Muhammedî şuur Temizdir, Tahirdir. Burada şirke yer yoktur.
Korktuysan, üzüldüysen, sıkıldıysan, kendini tam anlatamadığını düşünüyorsan, seni anlayamadıklarını düşünüyorsan gaflet yaşamışsın; şuurdan bilince kaymışsın demektir. Her şey olması gerektiği gibidir. Senin bilincinde her anlayış seviyesinin karşılığı vardır, her biri bir yerde karşına çıkar. Bunlar seni üzüntü, stres durumuna atmasın, yanarsın!
Hz. Musaya;
-“Yâ Musa” Kesinlikle ben, ben Rabbinim! ” hitabı geldi.
Kendimdeki Musâ‘ya böyle bir hitap geldiğinde nasıl değerlendireceğim? Hitap ateşe yaklaşınca geldi.
Esmasıyla her mahalden seslenen aynı Tektir. Yanmanın yaşanacağının işareti, ateşten hitap gelmesi. “ Dokunma, yanarsın “ gibi. “Nefsine zulmetme”. “Dikkat et, gaflete düşme. “Sünnetullahtan perdelenme”. RabbülAleminden perdelenirsen, karşılığını yaşarsın.” gibi.
İlim ateşin arkasına konmuş. Temizlenmeye gerek olduğunda yanma kaçınılmazdır. Yanılacak ki saf temiz olunsun.
Ona (ateşe) yaklaştığında: “Yâ Musa” diye sesleniş algıladı. “Kesinlikle ben, ben Rabbinim! Hemen iki nalınını (beden ve bilinç bağlarını terk et; şuur olarak kal) çıkar; gerçekten sen mukaddes vadin Tuva’dasın!” “Ben seni seçtim! O hâlde vahyolunan bilgiyi algıla!” “Kesinlikle Ben, evet Ben Allah’ım! Tanrı yok, sadece BEN! Bana (Esma özelliklerimi açığa çıkarma işlevinle) kulluk et! Beni hatırlaman için salâtı yaşa!”
Derunumdaki hakikati tekliği algılayıp yaşayabilmem için, nalınları çıkarmam gerekli. Nalınlar çıktığında, organik biyolojik yapıdaki bedenim, aslı olan toprakla temas ederek nasıl tekleşiyorsa, şuurda tekliğin algılanması ve yaşanması için de bilinçteki, şuuru perdeleyen, çokluk yanılgısı veren, benlik – beden algısını pompalayan nalınlarının çıkarılması gerekli.
“Musa içinde korkuyu hissetti!”
Bendeki Musa boyutu korku ve stresi yaşadı. His; herhangi bir şeye karşı zihinde veya bedende oluşan ve yoğunluğu yüksek olmayan bir duygusal tepkinin farkına varma işidir.
Duygu; farkına varılan bir hissin kuvvetlenerek, bilinçte ve bedende genel bir uyarılmışlık hali ) oluşturmasıdır. Korku, üzüntü gibi.
Heyecan; duyguya oranla daha kısa süreli ama daha yoğun ve şiddetli bir uyarılmışlık halidir. Yani; çabuk gelip geçen şiddetli duygudur. “Yüreğim ağzıma geldi!”, “Kan beynime fırladı!” veya “Kendimi zor tuttum!” ifadelerindeki şiddetli duygusal haller heyecan kategorisine girerler.
Vücudun sadece bir organını veya bölgesini uyarmak gereksinimi ortaya çıktığı zaman, beyin o organa bir sinirsel sinyal gönderir ve bu bir refleks hareketi yaratır. Fakat beyin bedenin tümünü uyarma ihtiyacı hissettiği zaman, bu işi bir sürü sinyal göndererek, zahmetli bir şekilde yapmaz. Hangi duygu veya refleks uyandırılacaksa, o duyguyu gerçekleştirecek hormonları üreten salgı bezlerine bir sinyal gönderir ve hormonlar hemen üretilip kan dolaşımına akıtılırlar. Böylece en geç 6 saniye içinde o hormonun istediği şekilde bir duyguya kapılırız. Heyecanlanma gerektiği zaman ise hem hormonlar hem de sürekli sinyaller kullanılır. (DUYGUSAL ZEKA)
Korku, vehimden kaynaklanır. Vehimse şirkten. Kendini bilinç – beden zannı, korku anında, hipotalamus un uyarılmasıyla başlayan, hipotalamusun hipofizi etkilemesine yol açmasıyla devam eden bir süreci başlatır. Bunu da böbreküstü bezlerinden çok çeşitli hormonların salınımını başlatacak olan süreç izler. Bu çeşit hormonların kan seviyeleri uzun süre yüksek kaldığında vücutta değişik sistemleri ciddî olarak etkilemeye başlar. (Birimin DünyasıNdaki cehenneminde yanması.)
Korku, benlikten doğar… Şirkin cezasıdır!. (AH)
Anlamadı diye canın sıkıldı, şirke girdin. Ne biliyorsun, belki sendeki Musa boyutunda yer alan Samiri, öğrendiği B sırrını, gafletinin devamını sağlayacak yönde,istidrac yönünde kullanacak. Belki de onun öğrenmemesi, kendi boyutundaki bilgide kalması daha hayırlı. Sende o bilinç seviyesi de barınıyor. Onu da olduğu gibi kabul et. Değiştirmeye çalışma.
TaHa suresinin bendeki ilk yansıması böyle oldu. Doğrusunu Allah (CC), Rasulü (SAV) ve Ehli bilir. Selam ve
Emel Aydemir
Korktuysan, üzüldüysen, sıkıldıysan, kendini tam anlatamadığını düşünüyorsan, seni anlayamadıklarını düşünüyorsan gaflet yaşamışsın; şuurdan bilince kaymışsın demektir. Her şey olması gerektiği gibidir. Senin bilincinde her anlayış seviyesinin karşılığı vardır, her biri bir yerde karşına çıkar. Bunlar seni üzüntü, stres durumuna atmasın, yanarsın!
Hz. Musaya;
-“Yâ Musa” Kesinlikle ben, ben Rabbinim! ” hitabı geldi.
Kendimdeki Musâ‘ya böyle bir hitap geldiğinde nasıl değerlendireceğim? Hitap ateşe yaklaşınca geldi.
Esmasıyla her mahalden seslenen aynı Tektir. Yanmanın yaşanacağının işareti, ateşten hitap gelmesi. “ Dokunma, yanarsın “ gibi. “Nefsine zulmetme”. “Dikkat et, gaflete düşme. “Sünnetullahtan perdelenme”. RabbülAleminden perdelenirsen, karşılığını yaşarsın.” gibi.
İlim ateşin arkasına konmuş. Temizlenmeye gerek olduğunda yanma kaçınılmazdır. Yanılacak ki saf temiz olunsun.
Ona (ateşe) yaklaştığında: “Yâ Musa” diye sesleniş algıladı. “Kesinlikle ben, ben Rabbinim! Hemen iki nalınını (beden ve bilinç bağlarını terk et; şuur olarak kal) çıkar; gerçekten sen mukaddes vadin Tuva’dasın!” “Ben seni seçtim! O hâlde vahyolunan bilgiyi algıla!” “Kesinlikle Ben, evet Ben Allah’ım! Tanrı yok, sadece BEN! Bana (Esma özelliklerimi açığa çıkarma işlevinle) kulluk et! Beni hatırlaman için salâtı yaşa!”
Derunumdaki hakikati tekliği algılayıp yaşayabilmem için, nalınları çıkarmam gerekli. Nalınlar çıktığında, organik biyolojik yapıdaki bedenim, aslı olan toprakla temas ederek nasıl tekleşiyorsa, şuurda tekliğin algılanması ve yaşanması için de bilinçteki, şuuru perdeleyen, çokluk yanılgısı veren, benlik – beden algısını pompalayan nalınlarının çıkarılması gerekli.
“Musa içinde korkuyu hissetti!”
Bendeki Musa boyutu korku ve stresi yaşadı. His; herhangi bir şeye karşı zihinde veya bedende oluşan ve yoğunluğu yüksek olmayan bir duygusal tepkinin farkına varma işidir.
Duygu; farkına varılan bir hissin kuvvetlenerek, bilinçte ve bedende genel bir uyarılmışlık hali ) oluşturmasıdır. Korku, üzüntü gibi.
Heyecan; duyguya oranla daha kısa süreli ama daha yoğun ve şiddetli bir uyarılmışlık halidir. Yani; çabuk gelip geçen şiddetli duygudur. “Yüreğim ağzıma geldi!”, “Kan beynime fırladı!” veya “Kendimi zor tuttum!” ifadelerindeki şiddetli duygusal haller heyecan kategorisine girerler.
Vücudun sadece bir organını veya bölgesini uyarmak gereksinimi ortaya çıktığı zaman, beyin o organa bir sinirsel sinyal gönderir ve bu bir refleks hareketi yaratır. Fakat beyin bedenin tümünü uyarma ihtiyacı hissettiği zaman, bu işi bir sürü sinyal göndererek, zahmetli bir şekilde yapmaz. Hangi duygu veya refleks uyandırılacaksa, o duyguyu gerçekleştirecek hormonları üreten salgı bezlerine bir sinyal gönderir ve hormonlar hemen üretilip kan dolaşımına akıtılırlar. Böylece en geç 6 saniye içinde o hormonun istediği şekilde bir duyguya kapılırız. Heyecanlanma gerektiği zaman ise hem hormonlar hem de sürekli sinyaller kullanılır. (DUYGUSAL ZEKA)
Korku, vehimden kaynaklanır. Vehimse şirkten. Kendini bilinç – beden zannı, korku anında, hipotalamus un uyarılmasıyla başlayan, hipotalamusun hipofizi etkilemesine yol açmasıyla devam eden bir süreci başlatır. Bunu da böbreküstü bezlerinden çok çeşitli hormonların salınımını başlatacak olan süreç izler. Bu çeşit hormonların kan seviyeleri uzun süre yüksek kaldığında vücutta değişik sistemleri ciddî olarak etkilemeye başlar. (Birimin DünyasıNdaki cehenneminde yanması.)
Korku, benlikten doğar… Şirkin cezasıdır!. (AH)
Anlamadı diye canın sıkıldı, şirke girdin. Ne biliyorsun, belki sendeki Musa boyutunda yer alan Samiri, öğrendiği B sırrını, gafletinin devamını sağlayacak yönde,istidrac yönünde kullanacak. Belki de onun öğrenmemesi, kendi boyutundaki bilgide kalması daha hayırlı. Sende o bilinç seviyesi de barınıyor. Onu da olduğu gibi kabul et. Değiştirmeye çalışma.
TaHa suresinin bendeki ilk yansıması böyle oldu. Doğrusunu Allah (CC), Rasulü (SAV) ve Ehli bilir. Selam ve
Emel Aydemir