Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

2009 mubarek gün ve geceler (1 Kullanıcı)

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته



بسم الله الرحمن الرحيم

NOT:
* Terviye günü, Zil-hicce'nin 8. günüdür. Bugün hâcılar Mekke'den Minâ'ya giderler. Hadîs-i şerîfde, "Bir müslimân, Terviye günü oruc tutarsa ve günâh söylemezse, Allahü teâlâ onu elbette Cennete sokar" buyurulduBugüne Terviye denmesinin sebebi, hâcıların o gün Zemzem suyundan çok içip kanmalarındandır.
* Kıymetli geceye, kendinden sonra gelen günün ismi verilir.Önceki günü öğle nemâzı vaktinden, o gecenin fecrine (imsâk vaktine) kadar olan zemândır.
* Arefe ve üç kurban günlerinin geceleri böyle değildir. Bu dört gece, bu günleri ta’kîb eden gecelerdir.Arefe, Zil-Hicce'nin dokuzuncu günüdür. Başka günlere "Arefe" denmez!..
Kurban Bayramı Geceleri, Kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günlerinden sonraki gecelerdir.Bu üç güne, (Eyyâm-i nahr) denir.
*Yukarıdaki mubârek gecelerden, Mevlid, Berât, Mi'râc ve Regâib gecelerine, (Kandil) geceleri denir.
*Bu mubârek gecelerden başka, Receb ayının her gecesi, Fıtr Bayramı'nın diğer geceleri, Zil-hicce ayının ilk on geceleri,Muharremin ilk on geceleri ve her Cum’a ve Pazartesi gecesi de mubârek gecelerdir.
*Bu geceleri ihyâ etmeli, ya’nî kazâ nemâzları kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı, düâ, tevbe etmeli, sadaka vermeli,müslimânları sevindirmeli, bunların sevâblarını ölülere de göndermelidir. Bu gecelere saygı göstermelidir. Saygı göstermek, günâh işlememekle olur.
 

berat05

Yönetici
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
7,764
Tepki puanı
1,035
Puanları
163
Yaş
48
Konum
Gönlün olduğu yerde
esselamü aleyküm ve rahmetullahi veberekatuhu

esselamü aleyküm ve rahmetullahi veberekatuhu

Allah c.c. razı olsun kardeşimiz bilgilendirdiğiniz için
 

hasan kumbasar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Mar 2009
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
77
kadir gecesinin disindaki mubarek gun ve gecelerle alakali hadis var midir?Varsa hangileridir
 

hasan kumbasar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Mar 2009
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
77
mubarek gun ve geceler

mubarek gun ve geceler

Kadir gecesinin disindaki mubarek gun ve gecelerde yapilmasi tavsiye edilen ibadetlerle alakali olarak herhangi bir hadis var midir?Varsa hadisleri yazabilir misiniz?
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Kadir gecesinin disindaki mubarek gun ve gecelerde yapilmasi tavsiye edilen ibadetlerle alakali olarak herhangi bir hadis var midir?Varsa hadisleri yazabilir misiniz?


Arefe ve Terviye günü

Terviye, Arefe gününden bir önceki güne denir. Terviye günü oruç tutmak çok faziletlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, Terviye günü oruç tutan ve günah söylemeyen müslümanı elbette Cennete koyar.) [Ramuz]

(Terviye günü oruç tutmak, bin köle azat etmeye, iki bin deve kurban kesmeye ve cihad için gönderilen bin ata bedeldir.) [Ebulberekat]

Terviye gününden sonra Arefe günü gelir.

Arefe gününün önemi
Kıymetli geceye kendinden sonra gelen günün ismi verilir. Fakat Arefe ve Kurban bayramının üç gecesi böyle değildir. Bu dört gece, bugünleri takip eden gecelerdir. Arefe, yalnız Zilhiccenin 9. günüdür. Yani, kurban bayramından önceki güne denir. Ramazan bayramından önceki güne ve başka güne Arefe denmez.

Arefe günü yapılacak işlerden bazıları şunlardır:
1- Arefe günü sabah namazından, Kurban bayramının dördüncü günü ikindi namazına kadar, erkek kadın herkes, cemaatle kılsın, yalnız kılsın, 23 vakit farz namazda selam verir vermez, (Allahümme entesselam...) demeden önce, bir kere, vacib olan teşrik tekbirini söylemeli yani, (Allahü ekber, Allahü ekber. Lâ ilâhe illallah. Vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahil-hamd) demelidir. Camiden çıktıktan veya konuştuktan sonra, artık teşrik tekbirini okumak gerekmez. (Halebî)

2- Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutmak sevabdır; fakat Arefe günü oruç tutmak daha çok sevabdır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Arefe günü oruç tutana, Âdem aleyhisselamdan, Sur�a üfürülünceye kadar yaşamış bütün insanların sayısının iki katı kadar sevab yazılır.) [R. Nasıhin]

(Arefe günü tutulan oruç, bin gün [nafile] oruca bedeldir.) [Taberani]

(Arefe günü tutulan oruç, iki bin köle azat etmeye, iki bin deve kurban kesmeye ve Allah yolunda cihad için verilen iki bin ata bedeldir.) [T. Gâfilin]

(Arefe günü [Besmele ile] bin İhlâs okuyanın, günahları affolup duası kabul olur.) [Ebu-ş-şeyh]

(Arefe günü tutulan oruç, geçmiş ve gelecek yılın günahlarına kefaret olur.) [Müslim] [Yani Arefe günü tutulan oruç, geçmiş ve gelecek bir senede yapılan tevbelerin kabul olmasına yarar.]

(Arefe gününden üstün bir gün yoktur. O gün Allahü teâlâ, yeryüzündekilerle iftihar ederek göktekilere, "Ey gök ehli, kullarıma bakın, rahmetime kavuşmak ve azabımdan kaçmak için uzak yerlerden geldiler..." buyurur. Arefe günü Cehennemden o kadar çok kul azat edilir ki, başka günlerde bu kadar azat olmaz.) [Gunye]

(Şeytan, Arefe gününden başka bir günde daha zelil, rezil, hakir ve kinli görülmez.) [İ. Malik]

(Allahü teâlâ, Arefe günü kullarına nazar eder. Zerre kadar imanı olanı affeder.) [Gunye]

(Arefe gecesi ibadet eden, Cehennemden azat olur.) [S. Ebediyye] (İbadet olarak ilim öğrenmek, en faziletlisidir. İlmihal okumakla en uygun ilmi öğrenmiş oluruz.)

(Duanın faziletlisi, Arefe günü yapılanıdır.) [Beyheki]

(Arefe gününe hürmet edin! Arefe, Allah�ın kıymet verdiği bir gündür.) [Deylemi]

(Arefe ne güzel gündür. O gün rahmet kapıları açılır.) [Deylemi]

İbadet olarak ilim öğrenmek en faziletlisidir. Bu gece ilim olarak, ehl-i sünnete uygun ilmihal okumalıdır.

3- Bugünü fırsat bilip dua etmeli!
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Duanın faziletlisi, Arefe günü yapılanıdır.) [Beyheki]

4- Arefe gününü ibadetle, Allahü teâlâyı anmakla ve tefekkürle geçirmeye, insanlara iyilik etmeye çalışmalı! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Arefe gününe hürmet edin! Arefe, Allahü teâlânın kıymet verdiği bir gündür). [Deylemi] (Hürmet etmek, günah işlememekle olur.)

(Arefe günü, kulağına, gözüne ve diline sahip olan mağfiret olur.) [Taberani] Kulağına sahip olmak, gıybet, çalgı gibi haram olan şeyleri dinlememektir. Eğer biz istemeden kulağımıza gelmişse, bize günah olmaz. Gözüne sahip olmak da, haram olan şeylere bakmamak ve mubah olarak baktığı şeylerden ibret almaktır. Diline sahip olmak ise, yalan söylememek, dedikodu etmemek, laf taşımamak, kötü söz söylememek, hatta boş şey konuşmamak, kimseyi dili ile incitmemek demektir. Bunlara riayet eden Arefe gününü değerlendirmiş olur.

Arefe gecesi, Arefe günü ile Kurban bayramının birinci günü arasındaki gecedir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua reddolmaz. Ramazan ve Kurban bayramının birinci gecesi, Berat ve Arefe gecesi.) [İsfehani]

(Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.) [Deylemi]

(Arefe gecesi ibadet eden, Cehennemden azat olur.) [S. Ebediyye]

Arefe günü oruç
(Arefe günü de, Müslümanlar için bayramdır. Arefe günü oruç tutulmaz) deniyor. Arefe günü oruç tutmak çok sevab değil midir?
CEVAP
Hazret-i Ebu Hureyre, (Resulullah, Arafat�ta Arefe günü oruç tutmayı yasakladı) buyuruyor. İbni Abidin hazretleri de buyuruyor ki:

Arefe günü hacının oruç tutması, Arafat�ta vakfeye durmaya ve dualara mani olmamak şartıyla mendubdur [müstehabdır]. Oruç tutmak zayıf düşürürse, o zaman tutması mekruh olur. (Redd-ül-muhtar)

Görüldüğü gibi, Arafat�ta olup da oruç tutamayanlar için Arefe günü oruç tutmanın mekruh olması, herkes için değildir. Arefe günü oruç tutmak çok sevabdır.

aşağıdaki linkide incelemenizi tavsiye edrim
http://forum.islamiyet.gen.tr/islami-bilgi-ve-kaynaklar/77163-mubarek-gunlerde-oruc.html
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Bayram günleri

Bayram günlerinin de fazileti büyüktür. Kurban bayramının 1.2.3. günlerinden sonraki gecelere Kurban bayramı geceleri denir. Ramazan-ı şerifin son günü ile bayramın ilk günü arasındaki geceye de Ramazan bayramı gecesi denir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ramazan ve Kurban bayramının gecelerini ihya eden kimsenin kalbi, kalblerin öldüğü gün ölmez.) [İbni Mace, Taberani]

(Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, tevbe reddolmaz. Ramazan bayramının ve Kurban bayramının birinci geceleri, Berat gecesi ve Arefe gecesi.) [İsfehani]

(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı gecesi.) [İbni Asakir]

Bayramda erken kalkmak, gusletmek, misvak kullanmak, güzel koku sürünmek, yeni ve temiz elbise giymek, sevindiğini belli etmek, yüzük takmak, karşılaştığı müminlere güler yüzle selam vermek, fakirlere çok sadaka vermek, İslamiyet�e doğru olarak hizmet edenlere yardım etmek, dargınları barıştırmak, akrabayı, din kardeşlerini ziyaret etmek, onlara hediye götürmek sünnettir.

Bayram günleri sevinmek, neşelenmek gerekir. Hazret-i Ebu Bekir, kızı Âişe validemizin evine gidince, iki cariyenin tef çalıp oynadığını gördü. Ensar-ı kiramın kahramanlıklarını övüyor, destan söylüyorlardı. Hazret-i Ebu Bekir, Resulullahın evinde böyle şey yapılmasının uygun olmayacağını bildirerek, onların susmalarını söyledi. Peygamber efendimiz, Hazret-i Ebu Bekir�e, (Onlara mani olma! Her kavmin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır. Bayram, sevinç günleridir) buyurdu. (Buhari)

Dargın olanların, bayramı beklemeyip, hemen barışması gerekir. Allahü teâlâyı ve Peygamber efendimizi seven kimse, insanların kusurlarına bakmaz, hoşgörülü olur. İyi insan yani mümin, herkesle iyi geçinir. Başkalarına sıkıntı vermediği gibi, onlardan gelecek eziyetlere de katlanır.

Kimseye darılmamalı, dargınlık olduysa, 3 günden fazla sürmemeli, bayrama kadar süren bir dargınlık olduysa, daha fazla gecikmeden barışmalıdır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Din kardeşiyle 3 günden çok küs durmak caiz değildir. Üç gün sonra, onunla karşılaşırsa, ona selam verip hatırını sormalıdır. O kimse selamını alırsa, birlikte sevaba ortak olurlar. Selamını almazsa günaha girer. Selam veren de küs durma mesuliyetinden kurtulmuş olur.) [Ebu Davud]

(Ameller pazartesi ve perşembe günü Hak teâlâya arz olunur. Hak teâlâ da, şirk koşmayan herkesi affeder. Ancak bu mağfiretten birbirine kin tutan istifade edemez. Cenab-ı Hak, �Onlar barışıncaya kadar amellerini bana getirmeyin� buyurur.) [İ. Malik]

Bayram geceleri
S. Ebediyye�deki, �Kıymetli geceye, kendinden sonra gelen günün ismi verilir. Önceki günü öğle namazı vaktinden, o gecenin fecrine kadar olan zamandır. Yalnız, Arefe ve üç kurban günlerinin geceleri böyle değildir. Bu dört gece, bu günleri takip eden gecelerdir� ifadesi hangi kitaptan alınmıştır?
CEVAP
Dürr-ül-muhtar kitabının itikâf bahsinde şöyle deniyor:
Bil ki, geceler günlere tâbidir. Bundan, yalnız Arefe gecesiyle Kurban bayramı geceleri müstesnadır. İnsanlara kolaylık olmak için, bu geceler, geçen gündüzlerine tâbidir. Velvalciyye'nin kurban bahsinde de beyan edilmiştir.

Bayramda yiyip içmek
-Mektubat�ta, (Bayramda yiyip içmek, yıllarca nafile oruçtan daha sevabdır) buyuruluyor. Yiyip içmek niye sevab oluyor ki?
CEVAP
Burada sevab olan, yiyip içmek değil, oruç tutmamaktır. Bayram günü oruç tutmak haram olduğu için, oruç tutmamanın, yani dinin emrine uymanın, nafile oruçtan daha kıymetli olduğu bildiriliyor.
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Kadir gecesi

-Kadir gecesinin önemi nedir?
CEVAP
Ramazan-ı şerif ayı içinde bulunan en kıymetli gecedir. Bazı âlimlere göre Mevlid gecesinden sonra en kıymetli gecedir. Kadir Gecesi, Muhammed aleyhisselamın ümmetine mahsus bir gecedir. Başka Peygamberlere böyle bir gece verilmemiştir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, Kadir gecesini ümmetime hediye etti, ondan önce kimseye vermedi.) [Deylemi]

Peygamber efendimiz, daha önceki ümmetlerden bin sene cihad eden insanları düşünüp, benim ümmetimin ömrü kısadır, az ibadet ederler diye üzülünce, Allahü teâlâ, (Kadir gecesi senin ve ümmetinindir) buyurup Habibinin kalbini ferahlandırdı. Hem de Kadir gecesi, her Ramazan ayında gelir.

Resulullah efendimize kendisinden önceki insanların ömürlerinin ne kadar olduğu bildirilince, kendi ümmetinin ömürlerini kısa buldu, uzun ömürlü olan diğerlerinin işledikleri salih amelleri işleyemezler diye düşününce, Allahü teâlâ Ona bin aydan hayırlı olan Kadir gecesini ihsan etti. (İ. Malik)

Resulullah efendimiz, (Beni İsrail Peygamberlerinden 80 yıl Allahü teâlâya ibadet eden oldu) buyurunca, Eshab-ı kiram hayret ettiler. Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam gelip; �Ya Resulallah, senin ümmetin bu Peygamberlerin, 80 yıllık ibadetine şaşarlar. Allahü teâlâ sana ondan iyisini gönderdi� diyerek, (Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır) mealindeki âyeti okudu. (Tefsir-i Mugni)

Kadir gecesi hakkındaki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar, Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.) [Deylemi]

(İnanarak ve sevabını Allahü teâlâdan umarak, Kadir gecesini ihya edenin geçmiş günahları affolur.) [Buhari, Müslim]

(Kadir gecesinde, bir kere Kadir suresini okumak, başka zamanda Kur�an-ı kerimi hatmetmekten daha sevabdır. Kadir gecesinde bir tesbih [Sübhanallah], bir tahmid [Elhamdülillah], bir tekbir [Allahü ekber], bir tehlil [La ilahe illallah] söylemek yedi yüz bin tesbih, tahmid, tekbir ve tehlilden kıymetlidir. Bu gece koyun sağımı müddeti kadar [az bir zaman] namaz kılmak, ibadet etmek, bir ay bütün geceleri sabaha kadar ibadetle geçirmekten daha kıymetlidir.) [Tefsir-i Mugni]

(Kadir gecesi üç defa �La ilahe illallah� söyleyen müslümanın, birincisinde bütün günahları bağışlanır. İkincisinde Cehennemden kurtulur, üçüncüsünde Cennete girer.) [Tefsir-i Mugni]

-Kadir gecesinin kıymeti nedir ve 27. gece olduğu kesin midir?
CEVAP
Kadir gecesi Ramazan ayı içindedir. Kadir gecesinin hangi gece olduğu, kesin olarak belli değildir. Âlimlerimiz, (Allahü teâlâ, rızasını taatte, gazabını günahlarda, orta namazı beş vakit namazda, evliyasını halk arasında, Kadir gecesini Ramazan ayı içinde gizlemiştir) buyuruyorlar.

O halde Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için, hiçbir iyiliği küçük görmemeli! Gazabı günahlar içinde saklı olduğu için, hiçbir günahı küçük görmemeli; orta namazı kaçırmamak için, beş vakit namazı vaktinde kılmalı; evliya halk arasında gizli olduğu için herkese iyi muamele etmeli. Her geleni Hızır, her geceyi Kadir bilmelidir.

V.Necat�taki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allah indinde en kıymetli gece, Kadir gecesidir.)

(Bin aydan daha kıymetli olan Kadir gecesinin hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.)

Kadir gecesi ile ilgili hadis-i şeriflerden birkaçı da şöyledir:
(Kadir gecesini Ramazanın son on gününde arayın.) [Müslim]

(Kadir gecesini, Ramazanın son on gününün 21, 23, 25, 27 ve 29 gibi tek gecelerinde veya Ramazanın son gecesinde arayın. Sevabını umarak Kadir gecesini ibadetle geçirenin günahları affolur.) [İ.Ahmed]

(Kadir gecesi Ramazanın 27. gecesidir.) [Ebu Davud]

İmam-ı a�zam hazretleri, Kadir gecesinin, Ramazanın 27. gecesine çok isabet ettiğini bildirmiştir. (Kadir gecesine rastlamış olan bir geceyi ihya eden, Kadir gecesini ihya etmiş gibi sevap kazanır) hadis-i şerifini düşünerek sık sık vaki olan 27. gece ihya edilirse, o gece Kadir gecesi olmasa bile, büyük sevaba kavuşulur.

Kadir gecesini soran bir zata, Peygamber efendimiz, (Bu yıl Kadir gecesi Ramazanın ilk gecesi idi geçti. 27. geceyi ihya et! Ramazanın 27. gecesini ihya edene, vücudundaki kıllar sayısınca, hac, umre, şehid ve gazi sevabı verilir) buyurdu. Başka birisine de, (Bu yıl Kadir gecesi geçti, fakat Ramazanın 27. gecesini ihya et! Kadir gecesi sevabına kavuşursun. Şefaatten nasipsiz kalmazsın) buyurdu. Hazret-i Âişe validemize de, (13. gece idi geçti. Kadir gecesini kaçırdıysan, 27. geceye kavuşursun. O geceyi ihya edersen, ahiret yolculuğu için azık olarak o geceki ibadet sana yeter) buyurdu. Hazret-i Âişe validemiz, (Resulullah, Ramazanın son on gününde çok ibadet ederdi) buyuruyor.

Mübarek vakitlerde, günahlardan titizlikle uzak durmalı, taatları, ibadetleri ve her çeşit hayratı artırmalıdır. Zira Allahü teâlâ, tarafından sevilen kimse, faziletli vakitlerde faziletli amellerle meşgul olur. Buğzettiği kul ise; faziletli vakitlerde kötü işlerle meşgul olur. Kötü işlerle meşgul olanın bu hareketi azabının daha şiddetli olmasına ve Allahü teâlânın, ona daha çok buğzetmesine sebep olur. Çünkü o, böyle yapmakla vaktin bereketinden mahrum kalmış ve onun hürmet ve şerefini çiğnemiş olur.

Bu geceyi ihya için ilim öğrenmeli, mesela ilmihal okumalı, kaza namazı kılmalı, Kur�an-ı kerim okumalı, dua, tevbe etmeli, sadaka vermeli, Müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını ölü diri bütün müminlere göndermeli! Kadir gecesini ihya edenin, Ramazan orucunu tutanın, haccı kabul olanın, bütün günahları affolursa da, namaz, oruç ve kul borçları ödenmiş olmaz. Bunları kaza ederek, ödeyerek borçtan kurtulmak gerekir.

Resulullah efendimiz, Kadir gecesinde, (Allahümme inneke afüvvün kerimün tühıbbül afve fa�fü anni) duasını okumayı bildirmiştir. (Ya Rabbi, sen affedicisin, kerimsin, affı seversin, beni de affeyle) demektir.
Bin aydan faziletli, ne kadar kadri yüce!
Sayısız günahkâr kul, affa uğrar bu gece.

-Kadir gecesinde bir günlük kaza namazı kılanın bin aylık kaza namazı borcunun ödeneceği söyleniyor. Hiç namaz kılmayıp sadece Ramazanda her gece bir günlük kaza kılan Kadir gecesini bulur. Bin aylık [83 yıllık] namaz borcu ödenmiş olur mu?
CEVAP
Mirac gecesinde yüz rekat nafile namaz kılanın bütün namaz borçlarının ödeneceği de söylendi. Muteber kitaplardan nakledilmezse, böyle büyük hatalara düşülür. Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Kabul olan hac, geçmiş günahları yok eder.) [Beyheki]

Kadir gecesini ihya edenin, Ramazan orucunu tutanın, haccı kabul olanın, bütün günahları affolursa da, namaz, oruç ve kul borçları ödenmiş olmaz. Bunları kaza ederek, ödeyerek borçtan kurtulmak lazımdır. (Hadika)

Günahların affolması için Ehl-i sünnet itikadına sahip olmak, bid�at işlememek lazımdır.
Bu geceyi ihya için kaza namazı kılmalı, Kur�an-ı kerim okumalı, dua, tevbe etmeli, sadaka vermeli, müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını ölü diri bütün müslümanlara göndermelidir!

-Kadir gecesinin alametleri nelerdir? Özellikle Kadir gecesine rastlamak için Ramazanın gecelerini nasıl değerlendirmeli?
CEVAP
Ramazanın her gecesini Kadir gecesi bilerek hareket edilirse Kadir gecesine rastlanmış olur. Her gün en az şunlar yapılmalı:
1- Yatsı namazında zammı sure olarak Kadir suresini okumalı.
2- Kadir gecesi okunacak duayı okumalı.
3- Bir iki sayfa Kur'an-ı kerim okumalı.
4- İlmihalden bir iki sayfa okumalı.
5- Az da olsa sadaka vermeli.
6- Gece seher vakti, iki rekat namaz kılıp, silsile-i aliyyeyi okuyarak, o âlimlerin hürmetine dua etmelidir.
7- Gündüzü de gecesi gibi kıymetli olduğu için gündüzleri de değerlendirmelidir.

Kadir gecesin alametleri
Kadir gecesi, açık ve sakin olur, ne sıcak, ne de soğuk olur. Ertesi sabah güneş, kızıl olup, şuasız doğar. Kadir Gecesinde köpek sesi duyulmaz diyen âlimler de olmuştur. Ubeyd bin Ömer hazretleri anlatır: Kadir gecesi denizde idim, denizin suyunu içtim, tuzlu değildi, tatlı ve hoş idi.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kadir gecesi açık ve mülayim olur. Soğuk ve sıcak değildir, sabahında da güneş zaif ve kızıl olarak doğar.) [Taberani]

(Kadir gecesi açık olur, sıcak ve soğuk değildir. Bulut yoktur. Yağmur ve rüzgar yoktur. O gecenin sabahının alameti güneşin şuasız doğmasıdır.) [Taberani]

(Kadir gecesi sabahı güneş şuasız olarak doğar. Yükselinceye kadar sanki büyük bir tabak gibidir.) [Müslim]

-Kur�an-ı kerimin Kadir gecesinde indirildiği Kadr suresinde bildiriliyor. Şimdi, bu gece niye her sene aynı güne gelmiyor da Ramazan ayı içinde değişik günlere geliyor? Niye hep aynı gece olmuyor? Mesela, Kur�an-ı kerimin indirilmeye başlanması, Ramazanın 26�sını 27�sine bağlayan gece vaki olduysa, Kadir gecesinin hep bu gece olması gerekmez mi? Bir de kameri aylar da böyle. Ramazan yaza geldiği gibi kışa da gelebiliyor. Niye hep aynı zamanda olmuyor da yılın bütün aylarını dolaşıyor?
CEVAP
Biri diğerinden farklı sualdir. Allahü teâlâ, kameri [gökteki ayı] bütün seneyi dolaşacak şekilde yaratmıştır. Kameri sene 354 gündür. Şemsi yıla göre 10 veya 11 gün azdır. Bunun için her sene kameri ay, 10 gün önce gelir. Böylece bütün senenin aylarını dolaşır. Allahü teâlâ böyle istemiştir. Ramazan orucu, böylece senenin en uzun ve en kısa, en soğuk ve en sıcak günlerine geliyor.

İslamiyet, bir bölgeye değil, bütün dünyaya gelmiştir. Her coğrafyadaki, her mevsimdeki insanlara hitap eder. Sıcak ve soğuk ülkeler var. Gündüzleri veya geceleri kısa ve uzun yerler var. Hepsi için tek ve aynı tarih olsaydı müslümanların işi güç olurdu. Bunun gibi daha bir çok hikmeti olabilir.

Allahü teâlâ, Kadir gecesini gizlemiş, yani Ramazan ayının çeşitli günlerine koymaktadır. Bu sene Ramazanın birine koyarsa öteki sene Ramazanın yedisine koyabilir, Kadir gecesi o gece olur. Diğer geceler gibi falanca ayın belli bir günü yapmamış, bu geceyi gizlemiştir. Bu gecenin aylarla ilgisi yok, gece ile ilgisi var. Kadir gecesi Ramazanın 27. gecesinde Kur'an-ı kerim inmiş ise, bu sene de Kadir gecesi Ramazanın üçüne alınmış olabilir. Demek ki bu mübarek gece Ramazanın üçüne geldi. Ay mefhumundan sıyrılmak gerekir. Diğer geceler ayla ilgili, Kadir gecesi ayla ilgili değil, gece ile ilgilidir. Allahü teâlâ dileseydi her aya bir tane koyardı ve her ayda Kadir gecesi olabilirdi. Kur'an-ı kerimin indiği bu geceyi de her ay kutlardık.

İlk defa Kur�an-ı kerimin nazil olduğu gecenin hususiyetini, faziletini ve bereketini Allahü teâlâ her sene başka bir geceye veriyor. Yani her sene değişik bir gecenin o kıymet ve fazileti taşımasını irade buyuruyor. Kur�an-ı kerimin nazil olduğu o mübarek gecenin her sene-i devriyesinde aynı gecenin o fazileti taşıması icap etmiyor. Başka bir gece o fazileti taşıyabiliyor.
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Mevlid gecesi

-Mevlid ne demektir, mevlid okumaya bazıları bid�at diyor, doğru mu?
CEVAP
Mevlid, doğum zamanı demektir. Mevlid gecesi, Rebiul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gecedir. Peygamber efendimizin doğum günü, bütün Müslümanların bayramıdır.

Resulullah efendimiz dünyaya gelince, amcası Ebu Leheb�in cariyesi Süveybe, (Kardeşin Abdullah�ın oğlu oldu) diyerek kendisine müjde getirince, sevinmişti. (Ona süt vermek şartı ile, seni azat ettim) demişti. Bunun için, Ebu Leheb�in, her mevlid gecesinde, azabı biraz hafiflemektedir. Mevlid gecesi sevinen, o geceye kıymet veren müminlerin pek çok sevap kazanacağı buradan da anlaşılmaktadır. Hafız Muhammed ibni Cezeri Şafii diyor ki: (Ebu Leheb rüyada görülüp, ne halde olduğu sorulduğunda, çok azap çekiyorum. Ancak, her yıl, Rebiul-evvel ayının 12. geceleri, azabım hafifliyor. Resulullah dünyaya gelince, müjde veren cariyemi sevincimden azat etmiştim. Bunun için, bu gecelerde azabım hafifliyor) dedi. Ebu Leheb gibi azgın bir kâfirin azabı hafifleyince, O yüce Peygamberin ümmetinden olan bir mümin, Onun doğduğu gece sevinir, malını uygun yerlere dağıtır, ziyafet verir, böylece, Peygamberine olan sevgisini gösterirse, Allahü teâlâ onu Cennetine sokar.) [M. Nasihat]

Resulullah efendimiz, mevlid gecelerinde eshab-ı kirama ziyafet verir, dünyayı teşrifindeki ve çocukluk zamanındaki şeyleri anlatırdı. Hazret-i Ebu Bekir de, halife iken, eshab-ı kiramı toplar, Resulullah efendimizin dünyayı teşrifindeki olağanüstü hâlleri konuşurlardı. Bu gece, Resulullahın doğum zamanında görülen hâlleri, mucizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevaptır. Bugün veya ertesi gün oruç tutmakta mahzur yoktur. Tutulması iyi olur, sevap olur.

islam alimleri mevlid gecesine çok önem vermişlerdir. Hazret-i Mevlana, (Mevlid okunan yerden belalar gider) buyurmuştur.

Mevlid gecesi, Kadir gecesinden sonra en kıymetli gecedir. Hatta, Mevlid gecesinin Kadir gecesinden de kıymetli olduğunu bildiren âlimler de vardır.

El-mukni, el-miyar ve Tenvir-ül-kulub kitaplarında Mevlid gecesinin Kadir gecesinden kıymetli olduğu bildiriliyor. (Ed-dürer-ül-mesun)

(Allahü teâlâ bir kimseye söz ve yazı sanatı ihsan ederse, Resulullahı övsün, düşmanlarını kötülesin) hadis-i şerifine uyularak, asırlardır mevlid kitapları yazılmış ve okunmuştur. Resulullah efendimizi öven çeşitli mevlid kasideleri vardır. Meşhur olan ve Türkiye�de her zaman okunan Mevlid kasidesini Süleyman Çelebi, 15. asırda yazmıştır. Bu kasidenin asr-ı saadetten sonra yazılması, bid�at olmasını gerektirmez. Çünkü Resulullah efendimizi övmek ibadettir. Her zaman Onu övücü kasideler, yazılar yazılabilir. Onları da okumak bid�at değil, sevap olur. Mevlid-i şerif okumak, Resulullah efendimizin dünyaya gelişini, miracını ve hayatını anlatmak, Onu hatırlamak, Onu övmek demektir. Her müminin Resulullah efendimizi çok sevmesi gerekir. Bu da zaten imanın gereğidir. Çok sevmek kâmil mümin olmanın da alametidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Beni ana-baba, evlat ve herkesten daha çok sevmeyen, mümin olamaz.) [Buhari]

(Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar.) [Deylemi] (Resulullahı seven de onu çok anar.)

(Peygamberleri anmak, hatırlamak ibadettir.) [Deylemi] (Bu ibadeti, şiir olarak söylemek daha tesirli olur. Resulullah efendimizin şairleri, camide, Resulullahı öven ve kâfirleri kahreden şiirler okurlardı.)

Bunlardan Hassan bin Sabit hazretlerinin şiirlerini çok beğenirdi. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem, mescide bu şair için bir minber koydurdu. Hassan bin Sabit hazretleri minbere çıkar, düşmanları kötüler, Resulullahı överdi. Resulullah efendimiz de buyurdu ki:
(Hassanın sözleri, düşmanlara ok yarasından daha tesirlidir.) [M. Nasihat]

Bu husustaki hadis-i şeriflerden ikisi de şöyle:
(Allahü teâlâ, Resulünü övmek ve müdafaa etmek hususunda Hassanı, Ruh-ül-kuds [Cebrail aleyhisselam] ile takviye etmektedir.) [Buhari]

Peygamber efendimiz, şairin söylediği şiiri beğenip (Dişlerin dökülmesin) diye dua etmiştir. (Hakim)

Şiir hakkında hadis-i şeriflerden birkaçı da şöyle:
(Şiir, öyle bir sözdür ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir.) [Buhari]

(Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır.) [Ebu Davud]

(Bazı şiirler elbette apaçık bir hikmettir.) [Buhari]

Vehhabiler, mezhepsizler, Resulullah efendimizi öven ve ondan şefaat isteyen Müslümanlara müşrik damgasını basıyorlar. Bununet olarak söyleyemedikleri için, mevlide bid�at diyorlar. Resulullahı övmek bid�at olmaz. Bu övgüden ancak, Allah�ı ve Resulünü sevmeyen rahatsız olur; çünkü Allahü teâlâ Onu övmektedir. Kur�an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.) [Enbiya 107]

(Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.) [Sebe 28]

(Senin için bitmeyen, sonsuz ecir vardır. Elbette sen, en büyük ahlak üzeresin.) [Kalem 3-4]

Rabbin sana [çok nimet] verecek, sen de razı olacaksın!) [Duha 5]

(Allah ve melekleri, Resule salevat getiriyor, iman edenler, siz de salevat getirin.) [Ahzab 56]

Erkek kadın karışık olmadan, çalgı ve başka haram karıştırmadan, Allah rızası için mevlid okumak, salevat-ı şerife getirmek, tatlı şeyler yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, böylece, Mevlid gecesinin şükrünü yerine getirmek müstehabdır. (Nimet-ül kübrâ, Hadika, M. Nasihat)

Doğum gününe önem vermeyi hıristiyanlar, müslümanlardan öğrenip almışlardır.

Mevlid okumanın kıymetli bir ibadet olduğunu bildirmek için islam âlimleri çeşitli dillerde kitaplar yazmışlardır. Bunlardan on tanesi, Keşf-üz-zünunda bildirilmektedir.

İbni Hacer-i Hiytemi hazretlerinin En-Nimet-ül-kübra isimli mevlid kitabı ile imam-ı Süyuti hazretlerinin Erreddü ala men enkere kıraetel mevlid-in-Nebi kitabı meşhurdur.

Resulullah efendimizi çok övmek, mahlûkların en üstünde olduğunu söylemek, Allahü teâlânın, sevgili Peygamberine verdiği üstünlükleri saymak ve Ondan şefaat istemek, büyük ibadettir. Buna karşı koymak, koyu bir cahillik, pek çirkin bir inattır. Resulullahı övmek, anmak lazım geldiğine delil olarak, Ahzab suresinin (Allah ve melekleri, Resule salevat getiriyor, iman edenler, siz de salevat getirin) mealindeki 56.âyet-i kerimesi yetmez mi?

islam alimleri buyuruyor ki:
Mevlid gecelerinde toplanarak, mevlid kasidesi okumak, tatlı şeyler yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, böylece, o gecenin şükrünü yerine getirmek müstehaptır. Salihlere elbise ve benzeri hediye vermek, bu geceye hürmet etmek olur. Bunları Allah rızası için yapmak çok sevap olur. (İbni Battal maliki)

Mevlid cemiyetinde, salihleri toplayıp, salevat okumak, fakirleri doyurmak, her zaman sevaptır. Fakat, bunlara çalgı gibi haram karıştırmak büyük günah olur. (Allame Zahirüddin bin Cafer)

Mevlid cemiyetinde, sadaka, hediye vermek, neşe ve sevinç göstermek, haram karıştırmadan mevlid kasidesi okutmak çok sevap olur. (Allame Nasirüddin)

Haram şeyler karıştırmadan mevlid cemiyeti yapmak müstehaptır. (S.ibni Mace şerhi)

Pazarlık etmeden, sırf Allah rızası için hatim veya mevlid okuyan hafızın, okutanın verdiği hediyeyi alması caiz olur. Kur'an okuyup hediye almayı meslek haline getirmemelidir! Zira âdet haline gelen hediye, şart edilen ücret gibidir. (Dürr-ül muhtar)

Ücretle okunan Kur'andan ölüye sevap hasıl olmaz. (Hidaye)

-Mevliddeki (Habibim sana aşık olmuşam) ifadesi caiz mi?
CEVAP
Evet. Şimdi nefsin şehvani arzularına aşk deniyor. Dinde ise, fazla sevgiye denir.

-Kadın kadına mevlid okur mu?
CEVAP
Evet. Erkekler duyarsa caiz değildir.

-Mevlidde (Doğdu ol saatte...) denirken ayağa kalkılır mı?
CEVAP
Mahzuru olmaz.

-Yılbaşı gecesi, toplanıp mevlid okumak uygun mu?
CEVAP
Uygun değil. Bu gecede de, her gece ne yapılıyorsa aynı şeyler yapmalı, farklı bir şey yapmamalı.

-Mevlid münasebetiyle Peygamber aşırı övüldü. �O da bir beşer [insan] idi, Kur�anı getirmekle görevi bitti. Aşırı övmek şirk değil mi?
CEVAP
O, ilah değildi, elbette beşer idi, ama �Seyyid-ül-beşer� idi, bütün insanların efendisi idi. Hiç kimse Onu Allahü teâlânın övdüğü kadar övemez. Bu övgüden de ancak başka dinde olan rahatsız olur.

Hatırlatma: Bazı Hıristiyan fırkaları, doğum günü kutlamazlar. Doğum günü kutlamasına yaratıklara tapınmak derler. Selefiyeciler de doğum günü olan mevlidi bid�at sayar, Peygambere tapmak derler. Bunların, Hıristiyanlarla bu benzer inanışlarında bir sebep olması gerekir.

-İslamiyet�im emretmediği bir şeyi ibadet olarak, sevab kazanmak niyetiyle yapmak bid�at olduğunu göre, mevlid okumak bid�at değil midir?
CEVAP
Hadis-i şerifte, (Beni övmek ibadettir) buyuruluyor. Resulullahı övmek, bid�at değil ibadettir. Mevlid kandilinde, Peygamber efendimizin doğum zamanlarında görülen halleri, mucizeleri okumak, dinlemek çok sevabdır. Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı kiram da bir yere toplanıp, okurlar ve birbirlerine anlatırlardı.

Mevlid okunurken bid�atler işlenmesi, mevlidi ibadet olmaktan çıkarmaz. Bugünkü şekliyle yapılan Mevlid cemiyetlerinin çoğu bid�attir. Kadın erkek karışık oluyor, hatta teganni yapılıyor. Mevlide Kur�an-ı kerimden daha çok öncelik tanınabiliyor. Çalgı eşliğinde okuyanlar da var. Bunları ibadet olarak görmek yanlıştır. Bu yanlışlara bid�at denecek yerde, mevlidin aslına bid�at demek yanlış olur.

Nitekim devir-iskat işine de bid�at diyenler oluyor. Bugünkü yapılış şekli uygun değil diye, devir-iskat yapmaya bid�at denemez.

Mevlide bid�at diyenler, (Bugünkü mevlidlere çok bid�at karıştırılıyor) deseler doğru olur, ama Vehhabiler işin aslını inkâr ediyorlar. Peygamber efendimizin övülmesine tahammül edemiyorlar.

Efendimiz doğduğu gün
Putlar devrildi yüz üstü
Efendimiz doğduğu gün
Yıkıldı tağutun büstü
Efendimiz doğduğu gün

Hemen secdeye eğildi
Ben peygamberim dedi
Sünnet edilmiş görüldü
Efendimiz doğduğu gün

Kâinat nur ile doldu
Şeytanlar sararıp soldu
Çok garip olaylar oldu
Efendimiz doğduğu gün

Kurumuştusave g ö l ü
Bin yıl yanan ateş söndü
Kâfirler şaşkına döndü
Efendimiz doğduğu gün

Büyücüler âciz kaldı
Sihrini yapamaz oldu
Kisra�nın köşkü yıkıldı
Efendimiz doğduğu gün
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Berat gecesi

Berat gecesi

Berat gecesi

-Berat gecesinin önemi nedir?
CEVAP
Şaban ayının 15. gecesidir. Tefsirlerde Kur�an-ı kerimin, Levh-il-mahfuza bu gece indirildiği bildirilmektedir. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Apaçık olan Kitab�a andolsun ki, biz onu [Kur�anı] mübarek bir gecede indirdik. Elbette biz insanları uyarmaktayız.) [Duhan 2,3]

Her sene, Şaban ayının on beşinci Berat gecesinde, o senede olacak şeyler, ameller, ömürler, ölüm sebepleri, yükselmeler, alçalmalar, yani her şey Levh-i mahfuzda yazılır. Resulullah efendimiz, bu gece, çok ibadet, çok dua ederdi.

Şaban ayında niçin çok oruç tuttuğu sorulduğu zaman Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Şaban, öyle faziletli bir aydır ki, insanlar bundan gafildir. Bu ayda ameller, âlemlerin Rabbine arz edilir. Ben de amelimin oruçlu iken arz edilmesini isterim.) [Nesai]

Âişe validemiz buyuruyor ki:
(Resulullahın, hiçbir ayda, Şaban ayından daha çok oruç tuttuğunu görmedim. Bazen Şabanın tamamını oruçla geçirirdi.) [Buhari]

Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
(Berat gecesi göklerin kapıları açılır, melekler müminlere müjde verir ve ibadete teşvik ederler.) [Nesai, Beyheki, A, Münziri]

(Şabanın 15. gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allahü teâlâ buyurur ki: �Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızk isteyen yok mu, rızk vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim� Bu hâl, sabaha kadar devam eder.) [İbni Mace]

(Şaban ayının 15. gecesi, rahmet-i ilahi dünyayı kaplar, herkes affolur. Ancak haksız yere müslümanlara düşmanlık besleyen ve Allahü teâlâya ortak koşan mağfiret olunmaz.) [Beyheki]

(Berat gecesini ganimet, fırsat biliniz. Çünkü belli bir gecedir. Kadir gecesi çok büyük ise de, hangi gece olduğu belli değildir. Berat gecesinde çok ibadet ediniz. Yoksa kıyamette pişman olursunuz.) [S. Ebediyye]

(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Şaban ayında tutulan oruçtur.) [Tirmizi]

(Şabanda üç gün oruç tutana, Hak teâlâ, Cennette bir yer hazırlar.) [Ey Oğul İlmihali]

(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı gecesi.) [İ.Asakir]

(Cebrail aleyhisselam gelip, �Kalk namaz kıl ve dua et! Bu gece şabanın 15. gecesidir� dedi. Bu geceyi ihya edenleri Allahü teâlâ affeder. Yalnız, müşrik, büyücü, falcı, cimri, kinci, müşahin, içkici, faizci ve zaniyi affetmez.) [Taberani] (Müşahin, bid'at ehli demektir.)

(Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, reddolmaz. Ramazan ve Kurban bayramının birinci gecesi, Berat ve Arefe gecesi.) [İsfehani]

(Allahü teâlâ Berat gecesinde, kâfirler hariç, müminleri mağfiret eder. Kindarları da, bu huylarını bırakıncaya kadar mağfiret etmez.) [Taberani, Beyheki]

(Allahü teâlâ, Şabanın 15. gecesinde müşrik ve müşahin hariç herkesi affeder.) [İbni Mace]

(Allahü teâlâ, Şabanın yarısının [Berat] gecesinde, dünya semasına tecelli eder. Benikelb kabîlesinin koyunlarının kıllarından daha çok kimsenin günahlarını affeder.) [İbni Mace, Tirmizi]

(Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.) [Deylemi]

(Allahü teâlâ, Şaban ayının 15. gecesinde rahmetiyle tecelli ederek kendisine şirk koşan ve Müslüman kardeşine kin güdenler hariç herkesi affeder.) [İbni Mace]

(Allahü teâlâ şu dört geceyi hayırla süsler: Kurban Ramazan bayramı gecesi, Arefe gecesi Şabanın yarısının [Berat] gecesi ki, onda eceller, rızıklar yazılır.) [Deylemi]

(Salih akrabayı terk eden, ana babaya asi olan Berat gecesi affa kavuşamaz.) [Beyheki]

İçki içmek, cimrilik, kin gütmek, ana babaya isyan gibi günahları işleyen kâfir olmaz. İmanı düzgün ise, günahlarının cezasını çektikten sonra Cennete girer. Sevapları günahlarından daha çok ise Cehenneme girmeden de Cennete gider.

Bu geceyi ganimet bilmeli, tevbe istiğfar etmeli, kaza namazı kılmalı, Kur'an-ı kerim ve ilmihal okumalı, bilhassa ilim öğrenmelidir. En kıymetli ilim, doğru yazılan ilmihal bilgileridir.

Peygamber efendimiz Berat gecesinde, (Allahümmerzuknâ kalben takıyyen mineşşirki beriyyen lâ kâfiren ve şakiyyen) duasını çok okurdu. (R.Nasıhin)

Hazret-i Âişe validemiz, (Ya Resulallah, Allahü teâlâ seni günah işlemekten muhafaza buyurduğu halde, neden Berat gecesinde çok ibadet ettin?) diye sordu. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Şükredici kul olmayayım mı? Bu yıl içinde doğacak her çocuk, bu gece deftere geçirilir. Bu yıl içinde öleceklerin isimleri, bu gece özel deftere yazılır. Bu gece herkesin rızkı tertip olunur. Bu gece herkesin amelleri Allahü teâlâya arz olunur.) [Gunye]

Nafile ibadetlerin sevabına kavuşabilmek için, ehl-i sünnet itikadında olmak, haramlardan kaçıp günahlara tevbe etmek, farzları kusursuz yapmaya çalışmak, o ameli ibadet olarak yapmaya niyet etmek şarttır.

Hasan-ı Basri hazretleri, Şabanın 15. günü, sanki mezardan çıkmış gibi, yüzü çok solgun görülürdü. Bu üzüntünün sebebini sorduklarında buyurdu ki:
(İlm-i yakîn ile biliyorum ki, günahım vardır. Günahım affedilmezse, sevaplarım da kabul edilmezse, hâlim nice olur diye korkumdan benzim sararıyor.)

-Şabanın 14. mü, 15. günü mü oruç tutulur?
CEVAP
Onbeşinci günü tutulur.
Bünyesi zayıf olanın, Şabanın 15 inden sonra oruç tutmayıp, farz olan Ramazan-ı şerif orucuna hazırlanması iyi olur. Sağlığı yerinde olan ise, Şaban ayının çoğunu, hatta tamamını oruçlu geçirebilir.

-Berat gecesinde, kaderimiz tekrar mı yazılıyor?
CEVAP
Hayır. Kader, ezelde Levh-i mahfuzda yazılmıştır. Sonradan bir şey yazılmaz. Yani, Levh-i mahfuzda olacak değişiklikler ve ömürlerin artması ve kısalması da, ezelde yazılmıştır. Allahü teâlânın kaderi, yani ezeldeki ilmi nasıl ise, Levh-i mahfuzdaki değişiklikler, ona uygun olur. (Tefsir-i Hazin)

Allahü teâlâ, ezelde, hiçbir şey yaratmadan önce, her şeyi takdir etti, diledi. Bunlardan, bir yıl içinde olacak her şeyi, Berat gecesinde meleklere bildirir. (S. Ebediyye)

-Berat gecesinde vefat edecekler, dünyaya gelecekler ve amelleri yazılırmış. Bu gece insanın alın yazısı mı değişir? Yani bu gece ettiğimiz dualar yüzünden alın yazımız değişebiliyor mu?
CEVAP
Alın yazısı iki türlüdür:
Birisi dua ile, sadaka vermekle, iyilik etmekle değişir. Birisi ise asla değişmez. Mesela evlenmemiz, iş sahibi olmamız ya değişen kısımdandır veya değişmeyen. Biz bilemeyiz. Onun için dua ederiz, iyilik ederiz, değişen kısımdan ise o değişir. Mesela birisine bir bela geleceği alın yazısında var ise, yine alın yazısında bu kimse dua edecek o beladan kurtulacak diye yazılır. Biz de dua ederiz o belayı önlemiş oluruz. Berat gecesinde yazılacak olanlar da yine ezelde bildirilmiş olanlardır. Ömrün uzaması kısalması da böyledir. Şu iyiliği yapacak ve ömrü uzayacak yahut şu kötülüğü yapacak ve ömrü kısalacak diye yazılıdır. Demek ki hep iyilik yapmaya çalışmalıyız. Yaptığımız şeyler alın yazımızdır.
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Mirac gecesi

Mirac gecesi

Mirac gecesi

-Mirac ne demektir, bu gecenin önemi nedir?
CEVAP
Mirac, merdiven demektir. Resulullah efendimizin göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü gecedir. Recebin 27. gecesidir.isra suresinin ilk âyet-i kerimesinde, Mirac bildirilmektedir.

Mutezile fırkası, Resulullah efendimizin bir anda, Cenneti, Cehennemi ve daha birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, �Miracı kabul etmek, Allah�a mekan ittihaz etmek olur� diyerek Miracı inkâr etmiştir. Allahü teâlâ, Hazret-i Musa ile Tur dağında konuşmuştur. Tur dağı Allahü teâlânın mekanı mıdır? Elbette değildir. Cennete giren müminler de Allahü teâlâyı görecektir. Cennet de Allahü teâlânın mekanı değildir. Allahü teâlâ mekandan münezzehtir.

Kavl-ül-fasl kitabında deniyor ki:
isra suresinin ilk âyetinde, Allahü teâlâ, kudret ve azametinden nice acayip işlerden bazılarını göstermek için, Muhammed aleyhisselamı, Mekke'den Kudüs'e götürdüğünü bildiriyor.isra kelimesi, rüya için kullanılmaz. Uyanık iken, gece yürümek manasına kullanılır. (Sana [Miracda] gösterdiğimiz temaşayı insanlar için bir fitne kıldık) âyetindeki fitne, imtihan demektir. İmtihanise uyanıkken olur. Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf karşılamazdı. Hazret-i Ebu Bekir tasdik edip, yüksek derecelere kavuşmazdı. Resulullahın, Mekke'den Kudüs'e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan sapık olur. (Bahr)

Birkaç saniyede Mekke'den Kudüs'e götüren Allahü teâlâ, neden daha uzaklara götüremesin? Allah�ın kudretinden ancak kâfirler şüphe eder. Peygamber efendimiz Miracını özetle şöyle anlatıyor:

(Verilen Burak�a binip Beyt-ül-Makdis'e geldim. Onu, önceki Peygamberlerin bağladığı halkaya bağladım, sonra Mescide girip orada iki rekat namaz kıldım. Sonra çıktım. Cebrail aleyhisselam bir kap şarap, bir kap da süt getirdi. Ben sütü seçtim. Cebrail, yaratılışa uygun olanı seçtin, dedi.

Sonra bizi birinci semaya çıkardı. Gök kapısında, �Sen kimsin� diye bir ses geldi. Ben Cebrail'im dedi. Yanındaki kim? dendi. Muhammed aleyhisselam dedi. O, Peygamber olarak gönderildi mi? dendi. Cebrail, evet dedi. Gök kapısı açıldı. Hazret-i Âdem ile karşılaştım. Bana merhaba diyerek hayır dua etti.

İkinci semaya çıktık. Yine orada da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Burada iki teyze oğlu İsa ve Yahya ile karşılaştım. Onlar da bana merhaba diyerek dua ettiler.

Üçüncü semaya çıktık. Bu kapıda da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Orada Hazret-i Yusuf�u gördüm. O da bana dua etti.

Dördüncü semaya çıktık. Aynı sualler ve konuşmalar oldu. Kapı açıldı. Hazret-i İdris�i gördüm. O da bana dua etti.

Beşinci semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti. Kapı açıldı. Hazret-i Harun�u gördüm. O da bana dua etti. Altıncı semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar oldu ve kapı açıldı. Hazret-i Musa�yı gördüm. Bana merhaba diyerek dua etti.

Yedinci semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti ve kapı açıldı. Arkasını Beyt-ül-mamura dayamış Hazret-i İbrahim�i gördüm. O da bana dua etti. Beyt-ül-Mamur'u gördüm.

Sonra Hazret-i Cebrail beni Sidretü'l-Münteha'ya götürdü. Allahü teâlâ, günde elli vakit namaz farz kıldı. Hazret-i Musa'nın yanına geldim. Ona elli vakit namaz farz kılındığını bildirdim. Rabbinden azaltmasını iste. Ümmetin buna güç yetiremez. Ben tecrübe ettim, dedi.

Birkaç defa Rabbim ile Hazret-i Musa arasında gidip gelmeye devam ettim. Nihayet Rabbim buyurdu ki: "Ya Habibim, beş vakit namazı farz kıldım. Her vakit için on sevap vardır. Böylece elli vakit namaz olur.") [Müslim]

-Mirac gecesini nasıl değerlendirmelidir?
CEVAP
Mirac gecesini ibadetle gündüzünü de oruçla geçirmelidir. Bu konudaki birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bu gece iyi amel eden için yüz yıllık mükafat vardır.) [İ.Gazali, Ebu Musa el Medeni]
(Recebin 27. günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir.) [İ.Gazali, Ebu Musa el Medeni]

Bu gece kaza namazı kılmalı, Kur�an-ı kerim okumalı, dua, tevbe etmeli, sadaka vermeli, müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını ölülere de göndermelidir!

Her zaman doğru iman sahibi olmaya, farzları yapıp haramlardan kaçmaya, tevbe edip farz borçlarını ödemeye çalışmalıdır! Bütün bunları yapmak ise ilimle olur. İlmihal bilgileri en kıymetli ilimdir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Geceleyin bir müddet ilim ile meşgul olmak, bütün gece sabaha kadar ibadet etmekten daha kıymetlidir.) [Ebu Nuaym]

Mirac aklın bittiği, imanın başladığı yerdir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir iş, ne kadar sıkıntı içinde olmuşsa, o kadar uzun ömürlü olur. Peygamber efendimiz, en çok sıkıntıyı ben çektim buyuruyor. O halde, hak olan dini de, kıyamete kadar sürecektir.

Âdem aleyhisselam, kupkuru bir dünyaya geldi, yüzyıllarca sıkıntı çekti. Sonra Peygamber efendimizin yüzü suyu hürmetine dua etti. (Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ) duasını devamlı okurdu. Sonra, iki evladından biri, diğerini öldürdü. Bir baba için ne zordur!

Nuh aleyhisselam 950 sene uğraştı, inanmadılar, çok eziyet ettiler. Döverlerdi, her seferinde öldü diye bırakırlardı. Cebrail aleyhisselam gelir, yaralarını sarardı, tekrar tebliğe başlardı. Sonra, Allahü teâlâ Ona gemi verdi.

İbrahim aleyhisselamı ateşe attılar, oğlunu kesme emri verildi ki, bu Allahü teâlânın halili ve peygamberi idi.

Musa aleyhisselam da çok çekti, doğduğu sene Firavun bütün erkek çocukları öldürdü. Senelerce çobanlık yaptı. Dönerlerken, hanımı hamile, zifiri karanlık, çaresiz... Bir ışık gördü, ışığa gitti. Orada Allahü teâlâ Onunla konuştu. Bu mirac değildi, mirac yalnız Peygamber efendimize verildi.

Musa aleyhisselam bir kişi gördü, etleri lime lime dökülmüş. Ya Rabbi, bunun günahı nedir ki, buna böyle cezaya uğramış dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki, ya Musa ceza değil o, mükâfattır. O öyle yüksek makamlar istedi ki, o makamlara kavuşması için verildi.

Eyyüb aleyhisselamın kurtlanmadık yeri kalmamıştı. Yakup aleyhisselam ağlamaktan gözlerini kaybetti. Yusuf aleyhisselam; kuyuya atıldı. Bunlar kolay mı? Zekeriya aleyhisselam, ağacın içinde ağaçla birlikte testere ile kesildi. İsa aleyhisselam, 30 kadar kişiyi ikna edecek diye neler çekti. Öldürmeye çalıştılar.

Bunların hepsi peygamberdi. Neden bu kadar sıkıntı çektiler? Lâ ilâhe illallah dedikleri için...

Peygamber efendimiz, (Benim çektiğimi, hiçbir Peygamber çekmedi) buyuruyor.

Hazret-i Ebu Bekir de, neler çekti, kaç kere dövdüler! Hazret-i Ebu Bekir, herkesten önce iman etti, malını ve canını feda etti. Herkesin yaptığı bütün ibadetlerin sevabları, katlanarak Hazret-i Ebu Bekir�e, sonra da bir daha katlanarak, Peygamber efendimize verilmektedir. Hem kâinat, Onun hatırına yaratılmış, hem de, herkesin sevabları da, Ona verilmektedir.

Hazret-i Ömer, namaz kılarken şehit edildi, Hazret-i Osman, Kur�an-ı kerim okurken şehit edildi. Hazret-i Ali�nin çektikleri, hele Hazret-i Hüseyin�in başına gelenler...

Yani, Peygamber efendimizin varisleri de, çok çektiler. Ne için? La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah dedikleri için.

Dolayısıyla iman, inanmak çok zor, inandırmak daha zordur. İman, Allahü teâlânın, kullarına ihsan ettiği, özel nimetidir. İmanı olanlar, sevinçten oynasa, yeridir.

Allahü teâlâ, dünyayı verdiğine ahireti vermez. Hadis-i kudside, (İki korkuyu bir kalbde cem etmem) buyruluyor. Dünyada Allahü teâlâdan korkanlar ahirette korkmasın, dünyada korkmayanlar ahirette çok korksun.

Peygamber efendimiz, Ümmihani�ye miracı söyleyince, aman bunu kimseye anlatma, kimse inanmaz ve inananlar da vazgeçer dedi. Peygamber efendimiz de, (O halde anlatacağım, inanmayacak olan sonra da vazgeçer, çürük taşlar üzerine bina olmaz, ayrılacak olan şimdiden ayrılsın, sağlamları kalsın) buyurdu.

Akıl durdu, zaman durdu, her şey durdu, iman başladı. Çok hikmetler var...

Peygamber efendimizin, hiç yalan söylemediğini müşrikler de biliyordu. Derler ki, Cenneti, Cehennemi gidip gören var mı? Evet, var. Kim var? Hayatında hiç yalan söylememiş olan, Muhammed aleyhisselam var.

Her mübarek gece, kıymetlidir. Fakat mirac gecesinin ayrı bir özelliği vardır. Izdırap ve sevincin bir arada yaşandığı gecedir.

Peygamber efendimiz, bir ay Taif�te, İslamiyet�i anlattı, hiç kimse inanmadı, alay ettiler, çocuklara taşlattılar.

Üzüntülü bir şekilde dönerken, bir bağ kenarında oturup biraz istirahat etti. Addas adındaki, oradaki bağın bekçisi, üzüm getirdi. Peygamber efendimiz, Bismillahirrahmanirrahim deyince, Addas şaşırdı, bu sözü buralarda hiç duymadım dedi. Peygamber efendimiz, sen nerelisin diye sorunca Nineveliyim dedi. Kardeşim Yunus�un memleketindensin, o da benim gibi peygamberdi buyurdu. Addas, Yunus�u buralarda kimse bilmez, bu güzel yüzün, bu güzel sözlerin sahibi asla yalancı olamaz dedi ve iman etti. Ben de sizinle gelmek istiyorum dedi. Peygamber efendimiz ona, şimdi sen burada kal, yakında ismimi her yerde işitirsin, o zaman bana gel buyurdu. Bir ay kimse inanmadı, yolda dönerken bir kişi iman etti.

Gece, Ebu Talip�in mahallesinde amcasının kızı Ümmihani'nin evine geldi, aç amcan oğlu Muhammed�im buyurunca, Ümmihani, haber verseydiniz yiyecek bir şeyler hazırlardım, yedirecek bir şeyim yok dedi. Peygamber efendimiz, yiyecek içecek gözümde yok, Rabbime ibadet edecek bir yer bana yeter buyurdu.

Allahü teâlâ Cebrail aleyhisselama, Habibim bu halde gene bana yalvarıyor, çok üzüldü, onu ben teselli edeceğim, git Habibimi bana getir buyurdu.

Evvela, Mescid-i Aksa�ya geldiler, bütün peygamberlere imam oldu. Peygamber efendimiz gitti, Allahü teâlâyı bilinemeyen, anlaşılamayan şekilde, zamansız ve mekânsız olarak gördü. Yâ Rabbi, ümmetim için de bunu isterim dedi. İşte, beş vakit namaz, bize mirac olarak verildi.

Miracda ne hikmetler vardır! Namaz kılmayan, miracdan mahrumdur. 1400 senedir devam eden, başka bir olay yoktur. İşte mirac, 1400 senedir devam ediyor. Mirac, aklın bittiği, imanın başladığı yerdir. Mirac namazdır. Allahü teâlâ, namaz gibi bir nimeti insanlara ihsan etti. Namaz, Allah sevgisini arttırır, duanın kabulüne de sebeptir. Namaz varsa, hayat vardır. Namaz yoksa, hayat yoktur. Beş vakit namaz kılmaktan mahrum olan, her şeyden mahrumdur.

Gözsüz görmek
-Peygamber efendimiz Miraca çıkınca, Allahü teâlâyı gözsüz gördüğü, dil yani ses olmadan konuştuğu, kulaksız işittiği bildiriliyor. Gözsüz görmek, dil olmadan konuşmak ve kulaksız işitmek nasıl mümkün oluyor?
CEVAP
Allahü teâlâ için imkânsız diye bir şey yoktur. Ana babasız çocuk olmaz, ama Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı ana babasız yarattı. İsa aleyhisselamı babasız yarattı. Nasıl yarattı diye sorulmaz. Her şeye kadir olan Allahü teâlâ için, böyle sual sormak uygun olmaz.

İnsan, rüya görür. Rüyasında gözü kapalı olduğu halde, çok şeyler görür, dili hareket etmediği halde rüyasında insanlarla konuşur. Yatakta yattığı halde bir yerlere gider gelir. Yanında yatan kimse, bir şey duymadığı halde o rüyada söylenilenleri duyar. Demek ki, gözsüz görülüyor, kulaksız işitiliyor, dilsiz konuşuluyor, ayaksız yürünüyor. Bu örnek size yetebilir.

Ezel ve ebed
-Peygamber efendimiz, Miraca gidince, Cennet ve Cehennemdekileri gördü. Hâlbuki daha kıyamet kopmadı. Bunları nasıl gördü?
CEVAP
Bu konuda İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah, Mirac gecesinde zaman ve mekân dairesinden çıktı. Ezel ile ebedi, �bir an� olarak buldu. Başlangıcı ve sonu bir noktada birleşmiş gördü. Cennete gidecekleri Cennette gördü. (1/283)
 

Rüyam3

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
2,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
SeLamün ALeyküm

ALLah ceLLe celalüh razı oLsun güseL bi payLaşım oLmuş emeğinize sağLık hayırLı günLer...
 

Gök Kubbe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ara 2008
Mesajlar
3,422
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
TeŞekküR...:)

TeŞekküR...:)

SeLamun ALeyküm....PayLaşım iÇin Çok teŞekküRLeR...ALLAHU TEALA Razı oLSun...ALLAH'a emanet oLun..SeLamet iLe...B)
 

mervenur1

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Haz 2008
Mesajlar
2,302
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
35
Allah razı olsun kardeşim selametle kal
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Aselam Rabbim cümlemizden hepimizden razı olasın inşALLAH
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
allah (cc) razı olsun kardeşim selametle kalın

Tüm hamd ve senalar alemlerin rabbi olan Allah’a dır
Salat ve selam kıyamete kadar Allah’ın Rasulunun,âlinin ve ashabının üzerine olsun
 

*ayşe*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2008
Mesajlar
1,076
Tepki puanı
41
Puanları
48
Allah razı olsun kardeşim.emeğinize sağlık.Rabbim herşeyi gönlünüze göre versin inşalllah.

Selametle...
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Hak Teala dualarınızı kabul buyursun cümlemizden razı olsun inşALLAH

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt