetlerden uzak kalmak. * Malı bereket bulmaz olan bedbaht. Felâhtan nasibsiz olan. * İffetinden dolayı zengin zannedildiğinden sadakadan mahrum olan.
Te’lif : Eser yazmak. Barıştırmak. Husumeti defetmek. Ülfet ve imtizac ettirmek. * Çeşitli şeyleri birleştirip karıştırmak. * Noksan bir adedi bine çıkarmak
Müellif : (Ülfet. den) Te'lif eden. Kitab tertib eden, kitab yazan. Kitab meydana getiren. * İmtizac ettiren.
Memat : Ölüm. Ahirete göç etmek. (Bak: Mevt)
Ârif : (İrfan. dan) Bilen, bilgide ileri olan. Aşinâ, vâkıf. Hakkı, hakkı ile bilen. * Sabırlı ve mütehammil. * Çok düşünmeğe ihtiyaç kalmaksızın, tekellüfsüz gördüğünü bilen ve anlayan. * Zevkî ve vicdanî irfan sâhibi olan.
Kesif : Koyu. Çok sık ve sert. Şeffaf olmayan.
Latif : Mülâyim. Yumuşak. Nâzik. Mütenâsip. * Güzel. Şirin. Küçük ve hoşa giden. * Cisimle alâkası olmayan. Göze görünmeyen. * Çok lutf edici. * Derin, gizli.
 

tevhiteri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2007
Mesajlar
364
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
64
Sa .çok Güzel.kimin Ilahisi.a.e.o
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
up-right2.gif
Ezel-Ebed ELİF:16-30









Ezel-Ebed ELİF:16-30



Ne ârife târif olur
Ne târifle ârif olur
Kendini bilen Elif’i
Elif’i bilen ârif olur.



Asıl maksad ELİF
Sanma ki mâsivâ
Dost degil ise ELİF
Her şey boş hevâ.



Mim’siz varlık ne mümkün
"Kün!" sebebidir mülkün
Mim’i yaratmasa Elif
Demezdi asla "Kün!".



Elif’i bilen gelsin
Kinini silen gelsin
Yol susma makamı
Dili kesilen gelsin.



Sevgi kitabımda
Elif ile Mim kaldı
Elif dolu kabımda
Elif varımı aldı.



Sen Elif’i bilir misin
Mâsivânın sahibi
Mim’i de bilir misin
Odur Elif’in Habibi.



Elif bizi dost bilse
Göz yaşımızı silse
Elif’i ansın yalnız
Elif’e âşık bir dilse.



Gül Mim’in teridir
Kalb Elif’in yeridir
Elif’i bilmeyen kişi
İlimde pek geridir.



Elif Mim hürmetine Nun'u yarattı
Sonra Mim ile Nun'a Elif’i arattı.
Mim onu buldu
Hâlâ arar Nun
Nun bizâr oldu
Belki de mecnun.
Halinden memnun
Ne hoş bir cünun.



Elif Mim’i irsal etti
Nun sevindi, güldü
Kaf'ı ona inzal etti
O âlemlere güldü.



Önce nefsi bağla
Sonra et tevekkül
Gönlü Elif’e bağla
Muhabbeti ile gül.



Elif aşkı aldı beni
Deryâya saldı beni
Ne boğup öldürdü
Ne sevip güldürdü.



Elif kelâm-ı Kaf’tır
Geri kalanı laftır
Kaf'ı kuldan bilmek
Ne büyük gaftır.



Öyle bir Elif yazdır ki bize
Sevgisi sıçrasın kalbimize
Sonsuz hamd-ü senâlar olsun
Gönlümüzün FETTAH'ı Rabb’imize.



Nun'u neylerse eylesin
Elif kendine dost eylesin
Can-ı gönülden ÂMİN
Bi hürmet-i TâHâ ve YâSîn.



Ârif : (İrfan. dan) Bilen, bilgide ileri olan. Aşinâ, vâkıf. Hakkı, hakkı ile bilen. * Sabırlı ve mütehammil. * Çok düşünmeğe ihtiyaç kalmaksızın, tekellüfsüz gördüğünü bilen ve anlayan. * Zevkî ve vicdanî irfan sâhibi olan.
Mâsivâ : Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Târif : (İrfan. dan) Bir şeyi belli noktalar ve işaretlerle inceden inceye anlatıp bildirmek, tanıtmak
Hevâ : İstek. Nefsin isteği. Düşkünlük. Gelip geçici olan heves. Nefsin zararlı ve günah olan arzuları.
Kün : "Ol!" mânasında emirdir. Allah (C.C.) bir şeye “Kün!” dese; o şey olur.
Habib : (Hubb. dan) Sevilen. Sevgili. Seven. Dost.
Bizâr : f. Bıkmış, usanmış, fütur getirmiş.* Bezginlik.
Cünun : Delilik, cinnet. Delirmek.
İrsal : (Resul. den) Göndermek, gönderilmek, yollamak. * Havale kılma. * Salıvermek. Kendi haline koymak. * Sürü sahibi olmak. * Elçi gönderme.
İnzal : (Nüzul. dan) İndirme. İndirilme. Nüzul ettirme. * Tenâsül âletinden meninin çıkması.
Tevekkül :
Gaf : Fr. Beceriksizce ve yersiz söz yahut davranış.
Fettah : (Fetih. den) En iyi, en çok fetheden. Darlıktan kurtaran. Her şeyi en iyi cihetten açan. Her şeyi açan. Zabteden Allah (C.C.)
Bi hürmet-i TâHâ ve YâSîn : TâHâ ve YâSîn hürmeti ile, hürmetine dileriz…

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ​


“Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı «Ol!» demekten ibarettir. Hemen oluverir.” (YâSîn 36/82)
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
up-right2.gif










Ezel-Ebed ELİF: 31-45


Nun teslim akl-ı selime
İman etti Elif ile Mim’e
Yazıklar olsun o kime
Ki bilmez Kaf’tan kelime.



Elif’ten Nun’a Kaf geldi
Dağlara Kaf’tan havf geldi
Mim yüzü suyu hürmetine
Elif’ten Nun’a af geldi.



Ilim ilim bilmektir
Ilim ledünn bilmektir
Asıl mârifet ise
Elif Rabbin bilmektir.



Kılıç döner sap döner
Gün gelir hesap döner
Elif’in huzurunda
Amel yazılı kitap döner.



Elif yüz cevirse Nun’dan
Farkımız kalmaz mecnundan
Elif için olsak mecnun
Zarar olmaz bu cünundan.



Öyle bir Elif okudum ki
Kâinât kitabından
Mâsivâ dile gelse
Âciz kalır anlatmasından.



Gönlü versem Elif’e
Çevirse beni ârife
Elif’in aşkı aklı alıp
Etse beni meczup
Son verse mülkiyete
Kavuştursa mârifete.



Nun neyler Mim’siz
Elif dostu isimsiz
Kim olmaz kimsiz
Elif’siz can da sevimsiz.



Kaf Mim’e delildir
Mim Elif’e delildir
Delillerin münkiri
İki cihanda zelildir.



Mim Elif’ten Nun’u diler
Nun dahi bunu diler
Elif’e hamd, Mim’e salât-u selâm
Elif de dahi bunu diler.



Elif mânâsı Allah imiş
Ondan gaflet günah imiş
Tevbe ve istigfar
Günahlara silah imiş.



Alıp kalemi elime
Elif yazsam defterime
Elif’e dua etsem
Yazsa kendini kalbime.



Kitap ki Müellif’ten
Kâinât bir Elif’ten
Elif’i bilmeyen kişi
Anlamaz te’liften.



Elif dedim, Be diyemedim
Mim dedim, Nun diyemedim
Edeb ve mahviyet ile
Elif Nun’dan memnun diyemedim.



Küllü nasun mecnunun
Velâkin ihtilâfu fi'l cünun
Nun der ki, aklımı Elif’e verdim
Şimdi Nun bir hoş mecnun.




Akl-ı selim : (Hiss-i selim) İyiyi kötüyü farkedip, insana hak ve hakikatı, iman ve İslâmiyeti tâkib ettiren akıl ve düşünüş. Normal ve müsbet düşünce
Havf : Korku, korkutmak.
Ledünn : Yakîn. Gönül.Öz.. (İlm-i ledünn) Garib bir ilim ismidir. Ona vakıf olan, mesturat ve hafâyayı, gizlilikleri münkeşif bir halde göreceği gibi, esrar-ı İlâhiyyeye de ıttıla' kesbeder. Bu ilm-i şerifin hocası ve sultanı Fahr-i Kâinat Aleyhi Ekmelüttahiyyât vessalâvât Efendimiz Hz. leridir. Bu ilmin ehli ise, Enbiyâ-ı izâm (A.S.) ve Ehlullâh-i Kiram Efendilerimiz Hazretleridir.
Mârifet : Bilme, bir şeyi cüz'i vecihle bilmek. * Hüner. Üstadlık. San'at. * Tuhaflık, garib hareket. * Vasıta, tavassut. * İlim ve fenlerle tahsil olunan mâlumat. İrfan kazanmak. (Bak: İrfân)
Cünun : Delilik, cinnet. Delirmek.
Mâsivâ : Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Meczup : Meczub: Başkasının te'siri ile hareket hâlinde olan. Cezbedilmiş. Aklı gitmiş olan. Aşk-ı İlahî ile kendinden geçmiş. * Deli. Divane. Mecnun.
Münkir : (Nekr. den) İnkâr eden, kabul etmiyen, hakikatı tasdik etmiyen, dinsiz.
Zelil : Hor, hakir, alçak. Aşağı tutulan.
Dahi :…de, ..bile.
Gaflet : Dikkatsizlik, endişesizlik, vurdumduymazlık. En mühim vazifeyi düşünmeyip, Cenâb-ı Hakk'a itaat gibi işleri bilmeyip, başka kıymetsiz şeylerle uğraşmak. Nefsine ve hevesâtına tâbi olarak Allahı ve emirlerini unutmak.
Te’lif : Eser yazmak. Barıştırmak. Husumeti defetmek. Ülfet ve imtizac ettirmek. * Çeşitli şeyleri birleştirip karıştırmak. * Noksan bir adedi bine çıkarmak
Müellif : (Ülfet. den) Te'lif eden. Kitab tertib eden, kitab yazan. Kitab meydana getiren. * İmtizac ettiren.
Mahviyet : Alçak gönüllülük. Tevâzu. Kendi kusurunu bilip kendine haddinden fazla kıymet vermemek. Tevâzu içinde olmak.
Edeb : Terbiye. Kavlen, fiilen insanlara lütuf ile muamele etmek. Güzel ahlâk. Usluluk. Hayâ. * Ist: Sünnet-i Resul'e (A.S.M.) uygun hareket etmek. * Utanılacak şeylerden insanı koruyan meleke; kuvve-i râsiha-i nefsiye. * Edebiyat ve ondan bahseden ilim.(Kur'anın edebi ise: Öyle bir hüznü verir ki, âşıkane hüzündür. Yetimâne değildir. Firak-ul ahbabdan gelir. Fakd-ül ahbabdan gelmez. Lemeat)
Küllü nasun mecnunun : Tüm insanlar delidir.
Velâkin ihtilâfu fi'l cünun : Ve lâkin delilikleri farklıdır.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Ezel-Ebed ELİF: 46-60


Nun Elif’e kuldur,
Mim Nebî, Resûldur
Ey Elif, varın sahibi
Nun’a Seni buldur.



Duası olmasa Nun’un
Kıymeti olur mu hiç
Sevdası olmasa bu mecnunun
Kendisi zâten bir hiç.



Elif Mim’e Kaf gönderdi
Nun’a bildirsin diye
Kaf’a kalb YâSîn verdi
Onunla dua edilsin diye.



Nun Mim’i vesile etti
Elif’e sığındı gazabından
Elif’in rahmeti kuşattı
Emin de olmamalı azabından.



Elif dostluğuna etmezse kabul
Bulabilirsen başka ikab bul.



Mim olmasa Elif’i bilemezdik
Elif’i bilsek, başka dilemezdik
Elif Gafûr olmasa
Bunca günahı silemezdik.



Göz yaşlarım aktı
Nefis geri bıraktı
Zâten Elif’e ıraktı
Elif’in firakı yaktı.



Elif Kaf Mim Nun
Su âciz memnun:
Görün Elif neyledi
Sevgiyi tefsir eyledi.



İster derd, ister cefâ
Elif’ten gelen Nun’a sefâ
Nun Elif’i Dost bilir
Elif de bilmezse vaesefâ.



Ne tedbir engel takdire
Ne takdir sebep tedbire
Tedbir Nun’dan, takdir Elif’ten
Tevekkül her şeye Kadire.



Gül dedigin gülendir
Bâki gül Elif’i bilendir
Nun’u güldür yâ Elif
Dost gülleri güldürendir.




(ilk harflere dikkat!)

Sevgi
Elif’e
Varmaktır
Görmezmisin
İnsanoğlu.

Sana
Elif’tir
Veren
Gör
İnsan.

SAMED
EHAD
VÂHİD
GAFÛR
İLÂH: ALLAH



Elif dost değilse
Hayat ölümden beter
Elif dost kabul etse
Bir an yaşamak yeter.



Gönlü ev eyledim Elif’e
Hâcet mi mânâyı târife
Kâinâta sığmaz Dostum
Bunlar âyândır ârife.



Elif yazdın mı kalbe
Gönül hep dost ile kal, be!
Ey âciz nefsim bak gör!
Ağaçtan bir ibret al be!



Vesile : (Vâsile) Bahâne, sebeb. * Fırsat. * Elverişli durum. * Vasıta. Yol. * Pâye, rütbe. * Baba. * Kurbiyet. * Kendisi ile başkasına yaklaşılan şey. * Cennet'te bir menzil adı. (El-Vesiletü menziletün fi-l Cenneti hadis-i şerifi bunu te'yid ediyor.)
Gazab : Hiddet, öfke, dargınlık, kızgınlık.
İkab : Şiddetli azab, eziyet, ceza.
Firak : Ayrılık. Ayrılmak. Hicran.
Tefsir : Mestur, gizli bir şeyi aşikâr etmek. Mânâyı izhâr etmek. * Anladığını anlatmak. Bildiği kadar açıklamak. * Kur'ân-ı Kerim'in mânâsını anlatan kitab.
Vaesefâ : Yazıklar olsun.
Tedbir : Bir şeyi te'min edecek veya def' edecek yol. * Cenâb-ı Hakk'ın Hakîm ismine uygun hareket, riayet. * Bir şeyde muvaffakiyet için lâzım gelen hazırlık.
Takdir : Kader. Kıymet vermek. Değerini, kıymetini, lüzumunu anlamak. * Düşünmek. * Öyle saymak.
Tevekkül : İşi başkasına ısmarlamak. * Sebeblere tevessül ettikten sonra neticesini Allah'a bırakmak. Allah'tan gelene razı olmak. Kendine ait vazifeyi yaptıktan sonra neticelerini Allah'dan istemek. Kadere razı olmak. Hakka güvenmek. * Yeis ve kederden uzak olmak. * Âcizlik göstermek
Samed : Her şeyin kendine muhtaç olup, kendisi hiç kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayan. (Allah) *Pek yüksek, dâim.
Ehad : Bir. Tek. İnfiradla muttasıf sıfât-ı kâmileyi cami' olan. (Bak: Ehadiyyet)
Vâhid : Bir, tek, biricik. Eşi, benzeri, cüz'ü, parçası olmayan Allah (C.C.) Ferid.
Gafûr : (Gaffar ile aynı mânadadır.) Çok mağfiret ve merhamet eden, suçları en çok afveden. Cenâb-ı Hak (C.C.)
Hâcet : (C.: Hâcât) İhtiyaç, lüzum, muhtaçlık.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Ezel-Ebed ELİF: 61-75



Nun Kaf’ta n'abudu
Elif Nun’un mâbudu
Mim Elfin Resûlü
Hem Nun’un umudu.



Ağla gönül ağla gayrı
Kaldıkça Elif’ten ayrı
Elif yanındadır bil
Mâsivâda arama hayrı.



Gönül seheri çeker
Seherde bal şeker
Elif ismini anmaktır
Aşkı ile yanmaktır.



Aylardan Safer’deyiz
Biz Elif’e seferdeyiz
Dosta sefer gönüldendir
Sanma ki aynı yerdeyiz.



Elif’le Nun arasında Mim var
Can ile Cânân arasında kim var
Dostların arasına girmesinler
Kalbde Elif’im mukîm var.



Fenâ fi'l fâni ne fenâ
Fenâ fi'l bekâ hoş cana
Âriflere has ihsandır
Fenâ fi'l Elif sefâ Nun’a.



Karib bir garib ol
Nefisle muharib ol
Nefse oldukça ırak
Elif’e hep karib ol.



Elif’i etsen zikir
Gönlünde kalmaz kir
Zikirde ana fikir
Elif’e dost olmaktır.



Ne şirin derd yâ Elif, derman istemem
Kaf yeter Nun’a, gayrı ferman istemem
Elif Nun’u dost edinse
Başka armağan istemem.



iki dostu arasında olduruyor
Aşk-ı firakından solduruyor
Elif’e hamd-u senâlar
En şirin derd ile öldürüyor.



Mim Nun’u sever
Nun Mim’i sevdi mi
Mim’i Kaf’ta över
Elif Nun’u sevdi mi.



Bilir misin nedir kalb
Elif için en hoş kab
Bu kabı kirletene
Gelir şiddetli ikab.



Elif yazacak yer aradım
Kalbden başka bulamadım
Eneye benzer aradım
Kelbden başka bulamadım.



Derd bin idi
Elif bir eyledi
Bini bir edeni
Nun tekbir eyledi.



Bin iken ne hazîn
Bir iken ne şirin
Bin dert kıştı
Bir yaz güneşi açtı.



Elif ismi dilde
Sevgisi gönülde
Mârifeti bulursun
Elif’e dost edil de.


N'abudu : Biz kulluk ederiz.
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ​

ayetgrafik.jpg
“(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.” (Fâtiha 1/5)


Mâbud : (Mâbud) Kendine ibadet edilen Allah (C.C.)
Safer : Arabi aylardan ikincisi.
Mukîm : İkamet eden. Ayakta duran. * Okuyan. * Bir memlekette devamlı duran
Bekâ : Devamlılık. Evvelki hâl üzere kalma. Dâim ve sâbit olma. * İlm-i Kelâm'da : Varlığının asla sonu olmayan Cenab-ı Hakk'ın bir sıfatıdır. * Bâki olmak. Ebedîlik
Has : özel, ona mahsusu.
Karib : Çok yakın. Yerce ve mekânca uzak olmayan. * Yakın hısım.
Garib : Kimsesiz. Zavallı. * Gurbette olan. Hayret verici. Tuhaf.
Muharib : Harbeden. Cenkci. Cengâver. * Cesur. Atılgan. Kahraman. * İyi harbeden. Harb usullerini iyi bilen.
Fenâ : (Beka'nın zıddı) Yokluk. Yok olma. * Geçici dünya. * Geçip gitme. * Tas: Kendi varlığından geçmek. * Kötü. * Devamlı olmayan. * Çok kocamış olmak.
Fenâ fi'l fâni : Fâni olanda yok oluş, fenâ..
Fenâ fi'l bekâ : Bâki olanda yok oluş, bekâ..
Fenâ fi'l Elif : Elif’te yok oluş.
Fenâfillah : (Fenâ fillâh) Tas: Abdin zât ve sıfâtının, Hakk'ın zât ve sıfâtında fâni olması. Başka bir ifade ile: Dünya alâkalarını külliyen kat' ve ehadiyet dergâhına tam bir teveccühle istiğrak haletidir. Sofi, bu maksada erebilmek için her şeyi terk eder.
Senâ : Medihle tarif. Medhetmek, övmek.
Hazîn : Hüzünlü. Keder meydana getiren. Acı uyandıran.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Ezel-Ebed ELİF: 76-90



Essebebu ke’l-fâili
Elif sevgimin fâili
Elif Mim’i sevdi de
Nun oldu nâili.



Allah’a Elif dedim
Resûl’üne Mim
Nun biziz, Kaf dahi:
Kur'ân-ı Kerim.



Dünya, içsiz ceviz
Ukbâ, dünya biliriz
Dost âleme sığmaz
Elif can misafirimiz.



Öyle BİR ELİF sevdim ki
Mâsivâ içinde değil
Öylesine habibim ki
Mâsivâ biçiminde değil.



Nun Elif’i sevemedi
Elif Nun’u sevse bâri
Nun Elif’i övemedi
Elif katında övse bâri.



Şunu bil ki ey Nun
Gönül değilse Elif’te
Elif seni çizer
Yer almazsın bu te’lif’te.



Arş arşa karşıdır
Arş Elif’in Arş’ıdır
Başka Arş arama
Kalb Elif’in Arş’ıdır.



Sevgini doldur yâ Elif
Sinemdeki arşına
Nun mahcubdur yâ Elif
Boş çıkamaz karşına.



Bilirsin günahkârı
Tevbededir kârı
Ârifin göz nuru akar
Andıkça Elif Yâr’ı.



Ne hoş yazı Elif
Hem ne güzel te’lif
Elif kalbde değilse
Ha Elif, ha LâmElif.



Bismillah, başladık
Başından hayrın
Nun’a Elif gerek
Dostu olmaz gayrın.




Şeker kavanozunda ölmüş karıncadan aldığım derstir:

Bir kavanoz şeker
Karınca için mezar
LâmElif’e sevgiler
Kötü kader yazar.



İbret alan göz ne hoş
Elif’i andıran söz ne hoş
Elif aşkını yandıran öz ne hoş
Sen ve O özne hoş
Elif’i hatırlatan nesne hoş.



Dost firakındandır
Yanışı bağrımızın
Elif dost kabul etmezse
Beklenmez geçmesi ağrımızın.



Nun’da muhabbet yukarıdan iner
Her gecen gün bir yük biner
Nice şükürler etsek değer
Bu sevgi yükü ile Elif’e varmak hüner.


Essebebu kel'fâili : Sebep olan işleyen gibidir.
Fâil : İşi yapan. Fiili işleyen. * Gr: Masdarın mânasını meydana getirene denir.
Nâil : Muradına eren, nâil olan, ele geçiren. Erişmiş.
Ukbâ : Âhiret, öbür dünya, bâki olan âlem. * Ceza.
Mahcub : Utanan. Utangaç. * Perdeli, örtülü. Kapalı. * A'ma. * Yaşmak veya perde ile mestur olan.
Nesne : Şey, herhangi bir şey.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA

Ezel-Ebed ELİF: 91-105



Elif hakikatte Bir
Gönülde Bir sevilir
Elif’i tek Mim bilir
Nun’a dahi bildirir.



Kelbe kemik kâfi
Fakire ekmek kâfi
Ârife târif değil
Elif’i bilmek kâfi.



En hoş harf Elif bana
Elif dostu târif bana
Elif’in her bir dostu
Kıymette ârif bana.



Elif öyle bir derd verir ki
Nun’a kan kusturur
Dostluğunu bir giderir ki
Şu âciz fâkire can kusturur!



Elif sevgisi tefsir edilse
Ne kâinâta sığar ne Arş’a
Elif Nun’u severse
Sığar Nun kalbindeki Arş’a.



Küllü nasun mecnunun
Velâkin ihtilâfu fil cünun (tüm insanlar delidir, delilikleri farklıdır)
Nun olacak ise mecnun
Elif aşkından olsun cünun.



Elif ile gece
Ârife eğlence
Dostun dilince
Elif ne hoş hece.



Elif ismi ne hoş dilde
Elif sevgisi ne hoş gönülde
Nahoş bir şey kalmaz
Elif’ten sevildiğini bil de.



Elif iki hece ama
Bin kelâm söyledi
Her bir kelâma
Bin mânâ eyledi.



Nun Elif’i severse
Hubbu Fillah olur
Elif Nun’u severse
Hubbu MinAllah olur.



Elif gönülde değilse
Bahsedemem varlıktan
Elif gönüle dahilse
Eser kalmaz darlıktan.



Elde ne var yâ Hu
Lâ mevcude illâ Hu
İlk harflerde Hu
FeteBârekAllahu.



Dünya sevgisi kalbdeyse
Olursun dünyaya hamal gibi
Elif sevgisi kalbe değse
Dünya bile cennete misal gibi.



İlmin hocası merak imiş
Elif’i bilmek ilimde durak imiş
Merakin hocasını merak ettim
Merakin hocası Elif’e varmak imiş.



Çekirdek BİSMİLLAH der
Olmak için filiz
Nun BiSMİLLAH çeker
Dost Elif’e geliriz.

Kâfi : Kifayet eden. Vâfi, başka şeye ihtiyaç bırakmayan. Yeten, yetişen, elveren.
Arş : Kürsü, taht, yüce makam. En yüksek gök. Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeri. (Arş kâinatı kaplar. Allah'ın kudreti ve ilmi de her şeyi kaplar.) * Fevkiyyet, ulviyyet. * Arş-ı Alâ, Arş-ı Rahman, Arş-ı İlâhi, Arş-ı Yezdan, Felek-i Eflâk, Felek-i Atlâs, Felek-i Azâm gibi isimlerle Cenab-ı Hakkın izzet ve saltanatından kinaye olarak söylenir.
Küllü nasun mecnunun : Tüm insanlar delidir
Velâkin ihtilâfu fil cünun : Velâkin delilikleri farklıdır.
Cünun : Delilik, cinnet. Delirmek.
Hubb: (Hibâb - Hibb - Mehabbet) Sevgi, muhabbet, bağlılık, dostluk. Bir şeyi birisine sevdirmek. * Hulus, lüzum ve sübut.
Hubbu Fillah : Allah’a sevgi.
Hubbu MinAllah : Allah’tan sevgi.
Lâ mevcûde illâ Hu : O’ndan başka mevcûd yok!..
FeteBârekAllahu : "Cenab-ı Hakk'ın (C.C.) ne bereketli, ne hayırlı işleri var, ne kadar bereketli!" diyerek hayret taaccübü. Allah'ın (C.C. ) yaptığı eserlerinden dolayı hayranlık hislerini ifade maksadıyla, Allah (C.C.) hakkında söylenen ve aynı zamanda dua için okunan bir kelâm.
Merak : Bir şeyi öğrenmek istemek. Çok şiddetli arzu. Heves. Düşkünlük. * Dalgınlık. Kara sevdâ. * Kuruntu, telâş. İç sıkıntısı. İç darlığı.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Ezel-Ebed ELİF: 106-120



Nun yalniz Elif’e gönül verdi
Elif’in rızasıdır bir tek derdi
Bundan başka dert gelse
Son gelen derde gülerdi
Sükürler olsun Elif’e
Muhtaç etmiyor LâmElif’e.



Onda olmayanla Ona gidersen
Sende olmayanla dönersin
Elif’e böyle gitmezsen
Yarı yolda sönersin.



Bir karıncanın ölü karıncayı taşımasından aldığım derstir :

Ölü bir karıncayı yüklenmış karınca
Gayret etmektedir kendi kararınca
Nun ibretini aldı farkına varınca
Elif’e kavuşma gönlünü sarınca
Gayrete oldu sanki karınca.



Kirletme gönül çarşını
Zirâ Elif’e mahaldir
Arş-ı suğrayı kirletenin
Kurtulması muhaldir.



Ne ilim ne amel, ümidi şu garibin
Bir tek ümidi, olsa Elif’e mukarrebin.
Yoksa ha okumuş kitapları
Ha kitaplar yükü olmuş merkebin!



Açlık sanma ki yememekten
Bil ki aslı ELİF dememekten
Mide dolsa ne olur
Gönlün aç iken
Amel çoksa ne olur
İhlâsa muhtaç iken.



Gönlümün inciten tâcizi
Elif dost kabul etmezse şu âcizi
Elif dost kabul etse
Derd mi LâmElif incitse?



Varlık Elif’ten, Elif için
Elif için değilse varlık niçin
Elif’siz mânâ hiç
Mânâsı nedir hiçin?



Belâ Elif’ten bal imiş
Elif’ten safâ ne hal imiş
Sefâya engel olan mal imiş
Malı seven hamal imiş.



Elif yazsa kalemim
Dost söyler dilim
En büyük korkum:
Elif’e dost değilim.



Dünya Elmada çekirdek
Cennet sanki elma
Âhiret tarlasını ek
Dost Elif’ten gafil olma.



Şah damarından yakın
Dosttan başka ne olur
Gönülde Elif bakın
Nefis bahâne olur.



Öyle unuttum ki nefsi
Elif aklımdan çıkmadı
Nun söyledi kendisi
Elif gönlümden çıkmadı.



Derdim ne önder
Ne de olmak lider
Elif dost bilmezse
Elemden can gider.



LâmElif’i unutarak bir kez Elif desem
Bir amel-i sâlih eder
Elif’in Nun’a dost dediğini bilsem
Kalmaz sînemde zerre keder.


İbret : Uyanıklığa sebeb olan ders. * Çok çirkin ve düşündürücü. * Tuhaf, acâyip.
Mahal : Mahall. Yer. Mekân
Arş-ı suğra : Küçük Arş. Kalb.
Muhal : İmkânsız, vukuu mümkün olmayan. Bâtıl, boş söz. * Hurâfe olan nazariye.
Mukarreb : (Kurb. dan) Yakınlaşmış. Yakınlaştırılmış. Yakın. * Büyük zât veya padişah gibi kimselere hizmette yaklaşmış olan.
Merkeb : Eşek.
Tâciz : (Acz. den) Huzursuz kılmak, rahatsız etmek, sıkıntı vermek, canını sıkmak. * Eğlendirmek. * Âciz etmek. * Kadının ihtiyarlayıp âcizleşmesi.
Hamal : Yük taşıyan kişi.
Gafil : Dikkatsiz, iyi düşünmeyen, uyanık olmayan. Haberi olmayan, ihtiyatsız, başına geleceği önceden düşünmeyen. Allah'ı unutan. Kendi gayr-ı meşru zevkine dalan.
Günde bir taşı binâ-yı ömrümün düştü yere,
Can yatar gafil, binası oldu viran bîhaber.
(Niyazi-i Mısrî)
Amel-i Sâlih : Allah rızâsına uyan hayırlı amel. Günahlardan uzak olan iş, fiil. Maddi veya mânevi hukuk-u ibâdı ifâ etmek.
Sîne : f. Göğüs. Sadır. Kalb.
Kelb : Köpek, it.
Meâl : (Geri dönmek ve rücu eylemek. den) Meydana gelen netice. Mefhum. * Mânası. Kısaca mânası. * Kaynak. * Husul yeri, peyda olunacak yer. * Son, sonuç
Meczub : Başkasının te'siri ile hareket hâlinde olan. Cezbedilmiş. Aklı gitmiş olan. Aşk-ı İlahî ile kendinden geçmiş. * Deli. Divane. Mecnun.
Sâlik : (Sülûk. dan) Bir yolda giden. Belli bir yol tutup giden. * Bir tarikat yolunda olan.
Arzuhal : (Arz-ı hâl) Bir iş için bir makam veya resmi daireye bir iş sahibinin verdiği dilekçe. İstida-nâme.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Ezel-Ebed ELİF: 121-135



Düştüm çâresiz derde
Dostum Elif nerde
Derdin sebebi şu:
Nefis, Elif’e perde.



Elif’e vuslat engeli
Nefis imiş besbelli.
Şu terbiyesiz nefse
Her kelbin ayağını öptürmeli.



Halimi gören sanır ki sancıdır
Nun’un Elif’e karşı utancıdır:
Gönül Elif’i tanır da
Nefis hep yabancıdır.



Gönlüme meâl isteme
Onun tefsiri Elif’te
Elif’e mahal olsa
Elif tefsir edilmez bu te’lifte.



Yâ Elif meczub-u sâlik eyle
Yâ Elif aşkına mâlik eyle
Yâ Elif sevginle varlık eyle
Yâ Elif arzuhalim Nun’u kezâlik eyle.



Kim isen de ne desen de
Ne göz ne gönlüm hasende
Elif dostluğu ahsendir
Gönlümüz işte bu Ahsende.



İlmiyle âmil olmayan
Misali merkeb imiş
Elif’i bilmekte kâmil olmayan
Hâli cehl-i mürekkeb imiş.



Gönülde aşkı yoksa Elif’in
Mânâsı nedir Nun denen te’lifin
Nun Elif’i nasıl sevmez
Elif değil mi Müellifin?



Ne dünya ne âhiret zorum
Elif’i dost diliyorum
Gönül bu, olmaz yorum
Elif dost kabullenir mi bilemiyorum
Elif dost etmezse her hal ikabdır
İşte bunu istemiyorum.



Önemli değil kitap bitirmek
Şer olan Elif aşkını yitirmek
Öyle muhabbet ki Elif’i sevmek
Elif’i Arş-ı suğra’ya getirmek.



Ümmeti kim diledi
Elif’ten Mim diledi
Elif’e dost olmayı
Nun o biçim diledi.



Ne hoş alâmettir
Alâmet-i farika
Elif’e muhabbettir
Alâmet-i hârika.



İsar olsa haslet
Biter Elif’e hasret
Elif’e hasret olsa
Nun’adır hasaret.



Tam otuz üç sene
Yok riyâsız hasene
Elif dost etmezse
Nun yandı desene.



Emeli uzatma
Ecel onu geçer
İlmi abartma
Edeb ilmi açar
Edebi şımartma
Sevgi edep saçar
Sevgiyi dağıtma
Elif onu seçer.

Kezâlik : Bunun gibi. Böylece. Bu da böyle.
Hasen : Güzel. Hüsünlü. Güzellik. * Güzel olmak.
Ahsen : En güzel. Çok güzel.
Âmil : Yapan. İşleyen. *Sebep. * Vergi tahsiline memur kimse. * Mütevelli. * Vâli. *Gr: İraba te'sir eden yüz şeyden altmışı. (Yalnız ismi mecrur yapanlar yirmi adettir).
Kâmil : (Kemal. den) Bütün, tam, olgun, eksiksiz, kemalde olan, kusursuz. Kemal ve fazilet sâhibi. * Resul-i Ekrem'in de (A.S.M.) bir vasfıdır. * Yaşını başını almış, terbiyeli ve görgülü kimse. * Âlim, bilgin kişi. * Bir aruz kalıbı ismi.
Cehl : Câhillik, bilmemezlik, ilimden mahrum olmaklık, nâdanlık, tecrübesizlik, gençlik.
Mürekkeb : (Rükub. dan) Terkib edilmiş, bir kaç maddeden yapılmış. * Yazı yazmaya mahsus boya terkibi. * Karışmış, muhtelit. * Bitecek yer, münbit. * Asıl, esas.
Alâmet : İz, nişân, işâret.
Alâmet-i farika : İz, nişân, işâret.
Hârika : İmkânların üstünde olan şey, hayret uyandıran, hayranlık veren. Büyük ve görülmedik eser. Görülmedik derecede kıymetli.
İsar : Kendisi muhtaç olduğu halde başkasına nimet vermek, cömertlik, ikrâm. * İhtiyar etmek. * Yumuşatmak. * Dökmek, serpmek. Saçmak.
Haslet : Huy. Ahlâk. Yaradılıştan olan tabiat.
Hasaret : (Hasâret. C.) Ziyan ve zararlar. Hasaretler.
Hasene : İyilik. Güzellik. Hayırlı amel. Allah rızasına çok uygun iş. * Eski altun paralardan biri.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt