Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ANNE ÇOCUĞUNU ATEŞE ATAR MI? (2 Kullanıcı)

ASILNUR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2006
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
ALLAHIM!

KÂİNATIN SAHİBİ SENSİN. ONA HAYAT VERENSİN. ONU AYAKTA TUTANSIN.

HAK ve GERÇEKSİN. APAÇIKSIN. SENDEN BAŞKA İLAH, MABUD OLAMAZ.

SEN BENİM RABBİMSİN. BENİ ŞEKİLLENDİRİP YARATTIN.

B E N İ S E S A N A K U L U M .

GÜCÜM YETTİĞİ SURETÇE SANA VERDİĞİM SÖZ ve SENDEN ALDIĞIM VAAD ÜZERE KALACAĞIM…

Hiç bir anne çocuğunu ateşe atar mı? Ne dersiniz!.

KUR’AN’DAN MÜJDELER İLE BİRLİKTE OLACAĞIZ BU KEZ.

Cenâb-ı Hakkın rahmeti, şefkati ve merhameti sonsuzdur. Bütün kullara yeter, bütün bir âleme kâfi gelir. Kendini tanıyan, fakat günahtan elini çekemeyen, nefsinin eline esir düşmüş kullarını KENDİ HALİNE BIRAKMAZ.

İnsan, RABBİNİ BULMAK İÇİN az bir hareket alır.. Bir niyet, bir meyil ve bir yönelme yeterlidir.. Ondan sonra RAHMETİN ESİNTLERİ o kişinin kalbini doldurur..

Bir başka deyişle, CENABI HAK, KENDİSİNE YÖNELEN KULUNU ÇEŞİTLİ VESİLELER, SEBEPLER YARATARAK ONU RAHMET İKLİMİNE ÇEKER. Yani, Allah KULUNU CEZALANDIRMAK İÇİN YARATMAMIŞ.. BİR FIRSATINI YAKALAYIP DA ONU CEHENEME ATMAK İÇİN DÜNYAYA GÖNDERMEMİŞ!

Bir insan bile, kendi çocuğunu hatasından dolayı ateşe atmazsa; SONSUZ MERHAMET SAHİBİ; ŞEFKATLİLERİN EN ŞEFKATLİSİ RABBİMİZ, HİÇ, -KENDİSİNİ RABB OLARAK TANIYAN KULLARINDAN- sonsuz merhametini esirgeyip, CEHENNEME ATAR MI?.

Hazret-i Ömer Saadet Asrında şahit olduğu bir olayı anlatırken, bu hususta Efendimizin müjdesini bize de ulaştırıyor:

Bir savaş sonrasıydı. Esirler arasında çocuğundan ayrı düşmüş bir kadın da vardı. Kadıncağız çocuğuna olan özlemini gidermek için gördüğü her çocuğu kucaklıyor, bağrına basıyor ve emziriyordu.

Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem çevresindekilere:

-Bu kadının kendi çocuğunu ateşe atacağına ihtimal veriyor musunuz? diye sordu.

-Hayır; ASLA ATMAZ! dediler.

Bunun üzerine Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem:

İŞTE ALLAHU TEÂLÂ, KULLARINA BU KADININ YAVRUSUNA OLAN ŞEFKATİNDEN DAHA MERHAMETLİDİR. buyurdu. (Buhari, Edeb 19, Müslim, Tevbe 22.)

Hadis-i şerifler Cenâb-ı Hakkın SONSUZ AFFEDİCİLİĞİNİ ve RAHMETİNİ anlatıyor. Aynı şekilde, şaşmaz bir prensip olarak âyet-i kerimeler, genel ölçüleri verdikten sonra ÖNEMLİ BİR NOKTAYI hatırlatıyor. O da, KULLUK ŞUURUNU, BİLİNCİNİ ZEDELEMEMEK, KULUN RABBİNE OLAN SAYGI SINIRINI AŞMAMAKTIR...

YANİ: Tevbe, istiğfar ettikten sonra, NASIL OLSA ALLAH AFEDER! deyip SUÇ İŞLEMEYİ SÜRDÜRMEMELİ Kİ, KULLUK SIRRI KAYBOLMASIN.

Kur’ân bu gerçeğe şöyle işaret eder:

Onlar çirkin bir günah işledikleri veya herhangi bir günaha girerek kendilerine zulmettikleri zaman ALLAH’I HATIRLAR ve GÜNAHLARINI BAĞIŞLAMASI İÇİN ONA NİYAZDA BULUNURLAR. GÜNAHLARI İLE ALLAHTAN BAŞKA AFFEDECEK KİM VARDIR? VE ONLAR, İŞLEDİKLERİ GÜNAHTA BİLE BİLE ISRAR ETMEZLER.” (Âl-i İmran sûresi, 3:135.)

G ü n a h i l e M A N E V İ Y Ü K S E L İ Ş mümkündür …

Bakın burası çok ilginçtir. Lütfen biraz daha dikkatlerimizi toplıyalım bu noktaya.. Kul işlediği günahtan dolayı Allah’a daha ciddi olarak sığındığı ve daha ihlaslı bir şekilde yöneldiği takdirde, MANEVİ BİR YÜKSELİŞE DE geçebilmektedir.

Kurân bu gerçeği GÜNAHLARIN SEVABA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ şeklinde anlatmaktadır.
Bu gerçek de; EBEDİ HAYAT YOLCUSU OLAN ve GAYRET İÇİNDE OLDUĞUMUZ HALDE, GÜNAHLARDAN BİR TÜRLÜ TAM OLARAK KURTULAMAYAN BİZ İNSANLAR İÇİN, HİÇ DE BASİT BİR MÜJDE DEĞİLDİR.

Ancak tevbe eden ve güzel işler yapanlar bundan müstesnadır. ALLAH ONLARIN GÜNAHLARINI SİLİP YERLERİNE İYİLİKLER VERİR. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. (Furkan sûresi, 70. ayet)

Cenâb-ı Hak, suç ve günahlarını itiraf eden, pişmanlık duyan kimselerin HEM GÜNAHLARINI BAĞIŞLIYOR, HEM DE GÜNAHLARIN YERİNİ SEVAPLARLA DOLDURUYOR. Böylece günah yerini sevaba bırakıyor, günah sevapla yer değiştiriyor. Bu sırdandır ki, bazı hadis âlimleri:

-Birtakım günahlar vardır ki, mü’min için birçok ibadetten daha faydalıdır. derler.

TEVBE sırrı ile; o eski günahlarını artık işlemeyen bir kul; samimiyeti nedeniyle de SONSUZ ŞEFKATLİ ve KULUNUN TEVBE ETMESİNDEN ÇOK HOŞLANAN RABBİMİZ TARAFINDAN; GÜNAHLARININ SİLİNİP, YERİN SEVAPLARIN YAZILMASI İLE MÜKAFATLANDIRILIYOR..

ŞİMDİ SORARIM KENDİMİZE; Böyle bir MERHAMET karşısında; ÜMİTSİZ OLMAK, -BEN ARTIK KURTULAMAM- DİYEBİLMEK; ALLAHIN RAHMETİNDEN ÜMİT KESMEK GİBİ DAHA BÜYÜK BİR HATA OLABİLİR Mİ?

Rabbimizi bizi affetmek için o kadar imkanlar sunuyor ki bize.. Sakın nefsimiz bizi aldatmasın arkadaşlar.. Hep tekrarlıyoruz; ve yeri geldikçe de tekrarlamaya devam edeceğiz:

EBEDİ BİR HAYAT VAR; VE O EBEDİ HAYAT BURADA, YANİ DÜNYADA KAZANILACAK… YANİ NE YAPARSAK BURADA YAPICAZ… BAŞKA BİR ŞANSIMIZ OLMAYACAK yani..

Hepimiz öğrencilik yaptık ve şunu çok iyi anladık ki: KALEM-KAĞIDI BIRAKTIĞIMIZDA; YANLIZCA -KAĞIDA YAZDIKLARIMIZ- DEĞERLENDİRİLECEK.. BİLİP DE YAZMADIKLARIMIZ HİÇBİR ANLAM İFADE ETMEYECEKTİR. LÜTFEN BUNU SIK SIK HATIRLAYALIM. ÖYLE İSE NE BİLİYORSAK YA-ZA-LIM. NE ZAMAN KALEM-KAĞIDIN ELİMİZDEN ALINACAĞINI; yani ÖLÜM MELEĞİNİN, VAZİFESİNİ YAPMAK İÇİN, BİZİM KAPIMIZI NE ZAMAN ÇALACAĞINI BİLMİYORUZ ÇÜNKÜ..

Hep DAHA VAKİT VAR diye bize çalım atmaya çalışan şeytan ve nefse verilecek en güzel cevap;

-BEN BU DÜNYAYA BİR DEFA GÖNDERİLDİM; YENİ BİR ŞANSIM OLMAYACAK.. SÜREKLİ ÖTLEYİP; GELMESİNDEN KAÇMAKTANSA; BUGÜN YAPMAM GEREKENİ YAPIP, MUTLAKA BİRGÜN GELECEK OLAN İMTİHANIN BİTİŞ GÜNÜNÜ, BİR ÜMİTLE BEKLEMEKTEN BAŞKA ÇAREM YOK. diyebilmeli; şeytan ve nefse de fırsat vermemeliyiz inşaallah.

ALLAHIN RAHMETİ DE BİZE BU KADAR YAKIN VE YARDIMCIYKEN… HANGİ ÜMİTSİZLİKTEN BAHSEDEBİLİRİZ Kİ? Biliyoruz ki ALLAHIN RAHMETİNDEN ÜMİT KESMEK; GÜNAHLARIN DA BÜYÜKLERİNDE. O (C.C.) KENDİSİNİ yukarıda bir kısmı geçen ve Kurânın da defalarca ÇOK BAĞIŞLAYICI, ÇOK MERHAMETLİ olarak bildirsin de; biz de kalkıp; -nefis ve şeytana aldanıp- BATTI BALIK YAN GOİNG aldatması ile KURTULUŞUMUZDAN ÜMİDİ KESELİM… HAŞA bu yaklaşım; bir anlamda ALLAH’A GÜVENMEMEK olmaz mı?


Herkes hata işleyebilir, hatta HERKES MUTLAKA HATA EDER, GÜNAH İŞLER. İNSAN OLMAK HASEBİ İLE GÜNAH İŞLEMEME GİBİ BİR LÜKSÜMÜZ YOK YANİ. Fakat GÜNAHLARIN DA HAYIRLISI vardır. BU DA NASIL OLUYOR? Diyeceksiniz!!

Bakın bu HAYRI, Efendimiz (S.A.V) şöyle ifade eder:

-HER İNSAN HATA İŞLER; AMA HATA İŞLEYENLERİN EN HAYIRLISI, ÇOK TEVBE EDENLERDİR. (Tirmizî, Kıyâme 49. )

Hata işleyenlerin tevbeleri ile hayırlı bir insan olmalarının ötesinde, bir de ALLAHIN SEVDİĞİ BİR KUL OLMA MERTEBESİNE YÜKSELMELERİ sözkonusudur. Kurânın gösterdiği bu müjde, İSLAMIN İNSANA SUNDUĞU EN TATLI MÜJDELERDEN biridir:

MUHAKKAK Kİ, ALLAH ÇOK ÇOK TEVBE EDENLERİ ve TEMİZLENENLERİ SEVER. (Bakara sûresi, 222. ayet)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu âyeti şöyle tefsir ederler:

Şüphesiz Allah, tekrar tekrar günah işlediği halde üst üste tevbe eden kulunu sever. (Müsned, 1:80.)

Bu sevginin gerçek şuurunda olan Peygamberimiz, hiçbir günahı olmadığı, günahlara karşı korunduğu halde, GÜNDE YETMİŞ KERE, BAZI ZAMANLAR YÜZ KERE TEVBE ve İSTİĞFAR ederdi. Çünkü, istiğfarın içinde mahbubiyet yani ALLAHIN SEVDİĞİ KULLARDAN OLMA mertebesi ve sevinci vardır.

Ancak, bu müjdeyi yanlış bir tarafa çekerek, Madem günahlar sevaba dönüşebiliyor, önce günah işleyip sonra da tevbe etsek olmaz mı? gibi cerbezelerle meseleyi istismar etmemek de gerekir. Böyle bir yaklaşım, HERŞEYDEN ÖNCE, KULLUK EDEBİNE AYKIRIDIR. Bu durum, hâşa, ALLAHI İMTİHAN ETMEK, DİNİ HÜKÜMLERİ CİDDİYE ALMAMAK sayılır ki, İŞİN SIRRINI KAVRAMAMAK olur.

Böyle bir istismara karşı, birçok âyette af yetkisinin Allaha ait olduğu, Allahın istediğini bağışlayacağı, istediğini azaba çarptıracağı bildirilerek, havf-reca muvazenesine, ümit-korku dengesine dikkat çekilir.

Kaldı ki, NASIL OLSA TEVBE EDERİM düşüncesiyle günaha dalan kimse tevbe etme fırsatı bulabilecek midir, buna ömrü yetecek midir, bir garantisi var mıdır?

Veya en önemlisi, davranışları Allahın gazabını çektiği halde, ALLAH KENDİSİNE TEVBEYE DÖNÜŞ FIRSATINI VERECEK MİDİR? Bütün bunların da gözönünde tutulması gerekir.

Farzları yapan, kebireleri (büyük günahları) işlemeyen kurtulur.

Bütün bunlarla birlikte, özellikle her gün yüzlerce günahın hücumuna maruz kalan mü’minin en mühim meselesi, GÜNAHTAN KAÇMAYA ÇALIŞMASI, GÜNAHLI ORTAMLARDAN UZAK DURMASI, GÜNAH İŞLENMEYE AÇIK OLAN KAPILARA YANAŞMAMASIDIR.. Bir bakıma, DEF-İ ŞER yapmalı, yani ŞERLİ İŞLERDEN UZAK OLMALIDIR.. Bu husus bu zamanda çok büyük önem kazanmaktadır. TAKVA SIRRINA da ancak bu yolla erişilebilir.

Çünkü BİR HARAMI,BİR BÜYÜK GÜNAHI TERKETMEK VACİPTİR. BİR VACİBİ İŞLEMEK DE BİRÇOK SÜNNETTEN DAHA SEVAPLIDIR

Bakın burada çok önemli ve ÇOK KAZANÇLI BİR ESAS var inşallah:

Takvanın, yani günahlardan elden geldiğince kaçınmanın esas alınmasıyla binlerce günahın hücumuna karşılık BİR KERELİK YÜZ ÇEVİRME İLE, YÜZLERCE GÜNAH TERK EDİLMİŞ; dolayısıyla YÜZLERCE FARZ ve VACİP İŞLENMİŞ olur.

Tabi bunların neticesinde YÜZLERCE SEVAB DA CEBE İNDİRİLMİŞ OLUR.. Valla PEK KAÇIRILACAK FIRSAT GİBİ GÖRÜNMÜYOR, ne dersiniz?

Becerebildiğimiz kadar… Bazen NEFİS VE ŞEYTAN, kalbimize galip gelecektir.. Buna engel olamayacağız belki bazen ama; BİZ ELİMİZDEN GELENİ YAPALIM.. AHİRETTE HESAP; ÜSTÜNLÜĞÜ BAKACAK.. YANİ GÜNAH SAYIMIZ 5000.. SEVAP SAYIMIZ 5001 İSE; İNŞALLAH KURTULANLARDAN OLACAĞIZ.. Bu hesaba göre; SEVAP SAYIMIZI ARTTIRMAK; GÜNAHLARDAN ELİMİZDEN GELDİĞİNCE KAÇINMAK en akıllıca hareket olacaktır… Böylece, takva niyetiyle, günahtan kaçınmak maksadıyla çok sayıda salih amele yol açılır. Çünkü bu DEHŞETLİ ZAMANDA, -Farzları yapan, büyük günahları işlemeyen kurtulur-. Gibi bir müjde bildirilmiş bize.. Yani Nasıl ki hadiste geçer; DONMAK DERECESİNDE SOĞUKTA, SAVAŞ HALİNDE BİR SAAT NÖBET BİR SENE NAFİLE İBADET HÜKMÜNDEDİR. O bir saat nöbeti BUNCA DEĞERLİ KILAN NE?.. İÇİNDE BULUNULAN DURUM değil mi!

İşte Günahların bunca açık ve rahatlıkla işlendiği; insanların Rabblerini anmasının bunca zorlaştığı; MANEVİ ANLAMDA EBEDİ ALEMLERİ DONDURACAK, MAHVEDECEK BİR SOĞUK; ve ŞEYTAN ve NEFİSLE ŞİDDETLİ BİR SAVAŞ ZAMANI OLAN BU ZAMANDA; yukarıdaki müjdenin ne kadar ANLAMLI olduğunu anlamak pek de zor olmayacaktır..


İşte Rabbimizin bize bir kıyağı daha… O (C.C.) BİZİ O KADAR ÇOK SEVİYOR Kİ. O KADAR ŞEFKATLİ Kİ… Bizim bunca günahımıza, bazen isyanımıza rağmen; bizi affetmek için ÖYLE OLANAKLAR BİZE SAĞLIYOR Kİ… BU SEVGİYE; BU HOŞGÖRÜYE; SEVMEKLE, ONA ELİMİZDEN GELDİĞİNCE İTAAT İLE MUKABELE ETMEK GEREKMEZ Mİ?

BİZLER BUNU BAŞARACAĞIZ İNŞALLAH.. RABBİMİZİN BİZE VERECEĞİ GÜÇ VE İMAN İLE, BİZİ CEHENNEME SÜRÜKLEMEYE ÇALIŞAN ŞEYTAN VE NEFSİMİZE PAPUÇ BIRAKMAYACAĞIZ.. BIRAKMAMALIYIZ… NETİCEDE BİZİM GELECEĞİMİZ SÖZKONUSU.. değil mi?

Şu geçici hayatta; dünyevi rahatlığımız için HER LÜKSÜ talep ederken, RAHAT ve GÜZEL YAŞAMAK İÇİN BUNCA ÇABA SARFEDERKEN; “MUTLAK ve EBEDİ HAYATIMIZ İÇİN” DUYARSIZ KALMAK; ŞEYTAN VE NEFSİN GÖZÜMÜZÜ KAPAMASINA SEYİRCİ KALMAK elbette BİZE YAKIŞMAZ. değil mi?

Bakınız, bahsettiğimiz KURTULUŞU; yani BÜYÜK GÜNAHLARDAN KAÇINANLARIN NİMETLERE, İKRAMA ve CENNET SAADETİNE ERECEKLERİNİ Kurânımız şu şekilde haber veriyor:

EĞER SİZE YASAKLANMIŞ GÜNAHLARIN BÜYÜKLERİNDEN KAÇINIRSANIZ, GERİ KALAN GÜNAHLARINIZI ÖRTER ve SİZİ, NİMET VE İKRAMLAR İLE DOLU OLAN CENNETE KOYARIZ. (Nisa sûresi, 4:31. )

Madem öyledir, HEM DÜNYAMIZIN, HEM AHİRETİMİZİN SAADETİNE VESİLE OLACAK BİR FORMÜL İLE noktalıyalım dersimizi:

HAYATINIZI İMAN İLE HAYATLANDIRINIZ ve FARZLA İLE SÜSLENDİRİNİZ ve GÜNAHLARDAN ÇEKİNMEKLE MUHAFAZA EDİNİZ. (Risale-i Nur Külliyatı,)

EY RABBİMİZ! BİZLERİ; NEFİS ve ŞEYTANIN ŞERRİNDEN ve KABİR AZABINDAN ve CEHENNEM ATEŞİNDEN MUHAFAZA EYLE ve CENNETÜ’L-FİRDEVSTE MES’UD KIL! AMİN AMİN AMİN
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt