Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah İslama izzet verinceye kadar KAFİRLERLE DÖĞÜŞTÜM.. (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Buğusu kalkmaz Keş Dağı’nın. Ötelerden kara bulutlar getirir, yaz kış demeden. Rahmet iner eteklerine kürün kürün.
Koyun kuzu meleşir, gökyüzü yeryüzüyle haberleşir. Kardelen boy verir; kurnalardan ab-ı hayat akar, gürül gürül; durmadan dinlenmeden.
Vaveyla ile sürerken fani alem, altı eri koynunda saklar, günlerce. Sırlarıyla maveraya ulaşan altı beden için, “Ebediyyen susacaklar!” zannedilir.
Defterler açılıp, hesaplar görüldükçe bütün azaları dile gelir, anlatırlar ‘Şahdamarından Daha Yakın Olan’a…
Şu Yalan Dünya’da ‘işler’ işlemekte, fail-i meçhuller devran sürmekte; lakin beklenen son, ağızların tadını kaçırmaktadır. Mukadder olan tahakkuk edecek, ‘Onlar istemese de, Kadir Mevla nurunu tamamlayacak’tır.

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
………………………
Atlas’ın öte yakasından gelen adam! Konuş bir süre daha!
Ruanda’da, bir milyon ırkdaşını dört ayda kara toprağa düşüren organize işlerin hesabını soran çıkmaz beş yüz kırk beş’ten, nasılsa!
“Kaçana namert denir!” deyip, Frenk tanklarının karşısına dizleri urganla bağlı çıkan Utbe’nin torunlarının hesabı kalır Büyük Gün’e!
Cezayir’in yiğitleri ses verir, Gazze’ye, Felluce’ye…
Seattle, Zapa, Pyonyang, Vietnam… Söğüt’ten çıkacak bir er bekler, yüzyıllardır!
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
ÖYLE BİR ZAMANDI Kİ O, HİÇ KİMSE İMANINI AÇIĞA VURAMAZDI: BEN HEMEN SOKAĞA ÇIKTIM VE SIR SAKLAMAZ BİR KİMSEYE RASTLAYIP MÜSLÜMAN OLDUĞUMU SÖYLEDİM...Adam, avaz avaz, ''Hattab oğlu İslam'a geldi!'' diye bağırdı...Bunun üzerine kafirler koşuşup benimle döğüşmeye başladılar...Onlar bana vuruyorlardı, ben onlara...Kabe avlusunda duran dayım kavgayı haber almış...Yeğenimi salıp Kureyş'lileri döğüşmekten alıkoydu...O GÜNDENBAŞLAYARAK, ALLAH İSLAMA'A İZZET VERİNCEYE KADAR BOYUNA KAFİRLERLE DÖĞÜŞTÜM. Onlar beni döverlerdi, ben onları!...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Kız kardeşimin İslam'a geldiğini işittim ve hemen evine vardım...''Ey nefsinin düşmanı!'' dedim;''işittim ki müslüman olmuşsun!''...Onu pek çok dövdüm; öyle ki, y7üzünden kan geldi...Kamı görünce ağlamaya başladı ve ''ey Hattab oğlu, ne yaparsan yap, ben İslama'a geldim!'' dedi...Bu laf üzerine öfkeyle içeri girdim...Baktım üzeri yazılı bir kağıt...''Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın ismiyle''diye bir ibare...Rahman ve Rahim kelimelerini görünce korktum ve kağıdı elimden bıraktım...Sonra yine aldım...Yer ve göklerin ALLAH'ı tesbih ettiğine dair bir ayet...''ALLAH ve Resulü'ne iman getirin'' diye emir verilen yere gelince Şehadet kelimesini getirdim...Evin içindeki müslümanlat sevinip dışarıya çıktılar...Ben de ALLAH Resulü'nün bulunduğu yere gittim...İki kişi kolllarıma yapıştılar...ALLAH'ın Resulü, ''salıverin!'' diye emir buyurdular...Salıverdiler...Vardım karşısında oturdum...Gömleğime yapışıp beni kendisine çekti ve buyurdu: ''İslam'a gel, ya Hattab oğlu!''...Ve dua etti: ''Yarab, sen onun kalbine hidayet ver!''...Ben de Şehadet getirdim...Oradaki müslümanlar öyle tekbir aldılar ki, Mekke'nin sokakları çınladı...ÖYLE BİR ZAMANDI Kİ O, HİÇ KİMSE İMANINI AÇIĞA VURAMAZDI: BEN HEMEN SIKAĞA ÇIKTIM VE SIR SAKLAMAZ BİR KİMSEYE RASTLAYIP MÜSLÜMAN OLDUĞUMU SÖYLEDİM...Adam, avaz avaz, ''Hattab oğlu İslam'a geldi!'' diye bağırdı...Bunun üzerine kafirler koşuşup benimle döğüşmeye başladılar...Onlar bana vuruyorlardı, ben onlara...Kabe avlusunda duran dayım kavgayı haber almış...Yeğenimi salıp Kureyş'lileri döğüşmekten alıkoydu...O GÜNDENBAŞLAYARAK, ALLAH İSLAMA'A İZZET VERİNCEYE KADAR BOYUNA KAFİRLERLE DÖĞÜŞTÜM. Onlar beni döverlerdi, ben onları!...


Salih Mirzabeyoğlu, İstikbal İslamındır
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Ömer müslüman olunca cebrail bana geldi ve dedi ki: Gök ehli Ömer’in müslüman olmasından şenlik ediyor.
Hadis-i Şerif
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Ömer müslüman olduktan sonra, şeytan kendisini görünce yüzüstü yıkıldı.
Hadis-i Şerif

Şeytan, Ömer’e bir yolda rastlayıp sesini duyunca yolunu değiştirir.

Hadis-i Şerif
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
İman ve ilimde nurdan bir âbide gibiydi. Onun üstün idare kabiliyeti herkesçe malumdu. Ancak bütün bunlar, Hz. Ömer’in kendisini insanlardan bir insan görmesine ve ahiret endişesiyle iki büklüm olmasına mani olmuyordu...

Hz. Ömer, müminlerin halifesiydi. O hayatı boyunca Allah Resulü’nün nice iltifatlarına mazhar olmuştu. "Hak ile batılı birbirinden ayıran" manasına "Faruk" ismi ona bizzat Allah Resulü tarafından verilmişti. İki Cihan Serveri onun için:

"Benden sonra peygamber gelecek olsaydı Ömer olurdu" (Tirmizi, Menâkıb 18) demişti ve yine onu yeryüzündeki iki vezirinden biri olarak saymıştı. Diğeri ise Hz. Ebu Bekir (r.a.)’di. O, dünyada iken cennetle müjdelenen bir insandı. İman ve ilimde nurdan bir âbide gibiydi. Onun üstün idare kabiliyeti herkesçe malumdu. Bu sebeplerdir ki, Hz. Ebu Bekir gibi bir feraset insanı hiç düşünmeden onu yerine halife tavsiye etmişti.

İtiraz edip, "Allah’a nasıl hesap vereceksin" diyenlere de, "Ya Rabbi onlara içlerinde en hayırlılarını halife olarak bıraktım" derim, cevabını vermişti. Ancak bütün bunlar, Hz. Ömer’in kendisini insanlardan bir insan görmesine ve ahiret endişesiyle iki büklüm olmasına mani olmuyordu.

Sabah namazı vaktiydi. Ezan okunmuş ve cemaat saf saf durmuş, imamını bekliyordu. Hz. Ömer içeriye girdi, imamete geçti ve her zamanki gibi "Safları düzeltin" diye seslendi, sonra da namaza durdu. Tam namaza durulmuştu ki Hz. Ömer arkasından yediği bir hançer darbesiyle yere yığılmıştı. Hz. Ömer’i evine götürdüler. Namazı Hz. Abdurrahman b. Avf (r.a.) kıldırdı. Namazı müteakip bütün cemaat Hz. Ömer (r.a.)’in evine dolmuştu.

“İşte benim derdim buydu”

Hz. Ömer uzanmış upuzun yatıyordu. Herkes başucundaydı ve hıçkırıklar boğazlarda düğümlenip kalmıştı. Doktorun "Ya Ömer! Vasiyetini yap" dediğini duyunca bir anda içeride bir feryad u figan koptu. Herkes ağlıyordu.

Hz. Ömer, "Ağlamayın! Ağlayacak olan yanımdan çıksın. Siz Allah Resulü’nün, ‘Ehlinin ağlamasıyla ölü eziyet çeker’ dediğini duymadınız mı" diyerek onların ağlamasına mani olmaya çalıştı. Hz. Ömer, İbn Abbas’a "Bakın bakalım beni vuran kimdir" diye sordu. Gelen habere göre onu Muğire b. Şu’be’nin kölesi Firuz hançerlemişti. Hz. Ömer bunu öğrenince "Allah’a hamd olsun ki beni bir Müslüman eliyle öldürtmedi" dedi. Bir ara daldı. Baş ucunda duran oğlu Abdullah, gözlerini babasından bir an ayırmıyordu.

Hz. Ömer’de bir düşünce hem de yüreğini dağlayan bir düşünce vardı. Ve gözlerini açarak ümitsiz bir ifadeyle: "Oğlum! Git, Aişe’ye benden selam söyle. Fakat sakın, Emiru’l-mü’minin’in selamı var, deme. Zira şu anda ben mü’minlerin emiri değilim.

Ona, "Ömer senden, acaba iki arkadaşıyla beraber yatmasına müsaade eder misin" diye izin istiyor de. İbn Ömer babasının emrini yerine getirmiş ve Hz. Aişe’nin evine gelmişti. Onu bir köşede oturmuş ağlıyor buldu. Babasının arzusunu söyleyince Hz. Aişe validemiz, "Vallahi orayı ben kendim için düşünmüştüm. Fakat bugün Ömer’i nefsime tercih ederim" dedi. İbn Ömer (r.a.) bu müjdeli haberle dönüp babasını müjdeleyince Hz. Ömer birden rahatlayıverdi. Ve dudaklarından şu cümle döküldü:

"Vallahi işte benim derdim buydu." Çok kereler gözünü açamayacak kadar halsizleşiyordu. Başındakiler ne yemek ne de su teklifiyle onu uyandıramıyorlardı. Fakat içlerinden birisi "Ömer namaz vakti geçiyor" dediği an Hz. Ömer birden ayağa fırlıyor "Namaz! Namazsız adamın İslam’dan nasibi yoktur" diyor ve namazını eda edip tekrar uzanıyordu. İşte Hz. Ömer’in namaza olan iştiyakı bu ölçüdeydi. Namaz dendiğinde akan sular duruyor ve bütün acılarına rağmen namazını ihmal etmiyordu.
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
39
Allah İslama izzet verinceye kadar KAFİRLERLE DÖĞÜŞTÜM..
Kız kardeşimin İslam'a geldiğini işittim ve hemen evine vardım...''Ey nefsinin düşmanı!'' dedim;''işittim ki müslüman olmuşsun!''...Onu pek çok dövdüm; öyle ki, y7üzünden kan geldi...Kamı görünce ağlamaya başladı ve ''ey Hattab oğlu, ne yaparsan yap, ben İslama'a geldim!'' dedi...Bu laf üzerine öfkeyle içeri girdim...Baktım üzeri yazılı bir kağıt...''Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle''diye bir ibare...Rahman ve Rahim kelimelerini görünce korktum ve kağıdı elimden bıraktım...Sonra yine aldım...Yer ve göklerin Allah'ı tesbih ettiğine dair bir ayet...''Allah ve Resulü'ne iman getirin'' diye emir verilen yere gelince Şehadet kelimesini getirdim...Evin içindeki müslümanlat sevinip dışarıya çıktılar...Ben de Allah Resulü'nün bulunduğu yere gittim...İki kişi kolllarıma yapıştılar...Allah'ın Resulü, ''salıverin!'' diye emir buyurdular...Salıverdiler...Vardım karşısında oturdum...Gömleğime yapışıp beni kendisine çekti ve buyurdu: ''İslam'a gel, ya Hattab oğlu!''...Ve dua etti: ''Yarab, sen onun kalbine hidayet ver!''...Ben de Şehadet getirdim...Oradaki müslümanlar öyle tekbir aldılar ki, Mekke'nin sokakları çınladı...ÖYLE BİR ZAMANDI Kİ O, HİÇ KİMSE İMANINI AÇIĞA VURAMAZDI: BEN HEMEN SIKAĞA ÇIKTIM VE SIR SAKLAMAZ BİR KİMSEYE RASTLAYIP MÜSLÜMAN OLDUĞUMU SÖYLEDİM...Adam, avaz avaz, ''Hattab oğlu İslam'a geldi!'' diye bağırdı...Bunun üzerine kafirler koşuşup benimle döğüşmeye başladılar...Onlar bana vuruyorlardı, ben onlara...Kabe avlusunda duran dayım kavgayı haber almış...Yeğenimi salıp Kureyş'lileri döğüşmekten alıkoydu...O GÜNDENBAŞLAYARAK, ALLAH İSLAMA'A İZZET VERİNCEYE KADAR BOYUNA KAFİRLERLE DÖĞÜŞTÜM. Onlar beni döverlerdi, ben onları!...

Salih Mirzabeyoğlu, İstikbal İslamındır
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Allah İslama izzet verinceye kadar KAFİRLERLE DÖĞÜŞTÜM..
Kız kardeşimin İslam'a geldiğini işittim ve hemen evine vardım...''Ey nefsinin düşmanı!'' dedim;''işittim ki müslüman olmuşsun!''...Onu pek çok dövdüm; öyle ki, y7üzünden kan geldi...Kamı görünce ağlamaya başladı ve ''ey Hattab oğlu, ne yaparsan yap, ben İslama'a geldim!'' dedi...Bu laf üzerine öfkeyle içeri girdim...Baktım üzeri yazılı bir kağıt...''Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle''diye bir ibare...Rahman ve Rahim kelimelerini görünce korktum ve kağıdı elimden bıraktım...Sonra yine aldım...Yer ve göklerin Allah'ı tesbih ettiğine dair bir ayet...''Allah ve Resulü'ne iman getirin'' diye emir verilen yere gelince Şehadet kelimesini getirdim...Evin içindeki müslümanlat sevinip dışarıya çıktılar...Ben de Allah Resulü'nün bulunduğu yere gittim...İki kişi kolllarıma yapıştılar...Allah'ın Resulü, ''salıverin!'' diye emir buyurdular...Salıverdiler...Vardım karşısında oturdum...Gömleğime yapışıp beni kendisine çekti ve buyurdu: ''İslam'a gel, ya Hattab oğlu!''...Ve dua etti: ''Yarab, sen onun kalbine hidayet ver!''...Ben de Şehadet getirdim...Oradaki müslümanlar öyle tekbir aldılar ki, Mekke'nin sokakları çınladı...ÖYLE BİR ZAMANDI Kİ O, HİÇ KİMSE İMANINI AÇIĞA VURAMAZDI: BEN HEMEN SIKAĞA ÇIKTIM VE SIR SAKLAMAZ BİR KİMSEYE RASTLAYIP MÜSLÜMAN OLDUĞUMU SÖYLEDİM...Adam, avaz avaz, ''Hattab oğlu İslam'a geldi!'' diye bağırdı...Bunun üzerine kafirler koşuşup benimle döğüşmeye başladılar...Onlar bana vuruyorlardı, ben onlara...Kabe avlusunda duran dayım kavgayı haber almış...Yeğenimi salıp Kureyş'lileri döğüşmekten alıkoydu...O GÜNDEN BAŞLAYARAK, ALLAH İSLAMA'A İZZET VERİNCEYE KADAR BOYUNA KAFİRLERLE DÖĞÜŞTÜM. Onlar beni döverlerdi, ben onları!...

Salih Mirzabeyoğlu, İstikbal İslamındır
............
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
HZ ÖMER RA VE KERAMET...
Hâfız Ebû Nüaym’ın ve İmâm Beyhekî'nin Delâilu’n-Nübüvve’lerinde de rivâyet ettikleri ve İbnü Hacer’in el-İsâbe’de isnâdının hasen olduğunu söylediği haberde şöyle denilmektedir:

{ عَنْ عَمْرِو بْنِ الْحَارِثِ قَالَ بَيْنَمَا عُمَرُ يَخْطُبُ يَوْمَ الْجُمُعَةِ إِذْ تَرَكَ الْخُطْبَةَ فَقَالَ يَا سَارِيَةُ الْجَبَلَ مَرَّتَيْنِ أِوْ ثَلَاثًا ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَى خُطْبَتِهِ فَقَالَ بَعْضُ الْحَاضِرِينَ لَقَدْ جُنَّ إِنَّهُ لَمَجْنُونٌ فَدَخَلَ عَلَيْهِ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَوْفٍ وَكَانَ يَطْمَئِنُّ إِلَيْهِ فَقَالَ إِنَّكَ لَتَجْعَلُ لَهُمْ عَلَى نَفْسِكَ مَقَالًا بَيْنَا أَنْتَ تَخْطُبُ إِذْ أَنْتَ تَصِيحُ يَا سَارِيَةُ الْجَبَلَ أَىُّ شَيْئٍ هَذَا قَالَ وَاللهِ إِنِّى مَا مَلَكْتُ ذَلِكَ رَأَيْتُهُمْ يُقَاتِلُونَ عِنْدَ جَبَلٍ يُؤْتَوْنَ مِنْ بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ فَلَمْ أَمْلِكْ أَنْ قُلْتُ يَا سَارِيَةُ الْجَبَلَ لِيَلْحَقُوا بِالْجَبَلِ فَلَبِثُوا إِلَى أَنْ جَاءَ رَسُولُ سَارِيَةَ بِكِتَابِهِ أَنَّ الْقَوْمَ لَقُونَا يَوْمَ الْجُمُعَةِ فقَاتَلْنَاهُمْ حَتَّى إِذَا حَضَرَتِ الْجُمُعَةُ سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِى يَا سَارِيَةُ الْجَبَلَ مَرَّتَيْنِ فَلَحِقْنَا بِالْجَبَلِ فَلَمْ نَزَلْ قَاهِرِينَ لِعَدُوِّنَا إِلَى أَنْ هَزَمَهُمُ اللهُ وَقَتَلَهُمْ... }

“Amr İbnu Hâris’den şöyle dediği rivâyet edilmiştir:

Ömer radıyallahu anhu Cuma günü (Medine'deki minberden) hutbe îrâd ederken birden hutbeyi bıraktı ve iki veya üç kerre ‘Ey Sâriye dağa dikkat, dağdan kendini koru, ey Sâriye...’ dedi. Sonra da hutbesine döndü. Orada bulunanların bazısı ‘Cinnet geçirdi; O kesinlikle bir mecnûndur’ dedi.

Bunun üzerine Abdurrahman İbnu Avf yanına girdi. O’na kalbi mutmain olan bir kimseydi. O’na, ‘İnsanların senin aleyhinde konuşmalarına sebebiyet veriyorsun; Hutbe îrâd ederken, Ey Sâriye dağa dikkat et, dağdan korun!… diye bağırmaya başladın; nedir bu?’ Ömer radıyallahu anhu da ‘Vallahi kesinlikle kendi elimde dedildim, onları dağın yanında harb ederken gördüm. Önlerinden ve arkalarından onlara geliniyordu. Elimde olmayarak, dağa yetişmeleri içün Ey Sâriye dağa dikkat et, dağdan korun... dedim’ dedi.

Nihâyet, Sâriye’nin elçisi, O’nun mektûbunu getirdi; onda şöyle yazılıydı: Düşman ordusu Cuma günü bizimle karşılaştı. Onlarla harb ettik. Nihâyet Cuma gelince, iki defa ‘Ey Sâriye!.. Dağa dikkat, dağdan kendinizi koruyun’ diye bağıran birini işittik. Bunun üzerine dağa yetiştik ve Allah onları bozguna uğratana ve helak edene kadar düşmanlarımıza hep ğâlib olmaya devâm ettik…”Ebû Nüaym, Delâilü’n-Nübüvveh (H:526,527,528) [Lafız O’nundur], Beyhekî, Delâilü’n-Nübüvveh

Hâsılı, Sâriye radıllahu anhu bu feryâdı işitti ve İslâm orduları bu îkaz ve imdât sayesinde bozgundan kurtuldu.
 

mina44

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 May 2011
Mesajlar
69
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
muhteşem bi adalet timsali Rabbim cümle müminlerin böyle adaletli kılması dileğiyle...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53


Hazret-i Ömer​

Tam başlığı yazmıştım ki, elektrikler söndü... «Necip Fazıl’la Başbaşa» isimli eserime de böyle bir gecede başlamıştım... Aynen:
-“Ortada bir mum.
Sıkıntı, yalnızlık ve çaresizlik, bezginlik ve yılgınlık, size neyi anlatıyor?.. Bunları günlük hayatın gelip geçici püf dertleriyle dertlenenler de, en çok bildiğini sandığı ve yakını iken en az tanıdığının «kendisi» olduğunu düşünenler de, bir ideolocya manzumesini hayata geçirme mücadelesi verirken imkânsızlıklarda boğulanlar da kullanır. Aynı kavramlar içinde değişik «hâl» ifadesi bin tane ton.
Yalnızız!»
Sene 1970... Çöle İnen Nur’u okuyorum... Eriyorum, eriyorum, eriyorum... Ve Hazret-i Ömer’le ilgili bir sahne... Allah Resulü’nün her müslümanın sessizce Mekke’den ayrılmasını söylemesi... Allah’tan, küfre karşı silâhla mücadele emri gelmesi ve karargâhın Medine olarak seçilmesi... Herkes gizlice çıkıp gittiği hâlde, Ömer, belinde kılıç ve elinde ok, hareketinden evvel Kâbe’yi tavafa gitti, yedi kere tavaf etti ve oradaki müşriklere şöyle haykırdı:
-“İşte ben gidiyorum!.. Anasını ağlatmak, karısını kocasız ve çocuğunu babasız bırakmak isteyenler şu vâdiye doğru arkamdan gelsin!»
Bu sahne beni öyle çıldırtıyor ki, ertesi gece Eskişehir’deki «Erkekler Hamamı»nın karşısında av malzemeleri satan dükkânın vitrinini yumrukla kırıp iki tüfek alıyorum... Vesaire!..
Hazret-i Ömer’in çizdiği şahsiyet tipi, bütün ruhuma hâkim aşk rengidir!..
Aksiyon, bir fikir hareketi ve hareket hâlinde fikir demekse, fikirden daha mümtaz bir yeri var demektir!.. Fikir, hareketi ve hareket fikri varsa kıymetlidir!.. Zevzek adamda, ne aksiyon, ne ahlâk, ne de amel!..

Salih MİRZABEYOĞLU
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
599710_381465805236056_1142253478_n.jpg
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt